Teşvik sistemi konuşulurken
BUZDAĞININ DİBİ / Rüştü Bozkurt [email protected] Belli odaklarda "teşvik sisteminin" yoğun biçimde tartışıldığını biliyoruz. Beklentilerin alabildiğine yüksek, olanakların da çok sınırlı olduğu ülkemizde teşvik sistemi tasarlamanın ne denli güç bir iş olduğunun da bilincindeyiz. Rasyonel bir ortamda, ilgili bütün aktörlerin "yaratılmak istenen sonuca" ulaşmak için oyun kurallarına uygun biçimde mekanizma tasarlarken beş temel noktaya ve onları birbirine bağlayan ve köprü işlevi gören beş temel unsura dikkatlerinizi çekmek istiyoruz. Bir sistemi tasarlarken üretim, deneyim ve iktidar bağlamında öncelikle ele alınması gereken husus "eğilimler; eğilimlerin yarattığı fırsat ve tehlikelerdir." Dünya genelindeki eğilimleri ve eğilimlerin yarattığı fırsat ve tehlikelerini analiz etmeden yapılacak bir düzenleme büyük bir olasılıkla beklenen sunuca gidemeyecektir. İkinci adım, "dinamik bir envantere" sahip olmaktır. Envanter bizim "olanak" ve "kısıtlarımızı" nesnel biçimde algılamamızı yardımcı olacaktır. Olanak ve kısıtlarımızı bilme, aşırı ve noksan değerlendirmelerin tuzağına düşmeyen "beklentiler" oluşturmanın temelidir; aynı zamanda "güven yaratmanın" da özünü oluşturur. Üçüncü adım, kaynaklarımızı ve değerlerimizi doğru yönlendirebileceğimiz "politika üretimi" olacaktır. Bir politika üretimi "öngörme ve önlem alma" disiplininin bütününü kapsar. Politika bizim yol göstericimizdir. Dördüncü adım "strateji" geliştirmedir.Stratejimiz, yaratacağımız "karşılaştırmalı üstülüğü" yani "farklılığı" gösteren yol haritamızdır. Tutarlı bir strateji olmadan, rakiplerimizden bir adım önde olmayı başaramaz; sağlıklı bir gelişme yaratamayız. Beşincisi adımı "geri bildirim" oluşturur. Politika ve stratejimizin öngörüleri ile uygulama sonuçları arasında "sapmaları" sistematik olarak gözleme; "düzeltici önlemleri" alma işidir; "kendini yeniden üretmenin" gerek şartıdır. Ara geçişler de önemli Bir teşvik sisteminin bileşenlerini oluşturan bu beş aşama arasında "köprü işlevi" gören beş temel özelliği de dikkate almalıyız. Fırsat ve tehlikeler ile olanak ve kısıtlarımız arasında fayda-maliyet hesapları yapabilme köprüsü ilk geçidimizdir. "Akılcılık" olarak tanımlayacağımız bu geçişi sağlamadan tutarlı bir teşvik sistemi kurulamaz. Geçişleri sağlıklı yapabilmenin ikinci köprüsü fırsat ve tehlikeler ile olanak ve kısıtlar arasında "dengeleri" kurmaktır. Bir teşvik sistemi tasarlarken "dengeleri" gözden kaçırırsanız; kaş yaparken göz çıkarırsınız. Gelişme yaratma yerine "haksız rekabet" yaratan şaşkın durumuna düşersiniz. Politikalarınızı yürürlüğe koymak için stratejiye geçerken, üçüncü köprü "verimlilik ve rekabet" ölçüsüdür. Verimlilik ve rekabet odağından bakmadan, doğru, tutarlı ve etkili sonuçlar yaratan bir teşvik sistemi bir ham hayaldır. Strateji ile geri bildirim arasında "gözeten ve denetim" köprüsü vardır. Daha başından gözetim ve denetimi yapacak sistem kurulmamışsa, kaynak israfı kaçınılmaz olacaktır. Teşvik sisteminin bir "israf sistemine" dönüşme olasılığı yüksektir. Ve beşinci köprü işlevi görecek olan da, enformasyon odaklı, küresel ve ağ kurumuna dayanan yeni ekonominin kurumsal işleyişine "uyum"dur. "Canlıların uzun ömürlü olanlar, en güçlü olanları olmadığı gibi, en akıllıları da değildir. Uyum yeteneği en iyi olanlardır". Başlıklar halinde sıraladığımız beş temel direği, beş geçiş sağlayan işlevi göz önüne almayan bir teşvik sistemi, daha önce düzenlenen sistemlerde yaygın biçimde görüldüğü gibi başarısızlık yaratabilir. Hepimiz, yeni bir teşvik sistemi kurulmasında, başlıkların altındaki ayrıntıların analizinde katkı yapmalıyız. Kısa dönemli çıkarları gözeterek, yalap şalap bir teşvik sistemi ile bir kez daha beklentiler ile sonuçlar arasını açmamalı, teşvik sistemini bir "güvensizlik kaynağı" haline getirmemeliyiz.