Teşvik elektrikle sınırlı olmasın
Yaklaşık iki yıldır elektrikli otomobillere yönelik devlet teşviği gelmesi gündemde duruyor. Otomotive ne zaman bir destek sözü verilse, konu dönüp dolaşıp elektrikli otomobillere uygulanacak desteğe geliyor.
Nitekim geçtiğimiz günlerde Sanayi Bakanı Nihat Ergün, Ekonomik Koordinasyon Kurulu’nda otomotiv sektöründen yetkililerle buluşup bu konudaki nihai kararlarını açıklayacaklarını bir kez daha beyan etti.
Bir kez daha dememim sebebi ise yaklaşık iki yıl önce 100 kişilik bir heyetle katılınan Frankfurt Otomobil Fuarı’nda gelin alındıktan bu yana geçen iki yıllık sürede hala somut bir karar çıkmadı. Lakin, her platformda hazırlıklarınsürdüğü beyanı verildi.
Bu alanda en büyük üretici konumundaki Renault’nun önemli çalışmaları bulunuyor. Birkaç yerli girişimcinin de atağı oldu. Fakat tüm bu kuruluşların yaptıkları lobi çalışmalarının henüz bir somut sonucu çıkmadığını da belirtmek gerekiyor.
Şimdi, hükümet EKK’da bir karar açıklasa ve dese ki “ben elektrikli otomobilden vergi almayacağım” tüm kamu ve bazı bilinçli tüketiciler elektrikli araca mı yönelecek.
Tabii ki hayır. Kamunun elindeki araç stoğu incelendiğinde otomobillerin çok küçük bir yüzdesinin elektrikli muadilinin olduğu ortada. Hadi diyelim elektrikli muadillerini buldunuz, bugünkü ortamda bu otomobillerin arkalarında uzatma kablosu ile gezmesi gerekiyor.
Diyebilirsiniz ki mevzuat çıksın, yatırım arkadan gelir.
Bu bakış açısı ilk etapta doğru gibi görünüyor. Ama, hem mevzuatı hazır, hem de halkı çevreye çok daha duyarlı olan ülkelerde bile elektrikli araçların penetrasyonu oldukça sınırlı.
Bakın bugün elektrikli araç alımında Avusturya 500, Belçika 9 bin, İspanya 6 bin, İrlanda 2 bin 500 Euro, İngiltere ise 5 bin sterlin destek veriyor.
Tüm bunlara rağmen satılan araç sayıları, sadece birkaç proje nedeniyle alınmış marjinal rakamlarla sınırlı.
Bunun yanında bir bu alana yoğun olarak yönelen Ofer dışında, elektrikli şarj istasyonu yatırımı yapan da pek yok.
Tüm tahminler hatta bu işin bayraktarlığını yapan Carlos Ghosn bile elektrikli araçların toplam üretimdeki payının maksimum yüzde 10 olacağını söylüyor. Yani kabaca tüm dünyada maksimum 1.5 milyon araç fişe bağlı yaşayacak.
Türkiye’de ise bu ortalamadan yola çıkarsak ki gerçekte çok altında kalacağı kesin, senede 40 bin aracın elektrikli olması beklenebilir.
Fakat, böyle bir ihtimal kesinlikle mantık dışı. Zira, tüm tahminler ve yorumlar elektrikli otomobillerin Hollanda, Danimarka, İsrail gibi engebesi olmayan ülkelerdeki, küçük kasaba ve şehir içi kullanımda verimli olduğu, uzun yol ve yoğun trafikte sorun yaratacağında birleşiyor. Tam da inişli, çıkışlı, mesafelerin uzak, yolların tıkalı olduğu Türkiye’yi tarif eden bir tanım.
Dolayısıyla toplamda iki, üç bilemediniz beş, hadi olsun olsun 10 bin adetten oluşacak marjinal bir pazar için harcanan mesai bence boşa ayrılan vakittir. Üzerinde bu kadar kafa patlatmaya gerek yok.
Bence emisyon oranını belirli bir seviyenin altında olan otomobillere yaparsınız bir indirim, bu indirim elektrikli araçlarda da sıfır olur. Gerisini pazar şartları halleder. İki yıl üzerinde konuşulacak bir durum yok ortada. Ayrıca, merkez olma gibi bir fırsat da yok, söylenenlerin aksine.
Tüm dünyada yıllık pazarı belirli olan bir ürünün tamamını burada üretebilme gibi imkan yok. Kaldı ki bu teknoloji öyle çok yeni falan da değil. Bugün tüm otomobiller, en lüksünden, en ucuzuna, tüm otomobiller basit bir işlemle elektrikli olabiliyor. İş bu araçlara elektriği sağlayabilmek.
Dolayısıyla eğer EKK otomotivcilere bir destek vermek istiyorsa, elektrikliyle uğraşmadan tüm vergi sistemini AB standartlarına uydursun. Elektrikliyi de isterse sıfırlasın.
Ama eğer hakikaten elektrikli otomobil alanında bir adım atmak istiyorsa, otomotivcilerden ziyade bu alandaki desteğini pil teknolojisine yatırım yapanlara versin.
Tasarımı, dizaynı yabancıların tekelindeki nihai ürüne odaklanmak yerine, gelin yabancıların bize mahkum kalacağı teknolojilere destek verelim. Otomotive bir destek gelecekse önce vergi sistemi AB ile uyumlu hale gelsin, sonra da yan sanayi teşvik edilsin.