Tesla’yı tekrar düşündüm

Özgür HATİPOĞLU
Özgür HATİPOĞLU DERİN BAKIŞ [email protected]

Geçen yaz başında “her yerden Tesla alırım” gibi iddialı bir ifade kullandığım için biraz pişmanlık duyuyor gibiyim. O sırada ABD’den yeni dönmüştüm ve orada kaldığım süre boyunca kırmızı ışıkta beklerken başımı nereye çevirsem mutlaka ve her zaman, yeşil yanana kadar benimle aynı ışıkta bekleyen bir Tesla görmüş ve bu inanılmaz satış başarısından etkilenmiştim.

Nitekim en güncel verilere göre Amerikan pazarının %50’sine tek başına Tesla sahip olurken ardından %9 ile Stellantis, %5 ile GM, %4 ile Ford geliyor. Kalan %32 ise farklı markaların satışlarından oluşuyor. Bu güçlü Pazar payına rağmen geçen hafta Tesla’nın açıkladığı bilanço önemli kalemlerde analistlerin beklediklerinin altında geldi. En başta hisse başı kar 66 cent ile beklentilerin %12 altında geldi.

Ayrıca Türkiye’de kısa zamanda binlerce araç satmış olmalarına rağmen dünya çağında araç fiyatlarında indirime girmiş olmaları bilançoda etkisini gösteriyor ve kar marjları sene başından bu yana küresel bazda geriliyor. Ama tabi artık Tesla markası öyle bir boyuta geldi ki, olayı sadece elektrikli araç üreticisi olarak düşünmemek gerekir.

Sonuçta Tesla batarya fabrikası olan, şarj istasyonunda Amerikan Standardı’nı belirleyen, günlük hayatta insana yardımcılık yağabilecek bir robot olan Optimus Robot’u geliştiren, son derece ciddi seviyelere ulaşmış yapay zeka ile analiz yapan sistemler üreten bir şirket.

Ve tam da bunun üstüne Kasım sonu itibarı ile Cybertruck modelini piyasaya çıkaracak olan bir marka. Standart olarak kurşun geçirmeyen cam ve kaporta ile satılacak olan pick-up kamyonetin bu ve benzeri güvenlik özelliklerinin pazardaki önemini anlamak için bize uzak gelse de Hollywood filmlerindeki zombi temalarını hatırlamak lazım.

İlginçtir ama ABD’de bireysel silahlanma oldukça yüksek seviyededir ve büyük ihtimalle Cybertruck da bunun bir parçası olacak. Aslında bana sorarsanız göründüğü kadar şekilsiz ve dışarıya kapalı bir araç üretmelerinin temel nedeni bu olabilir. Bakalım ilk satışlardan sonra Cybertruck, Tesla’nın bilançosunu kurtarabilecek mi?

Gümüş ve altın

Kıymetli metaller İsrail-Hamas savaşıyla birlikte ilgi odağı olmuş durumda. İlginç bir şekilde platin ve paladyum riskten korunmak isteyenlerce alışa konu olmazken altın ve gümüş herkesin takip ettiği üzere son 2 haftada dikkate değer yükselişler yaptı.

Fiyattaki bu artışa rağmen toplamda 80 milyar Dolar büyüklük demek olan en büyük 2 altın borsa yatırım fonundan (ETF) – (GLD ve IAU) son 1 ayda 3 milyar Dolar’lık çıkış olmuş ve varlığının %3,75’i erimiş.

Sadece geçen hafta ise, yani fiyatlar sert adımlarla yükselirken bile neredeyse 1 milyar Dolar para çıkışı olmuş. Buna karşılık, en büyük gümüş ETF’i olan SLV’den de 200 milyon Dolar’lık çıkış olmuş. Bu ETF’in büyüklüğü de 10,2 milyar Dolar. Yani son haftada %2 kadar kan kaybetmiş. Anlaşılan o ki piyasa savaşın kalıcılığına veya yayılmacılığına pek ihtimal vermediği için altın ve gümüşteki yükselişi pozisyon kapatma fırsatı olarak görüyor.

Aslına bakarsanız gerçekten de geçen hafta bu köşede bahsettiğim konular yüzünden kıymetli metal ETF’lerindeki pozisyonlanmaya katılıyorum. Ama ben olsam CADI KAZANI’nın kaynaması devam ederken elimdeki altın ve gümüşü tamamen bitirmezdim. Nitekim vadeli kontratlardaki pozisyon değişimi hafifçe başka bir hikâyeye dönmüş; her iki kıymetli madende de serbest fonlar önceki hafta net satıcıyken geçen hafta net alıcı olmuşlar.

Henüz pozisyon büyüklüğü piyasanın geçmişine göre bebek boyutlarda sayılır. Ama tam da faiz piyasasında her türlü spekülasyonun olduğu bir dönemde bu hareketin, çizginin savaş riskinden korunma tarafından çok hızlı bir şekilde fundamental nedenlere dönüşebileceğini ve bu durumda altın ve gümüşün, hatta diğer kıymetli metallerin kalıcı bir ralliye devam edebileceğini hatırda tutmak gerekir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Riskler rafa kalktı 27 Kasım 2024
Risk, risk, risk 20 Kasım 2024
Ne hafta ama!! 05 Kasım 2024
Yine yeniden ralli? 17 Eylül 2024