Teşvik-strateji uyumuna dikkat

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

 

Arkadaşımız Naki Bakır'ın haberine göre (DÜNYA 30.4.2013), yılın ilk çeyreğinde verilen teşvik belgeleri gerek sayı gerekse öngörülen yatırım ve istihdam hacmi yönünden dikkati çeken bir artış kaydetti. Özellikle, ekonomileri nispeten geri 15 ili kapsayan 6'ncı bölgede ciddi ölçüde yoğunlaşma söz konusu.
Genel yatırım eğiliminin teşvik belgeleri bazında güçlenmesi şüphesiz olumlu ve önemli. Ama, alınacak sonuçlar kadar, öngörülen yatırımların Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi'ndeki hedeflerle "uyumu" daha da önemli. Strateji belgesinin uygulama dönemi 2011-2014 yıllarını kapsıyor. Muhtemelen, dönem sonunda belge elden geçirilerek süresi uzatılacak.
Çünkü, stratejinin bel kemiğini teknoloji oluşturuyor. Türkiye'yi orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya'nın üretim üssü hâline getirmek, 4 yılda olacak iş değil. Tabiatıyla, belgede iddialı hedefler var. Bunlardan biri, "Firmaların Teknolojik Gelişimi" başlıklı bölümde yer alan 203 numaralı paragrafta şöyle belirtilmiş:
"Yapılan hesaplamalar Araştırma-Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun ile birlikte Türkiye'de Ar-Ge'ye ayrılan kaynağın, 2013 yılında Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın yüzde 2'sine ulaşacağını öngörmektedir."
 Öngörü gerçekçi mi?
Belgenin "Yönetici Özeti" bölümünde "Türkiye'nin sanayi stratejisi belirlenirken AB'deki (Avrupa Birliği) sektörel strateji yaklaşımları baz alınmıştır" cümlesi var. Bu cümle, strateji bağlamındaki Ar-Ge politika ve uygulamalarında "pusulanın" AB'ye ayarlı tutulduğunu gösteriyor.
O halde, bir bilgi daha: "AB'de hâsılanın (GSYİH) yaklaşık beşte biri, ihracatın yüzde 75 i, özel sektör Ar-Ge faaliyetlerinin yüzde 80 si imalât sanayi tarafından yapılmaktadır." AB'nin 2010 yılı Ar-Ge/GSYİH oranı hedefi de yüzde 3.
Pusula, AB'ye ayarlı olduğuna göre Türkiye imalât sanayinin durum ve hedeflerini önce bu referansa bakarak değerlendirelim. 2010 yılında AB'nin Ar-Ge oransal hedefi yüzde 3. Diyelim ki, ekonomik kriz etkisiyle yüzde 2 civarında kaldı. Aynı yıl Türkiye'de bu oran binde 8.4, 2011'de binde 8.6 (TÜİK 2010-2011 araştırmaları).
Diğer iki değerlendirme AB dışından:
(1), Türkiye Brezilya, Çin, Hindistan, Güney Kore gibi sanayileşme potasına geç giren ülkeler sınıfında da binde 8 çevresinde dolanan Ar-Ge oranıyla sonuncu. Güney Kore daha 2008'de yüzde 3,4 ile diğerlerinden kopup gitmiş. En yakın Brezilya ile Çin yüzde 1'i geçmişler.
(2), Türkiye'nin toplam imalât sanayi ihracatında ileri teknoloji içerikli ihracatın payı, 2001-2010 yılları arasında ortalama yüzde 1.8 iken, Güney Kore yüzde 28.7, Çin 27.5, Brezilya 13.2, Hindistan 9.1. Türkiye 2010 yılında da yüzde 1.9 ile son sırada. (B.Ali Eşiyok, Türkiye Teknolojinin Neresinde? Cumhuriyet Bilim Teknoloji, 29.3.2013.)
Yüzde 2 mümkün mü?
Gerek sanayi stratejisi gerekse diğer sektör strateji belgelerinde kuvvetle vurgulanan amaçlardan biri. imalât sanayinin Ar-Ge kabiliyetini geliştirmek. Tamam da, bunun için Ar-Ge/GSYİH oranını sürekli artırmak gerekiyor. Bakalım devletin merkezi bütçesi başta gelmek üzere kamu, üniversite ve özel sektör toplamında yıllara göre oransal gelişme nasıl?
Şöyle: 2003 yılı binde 60, 2004 yılı binde 67, 2006 yılı binde 58, 2007 yılı binde 71, 2008 yılı binde 73, 2010 yılı binde 84, 2011 yılı binde 86. 2012'yi henüz bilmiyoruz.
Gerçi, bilsek de durum değişmeyecek. İmalât sanayinin yenilik ve teknoloji geliştirme konusundaki bariz isteksizliği ve yavaşlığı kaynak yaratımına, talebine ve kullanımına net olarak yansıyor. Ar-Ge/GSYİH oranında 2003-2011 yılları arasındaki neredeyse "mikron" hızlı artış temposu en sağlam kanıttır.
Şimdi, Sanayi Strateji Belgesi'nde 2013 yılı için öngörülen yüzde 2 Ar-Ge/GSYİH hedefinin neye göre nasıl "hesaplandığını" sormanın zamanıdır.
2003'ten beri yıllık ortalama artış hızı belli. 2011'de binde 86'lık hız, 2012 yılında ne olmuş olmalı ki 2013'de 1,14 puan artarak yüzde 2'ye çıkabilsin?

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013