Ticaret savaşları tehlikeli boyutlara gelmeye başladı
Son 25 senede ABD’nin Çin ile olan dış ticaret açığı sıfırdan 375 milyar dolara gelmiş vaziyette. Bu duruma nasıl gelindiğini kısaca hatırlarsak: 90’lı yılların ortalarından itibaren Çin’in ekonomisini dış ticarete açması ile birlikte ABD’li tüketiciler giderek daha çok miktarda ucuz Çin ürünü satın almaya başladılar. ABD şirketleri Çin’de ortaklıklar kurarak Çin’i arz zincirlerine dahil ettiler. Böylece hem ucuz işçilik sayesinde maliyetlerini düşürdüler hem bir gün dünyanın en büyük tüketici pazarı olacak bir ülkede erkenden konuşlanmış oldular. Çinliler ise cari fazla sayesinde elde ettikleri dolarlarla ABD devlet tahvilleri alarak hem paralarının değerini düşük tuttular hem Amerikalıların kendi imkanlarının üzerinde ithalat yapmalarını sağladılar. Böyle böyle, seneler içinde Çin’in ABD ile olan dış ticaret fazlası milli gelirinin yüzde 3’ü gibi anormal yüksek seviyeye çıkmış oldu.
Esasen ABD’nin Çin’in dış ticaret politikasına itirazı yeni bir olgu değil. ABD Çin devletinin kendi sanayi şirketlerine rekabet-dışı desteğini, parasını manipülatif bir şekilde zayıf tutmasını, fikri mülkiyet hırsızlıklarını ve uyguladığı tarife-dışı engelleri uzun zamandır dillendirmekteydi. Ancak bu konuda somut tedbirler almak Trump’a düştü. Kendisi ilk olarak geçen Mart başında ABD’nin tüm çelik ve alüminyum ithalatına gümrük vergisi koymuştu. Haziran ortasında ise ilk defa Çin’i doğrudan hedefleyerek bu ülkeden ithal edilen 34 milyar dolarlık ürüne yüzde 25 gümrük vergisi getirdi. Ancak asıl darbe 2 gün önce geldi. 200 milyar dolarlık mal üzerine daha Ağustos sonundan itibaren yüzde 10 oranında gümrük vergisi getirilmiş bulunuyor. (Böylece ABD toplamda Çin’den ithalatının yaklaşık yarısına vergi koymuş durumda. Hatta Trump’ın son açıklamaları vergilerin kapsamının daha da genişletilerek toplamda 500 milyarlık ürünü kapsayabileceği şeklinde.) Çin de hemen bu getirilen vergilere karşı ABD ürünlerine benzer şekilde gümrük vergisi uygulayacağını beyan etti.
İktisaden “ticaret savaşları”nın sonuçta hiçbir ülkeye bir yararı olmayacağı çok açık. Eğer her ülke aynı şekilde misilleme yaparsa, dünya ticaretinin 1 trilyon dolardan fazla daralacağı hesaplanmakta. (Hatta, Paul Krugman’a göre gümrük vergisi oranlarının yüzde 60’a kadar çıkması, ve bu durumda da dünya mal ticaretinin yüzde 70 oranında daralması olasılığı da var.) Öncelikle, vergiler sonucunda malların pahalanması tüketicilerin aleyhine olacak. Ticaret hacminin azalması bütün üreticileri menfi şekilde etkileyecek. Küresel ölçekte yatırımlar azalacak. İşsizlik artışa geçecek. Son dönemde belirgin bir ivme yakalamış olan dünya ekonomisi ciddi şekilde yavaşlayacak. Maalesef ki, bu yavaşlama özellikle bizim gibi ekonomisinin devamlılığı açısından ihracat gelirlerine muhtaç olan gelişmekte olan ülkelerde çok daha keskin olabilir.