Ticaret açığında arızi genişleme
Bu sıralarda fiili olaylarla beklentiler biribirini pek tutmuıyor. Buna son örnek Ocak ayı dış ticaret sayıları oldu. Yılın ilk ayında dış ticaret açığı rekor düzeye çıktı. Ocak ayında dış ticaretin 4.5-5 milyar dolar açık vermesi beklenirken fiili gerçekleşme 7.3 milyar dolar oldu.
Daha da kötüsü gerçekleşen dış ticaret açığı sonuçta ortaya çıkacak cari denge açığının da habercisi. Yani, Ocak ayındaki 7.3 milyar dolarlık ticaret açığı yılın ilk ayında cari denge açığının da bu civarda olacağına işaret ediyor. Basit bir akıl yürütmeyle 2011 yılının geri kalan aylarında da ticaret dengesinde buna benzer açıklar oluşmaya devam ederse cari açığın yıl sonunda 80 milyar doların üzerine çıkmasını beklemek gerekir. Böyle bir açık ekonominin cehennemin kapılarında dolaştığı anlamına gelir.
* * *
Türkiye kronik açık ülkesidir. Dolayısıyla dış ticaret dengesindeki açıklar hep ilgiyle izlenir.
Bu sıralarda iktisat politikalarımızdaki eksen kayması nedeniyle dış açıktaki gelişmeler daha da büyük bir merakla izleniyor.
Malum Merkez Bankası yeni bir politika kurgusu yaptı. Bu yeni kurgunun bir bacağı faizi düşürerek ekonomiye sermaye (döviz) girişini caydırmayı, bu yoldan döviz kurunu yükseltmeyi, ithalatı daha pahalılaştırırken ihracatı daha karlı hale getirmeyi ve böylece cari açığı daraltmayi öngörüyor.
Bu nedenle ticaret dengesi ve cari açıktaki aylık gelişmeler adeta Merkez Bankası'nın yeni politikasının başarı kriteri haline gelmiş gibi. Bu durumda Ocak ayındaki 7.3 milyar dolarlık açığın yeni politikanın daha ilk adımda etkisiz kaldığı şekilinde bir algıya yol açabilir Böyle bir algı yaygın ve yerleşik hale gelirse yeni politikayı rafa kaldırmak gerekir.
* * *
Kendi adıma böyle bir algının pek de doğru olmayacağını düşünüyorum. Aslında tek bir ayın performansı ile radikal politika dönüşümünü test etmek de yanlış olur. Yeni politika ekseni ile ticaret kalemleri arasında beklenen etkileşimin tüm boyutlarıyla ortaya çıkması için bir süre daha beklenmesi gerekir.
Son veriler Ocak ayında dış ticaret açığının beklentilerin ötesinde genişlemesinin ihracatta olası bir performans zafiyetinden çok ithalatın adeta zıplar gibi yükselmesinden kaynaklandığını gösteriyor. Bu ise Ocak ayında ithalatı olağan trendinin dışına iten bazı arızi nedenler olabileceğini düşündürüyor.
Bazı yorumcular bu tür arızi nedenlerin bir kısmına işaret etti. Son dönemde hızla artan altın-ziynet ithalatının arkasındaki talep bu tür arızi bir gelişme olarak kaydedilmelidir. Aynı şekilde Marmaray projesinin gerektirdiği yüklü ithalatın bu aya rastlaması da ithalatı ve ticaret açığını büyütecek arızi bir etkendir. Benzer biçimde özel yatırımların ve büyümenin hala yüksek olması da kalıcı bir gelişmeden çok geçici bir durum olarak değerlendirilebilir.
* * *
Bunlara benzer önemli ve etkili bir başka arızi neden de Merkez Bankası politikasındaki değişmenin özellikle ithalat alanında yarattığı beklentiler olabilir. Politika değişmesinin ana ekseninde döviz kurunun yükselmesi var. Ortada bir panik vs olmadığına göre, kurdaki yukarıya doğru hareketin (TL'nin değer keybetmesinin) görece yavaş ve zaman alacak biçimde gerçekleşeceği beklenir. Döviz kurunun önümüzdeki dönemde daha da yükseleceği sinyalini alan ithalatçı ya da imalatçı firmalar ithalatlarını öne çekip, ithal malı stoklarını arttırarak olası kur yükselişine karşı tedbir alacaktır. Bu olağan ithalat davranışının dışında bir davranıştır. Gerçekleştiği dönemde ithalatta ani ve sert bir yükseliş yaratır.
Ocak ayında ithalatın beklenin ötesine geçmesinde ve ticaret açığının hızla büyümesinde bu tür bir ithalat davranışının etkili olabileceğini düşünüyorum. Bu da önemli bir arızi atken olarak değerlendirilmelidir.
Meseleye böyle bakınca, Ocak ayı verilerinden hareketle yıl sonu için yıkım beklentieri ya da yeni politkalar için çöküş senaryoları üretmenin biraz da işgüzarlık olacağını söylemek mümkünmüş gibi görünüyor.