Ticari hayatta uzlaşma dönemi: Konkordato ve uygulama
Temmuz 2016’da yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile sermaye şirketleri ve kooperatiflerin iflas erteleme talepleri olağanüstü hâl süresince askıya alınmıştı. Mart 2018’de yayımlanan bir torba kanun ile iflas erteleme kurumu tamamen ortadan kaldırıldı ve yerine konkordato getirildi. Ayrıca, konkordatonun mevcut uygulamasına ilişkin olarak da önemli değişiklikler yapıldı. Bir önceki yazımızda konkordato müessesine genel hatlarıyla değinmiştik; bu hafta ise uygulama esaslarında yapılan önemli değişikliklerden bahsedeceğiz.
Uygulamanın genel prensiplerine geçmeden önce konkordato kurumunu kısaca hatırlamakta fayda var: Konkordato, borçlu ve alacaklının bir mutabakata varmasını ve bir nev’i borçlunun borçlarını yapılandırmasını ifade ediyor. Böylece alacaklılar, alacaklarının en azından bir kısmını öngörülebilir somut planlar çerçevesinde tahsil etme imkanına sahip oluyor. Konkordato talebi üzerine borçluya verilen süre içerisinde borçluya karşı başlatılmış olan takipler duruyor ve yeni takip başlatılamıyor. Peki, son getirilen değişiklikler ile uygulamada hangi prensipler öne çıkıyor?
Borçlunun konkordato talebinde bulunabilmesi için mevcut malvarlığının borçlarının en az yüzde 50'sini karşılaması şartı bulunuyordu. Bu şart kaldırıldı ve böylece borçlarını vadesinde ödeyemeyen veya vadesi geldiğinde ödeyememe tehlikesi altında olan her borçlunun mahkemeden konkordato talebinde bulunabilmesine imkân sağlandı. Paralel olarak, iflâs talebinde bulunabilecek alacaklıların da gerekçeli bir dilekçeyle, borçlu hakkında konkordato talep etmesi mümkün hale geldi.
Yapılan bir diğer önemli değişiklik ise konkordato talebinin değerlendirilmesinde mahkemenin takdir yetkisinin kısmen daraltılması. Borçlu, mevzuatta sayılan belgeler ile mahkemeye başvuracak ve bu belgeler tam ve doğru ise mahkeme bir “geçici mühlet” kararı verecek. Borçlu, ayrıca mali durumunu ortaya koyan belgeleri ve ödemeleri ne şekilde yapacağını gösteren bir konkordato projesi de sunmalı. Mahkeme geçici mühlet süresi içerisinde öngörülen projenin olumlu sonuçlanıp sonuçlanmayacağını inceler ve sunulan konkordato projesinin nihayete ermesini sağlamak üzere bir geçici konkordato komiseri görevlendirir. Böylelikle mahkeme süreçte etkin bir rol oynayarak, borçluyu, koruma süresi zarfında kendi başına bırakmamış oluyor. Komiserin, sürecin planlanan şekilde ilerlemesine katkıda bulunacağına inanıyoruz.
Geçici mühlet süresi üç ay ancak talep üzerine beş aya kadar uzatılabilir. Mahkeme bu süre içerisinde konkordatonun başarıya ulaşacağına kanaat getirirse kesin mühlete hükmeder ve yeni bir görevlendirme yapılmasını gerektiren bir durum olmadığı takdirde geçici komiserin görevine devam etmesine karar verir. Şimdiden, verilen sürelerin yetersiz olduğuna dair eleştiriler ortaya çıkmış durumda. Kanaatimizce, sürelerin uzun olmaması piyasayı koruyucu bir işlev görecektir; öte yandan, borçlunun bu kısıtlı süre zarfında nasıl bir aksiyon alabileceği de tartışmalı. Böylelikle alacaklılar ileriye yönelik planlarını daha görülebilir şekilde yapabiliyorlar. Zaten amaç, borçlunun piyasadan kopmamasını sağlamak. Kesin mühlet içerisinde borçlunun, mahkemeye sunduğu plan çerçevesinde ticari hayatına devam etmesi ve borçlarını ödemesi bekleniyor. Yapılan yeni düzenleme aslında geliştirilmiş bir konkordato düzenlemesidir. Borçlu konkordatoyu detaylı bir planla talep eder ve mahkemenin kabul etmesiyle plan uygulamaya konulur. Bu planın verimli bir şekilde uygulanabilmesi için komiser de konkordato projesinin tamamlanmasına katkıda bulunmak ve borçlunun faaliyetlerine nezaret etmekle görevlendirilmiştir. Kesin mühlet zarfında alacaklılar da kendi aralarında bir kurul oluşturarak, atanmış olan komiserin faaliyetlerine nezaret ederek sürecin ilerlemesine katkıda bulunabilir. Alacaklılar kurulu komiserin faaliyetlerini yeterli bulmazsa, mahkemeden komiserin değiştirilmesini gerekçeli bir raporla isteyebilir. Bu durum yürütülen sürecin daha etkin olmasına ve alacaklıların süreçte etkili rol alarak kendi konumlarını daha iyi ayarlamalarına katkıda bulunuyor.
Böylelikle, borçluya, verilen mühletler süresince ticari hayatına devam etmesi için bir fırsat tanınır. Nihayetinde, konkordatonun amacı iflasa doğru sürüklenen borçlunun ticari hayattan kopmamasıdır.
Göze çarpan bir başka değişiklik ise konkordato talebinde yetkili mahkemelerin değiştirilmesi oldu. Bundan böyle, iflas durumunda olmayan borçlular için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesi konkordato talebinin ileri sürüleceği mahkeme olacak.
İlerleyen günler yapılan değişikliklerin ticari hayatımıza nasıl yansıyacağını bizlere gösterecek. Şimdilik, değişikliğin ticari hayatımıza olumlu yansımasını, borçlu ve alacaklılar için kolaylık sağlamasını umut ediyoruz.