Ticaret Bakanlığı
24 Haziran seçimlerinin ardından 10 Temmuz 2018 tarihinde 1 sayılı Cumhurbaşkanı Kararnamesi çıkarılarak resmi olarak “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine” geçildi. Yeni sistemin hayata geçirilmesine yönelik 1 sayılı kararname, yeni sistemin yürütme organlarını da yeniden düzenledi. Bu düzenleme ile birçok bakanlık kaldırılırken bazı bakanlıklarda önemli değişiklikler yapıldı. En önemli değişikliklerden biri de Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığı’nın birleşmesi oldu.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığı birleşti
10 Temmuz tarihinde yayınlanan Kararname uyarınca Ticaret Bakanlığı altında 14 adet genel müdürlüğün yer aldığı görülüyor.
a) Gümrükler Genel Müdürlüğü,
b) Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü,
c) İç Ticaret Genel Müdürlüğü,
ç) Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlüğü,
d) Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğü,
e) Esnaf ve Sanatkârlar Genel Müdürlüğü,
f) Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü,
g) Tasfiye Hizmetleri Genel Müdürlüğü,
ğ) İhracat Genel Müdürlüğü,
h) İthalat Genel Müdürlüğü,
ı) Anlaşmalar Genel Müdürlüğü,
i) Serbest Bölgeler, Yurtdışı Yatırım ve Hizmetler Genel Müdürlüğü,
j) Ürün Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürlüğü,
k) Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü,
Yukarıdaki listeden de görüleceği üzere, Ekonomi Bakanlığının dış ticarete yönelik birimleri ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığının dış ve iç ticaret hizmet birimlerinin Ticaret Bakanlığı altında toplandığı görülüyor. Böylece iç ve dış ticarete yönelik hem kuralları oluşturan hem de tatbik eden birimler tek bir çatı altında toplanmış oluyor.
Dahilde İşleme Rejimi tek çatı altında toplandı
Bakanlıkların birleşmesi sonucu gümrük uygulamaları açısından en önemli değişiklik Dahilde İşleme Rejiminde (DİR) oluyor. Birleşme sonrasında bu rejimin hem kurallarının oluşturulmasının hem de saha uygulamasının aynı çatı altına alınmış oluyor. Bu zamana kadar bu rejimin uygulanmasında yaşanan ana sorunlardan biri iki ayrı bakanlık eli ile bu rejimin uygulanıyor olması idi. Bu durum hem koordinasyon sorununu hem de anlayış farklılıklarından kaynaklanan zorluklara sebep oluyordu. Gümrük idaresi bu uygulamaya bir gümrük rejimi olarak yaklaşırken, Ekonomi Bakanlığı ise bir ihracat teşviki olarak yaklaşıyordu. Bu temel yaklaşım farklılığı da uygulamada zaman zaman bazı sorunları beraberinde getiriyordu.
DİR sisteminde ana sorun sadece bu rejim için iki ayrı bakanlığın söz sahibi olması değildi tabii ki. Aslın sorun rejimin tatbik edilmesinin sade ve anlaşılır olmaması. Şöyle ki; düzenlemelerin sektöre özel ayrı ayrı hazırlanmamış olması, rejimin sonlandırılmasında iki ayrı bakanlık arasında elektronik uyumun arzu edilen noktada bulunmaması, ihlal hallerinin açık ve net olarak mevzuatta düzenlenmemesi, idari para cezası tutarlarının aşırı yüksek olması (eşya değerini de içerecek bir cezalandırma sistemi) gibi hususlar bu rejimi karmaşık bir hale getiriyordu. Nitekim rejime ilişkin ilgili düzenlemelere bakıldığında geçici madde sayısının en az rejimin uygulanmasına ilişkin düzenlemeler kadar olduğu görülüyor. Bu da rejim uygulamasının ne kadar karmaşık olduğuna işaret ediyor.
Ne yapılmalı?
İç ve dış ticarete ilişkin tüm yetkilerin tek bir çatı altında toplanması, gümrük uygulamalarında yaşanan birçok sorunun çözümü için bir fırsat olabilir. DİR buna iyi bir örnek olabilir. Bir diğeri; iki bakanlık olması nedeniyle yakın zamanda yaşanan ilave gümrük vergilerinde menşe ispat belgelerine ilişkin belirsizliklerdi. Uzun zaman Avrupa Birliği üzerinden ithal edilen bu vergilere tabi ürünlerin ithalatında bir menşe ispat belgesi aranıp aranmayacağı veya aranacak ise bunun hangi menşe ispat belgesi olacağı konusu tartışıldı. Geç de olsa bir düzenleme yapıldı fakat bu düzenleme de yetersiz kaldı. Bunun gibi örnekleri artmak da mümkün. Bu nedenle de Ticaret Bakanlığının ilk adım olarak iki bakanlık olmaktan kaynaklanan sorunların üzerine gitmesi ve bunların çözümü üzerine odaklanması uygun bir yaklaşım olur.