Ticaret savaşları ile volatilite artıyor
ABD’de Başkan Trump yönetiminin global ekonomi üzerinde yarattığı belirsizlik giderek artıyor. Çin ile yürütülen müzakerelerin giderek dozu artan bir ticaret savaşına dönüşmesi endişe verici. Çin büyük ölçüde üretimini ABD pazarına ihraç ederek cari fazla yaratan ve para birimini bilinçli olarak değersiz tutmaya çalışarak rekabet gücünü yukarıda tutmaya gayret eden bir ülke. ABD açısından bakıldığında Çin’e kıyasla elde daha fazla koz var. Ancak işler Trump yönetiminin öngördüğü kadar da basit değil. Harley Davidson’ın kotadan muaf olmak ve Avrupa pazarını kaybetmemek adına üretimini kısmen buraya taşımaya çalışması ve Tesla’nın dahi kurucusu Elon Musk’ın verimliliği artırmak için üretimini büyük ölçüde Çin’e taşıma kararı alması bu duruma örmek olarak belirtilebilir. Hafta içerisinde yapılan NATO toplantılarında Almanya’yı Rusya’nın güdümüne girmekle suçlaması da dengeleri oldukça değiştirecek bir açıklama. Ekonomi ve piyasalar açısından baktığımızda bu durumun yarattığı belirsizlik risk iştahını düşürmekte. Özellikle ABD’de giderek artan enflasyona karşın uzun vadeli tahvil faizlerinin yukarı gitmesini güvenli liman arayışının şimdilik ötelediğini söyleyebiliriz.
Gelişmekte olan ülke piyasaları açısından değerlendirildiğinde doların faizinin artma riski portföy akımlarını negatif yönde etkileyebilir, bu yüzden genel olarak temkinli duruş korunmalı görüşündeyiz. Diğer taraftan Avrupa Birliği’nin İngiltere ile bilek güreşi haline gelen Brexit süreci konusunda May hükümetinin içeride yaşadığı sıkıntılara karşın genel olarak istediğini almaya yakın olduğunu görüyoruz. Ancak yol haritası halen net değil ve üye ülkelerle yapılacak ayrı ticaret anlaşmaları da ülkemiz gibi birliğe üye olmayan ülkeler açısından bazı avantajlar doğurabilir. Doların değer kazanımı ile emtia fiyatlarında da baskının devam edeceğini düşünüyoruz.