Ticaret ve ahlak
Piyasalarda bazı kişilerin her tür fırsattan yararlanarak ticari ahlaktan uzaklaştığı konusunda haberler artıyor. Bir süredir bu alandaki şikayetlere "İflas erteleme" kararlarının artması eklendi. Uzmanlar iyi niyetliler kadar, kötü niyetlilerin de iflas erteleme kararı almaya başladıklarını bu nedenle "iflas erteleme" karar sayılarında son dönemde artış olduğunu söylüyorlar.
Bizim ticari ahlak geleneğimizde "İlk siftahını yapan çarşı esnafının, yeni gelen müşteriyi aynı işi yapan komşusuna gönderme" ahlakı vardır. Ahi geleneğinde buna uymamak "Ayıp" sayılırdı.
Geçenlerde gittiğim bir Anadolu kentinde sohbet sırasında o kentte bazı alanlarda tüccarların hala söze dayalı ticareti sürdürdüklerini, "Belgeli ticareti", "Teminat istemeyi" ayıp saydıklarını söylediler. Birden "Bu çağda bu uygulama nasıl olur" diye düşündüm.
Çünkü, son dönemde ticarette ahlak erozyonu çok artmıştı. Söze dayalı ticaretten çeke-senete dayalı ticarete geçilmesinden sonra son yıllarda birçok olumsuz örnekle ilgili hikaye dinledim. Önce senet itibarını yitirdi. Sonra çek vadeli hal aldı. Ardından olumsuz çek olayları yaşandı. Hapis cezası ile biraz disipline olan çekli ticaret, hapis cezasının kalkması sonrasında yeniden birçok olumsuzluğun yaşandığı alan oldu.
Arkadaşımız Aysel Yücel'in haberinden, son dönemde piyasalarda olumsuzluk yaratan yeni bir uygulamanın "İflas ertelemelerdeki artış" olduğunu öğreniyoruz. İflas erteleme bizim sistemimize 2003 yılında iflas icra yasasındaki değişimle girmiş bir uygulama. İyi niyet içeriyor. Ama uygulamada özellikle son dönemde kötü niyetin aracı halini aldığı, piyasa aktörleri ve hukuk adamlarınca öne sürülüyor.
"İflas erteme" bu kararı alan kurumları bir "Koruma alanı" içersine alıyor. Alacaklar takip edilemiyor, faiz uygulamaları sınırlanıyor, icradan gayrimenkul ve mal satışları yapılamıyor. Buna karşılık firma ticari faaliyetini sürdürerek hayatiyetini devam ettirip, borçlarını ödeyerek ayağa kalkmaya çalışıyor.
"İflas erteleme" karırı için firmanın "Zor durumda olduğu, fakat zor durumdan çıkacak bir plana sahip olduğu konusunda mahkemeye başvurması" ve bu yönde mahkemenin "iflas erteleme" kararı alması gerekiyor. Bu kararı alan firma alacaklıların üzerine gelemediği bir yıllık bir dönem kazanıyor. Ve bu süre mahkemece 5 yıla kadar uzatılıyor. Bu iyi niyetle uygulanırsa plan uygulandığında şirket yok olmuyor. Alacaklılar alacaklarını gecikmiş olarak tahsil etme imkanı sağlıyorlar.
Ancak, arkadaşımız Aysel Yücel'in haberinde görüşleri yer alan işadamları ve avukatlardan öğreniyoruz ki, bu konuda ticari ahlak dışı davranışlar ve istismarlar armaya başlamış. Avukat Sümer Altay, değerlendirmesinde "İflas erteleme o kadar kolay bir yol ki, bir bilirkişi raporuyla iş bitebiliyor. 5 sene borç erteleme mümkün olabiliyor. Ben bunu sağlıklı bir prosedür olarak görmüyorum. Müracaat edenlerin tabiî ki hepsi kötü niyetli değil ama kötü niyetli olanların sayısı da az değil. Bu nedenle iflas erteleme kararlarının bu kadar kolay olmaması lazım. Çünkü burada teminata gerek yok, alacaklıları ikna etmek yok" görüşünü ortaya koyuyor.
Piyasada bazı sektörlerde olumsuzluklar yaşandığı da görülüyor. Bazı kentlerde Pazar kaybetmemek için zararına satış yapan tekstil firmalarının kepenk kapatma aşamasında olduğu haberleri gündemde. Ayrıca, icra dosyaları sayılarında da önemli artışlar söz konusu. 2011 yılında 5 milyon 510 bin olan icra başvurusu 2012 yılında yüzde 6 artışla 5 milyon 834 bine yükselmiş durumda. Aynı şekilde karşılıksız çek, fotokopi çek gibi sorunlarda da önemli artışlar söz konusu.
Bütün bunlar hala bazı yerlerde söze dayalı eski usül ticaret sürerken, birçok merkezde, sözleşmeye ve belgeye dayalı ticarette bile önemli aksaklıklar yaşandığını ortaya koyuyor. Bu tablo ticaret ve ahlak üzerinde daha çok düşünmemiz gerektiği sonucunu getiriyor.
Yazara Ait Diğer Yazılar
Tüm Yazılar