Teşhisi bilgisayar koyarsa

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ [email protected]

Watson diye biri

Hepsi birbirinden değerli uzmanlar. MD Anderson Kan Kanseri Tedavi Merkezi’nde çalışıyorlar. Kısa zamanda arkadaş olmuşlar; birbirlerini iyi tanımışlar. Hafta sonlarını da birlikte geçiriyorlar. Ancak aralarına yeni katılanı pek çözememişler. Dedikodulara bakılırsa, tıp fakültesini iki yılda bitirmiş. Binlerce bilimsel dergi makalesini ve ilgili klinik testlerini bir görsün, hemen şıp diye hafızasına alıyor ve hiç unutmuyormuş. Sabahları viziteye çıkan profesörler hastanın durumu hakkında soru sorduğunda en iyi cevabı o veriyormuş.

Tıp eğitimini İtalya’da almış, şimdi bu merkezde çalışan 31 yaşındaki Doktor Vitale şöyle diyor: “Bütün gece çalışsanız da, bu kadar enformasyonu bir araya getirmek ve bu güzellikte sunmak imkansızdır”. İşte bu imkansızı başaranın adı, Watson. Watson, IBM’in bir süper bilgisayarı; daha doğrusu yapay zekası (Artificial Intelligence). IBM şimdi Watson’ı bir kanser uzmanı olarak eğitiyormuş. Bu çok gelişmiş bilgisayar her hastanın durumuna bakıp teşhis koyuyor ve uygun tedaviyi seçiyormuş. Bunu yaparken hastanın sağlık verileri ile tıp dünyasının mevcut verilerini karşılaştırıyormuş. Belki çok yetkin uzmanlardan oluşmuş bir tıbbi kurulun çok sıkı haftalarca çalışarak elde edeceği sonucu, Watson dakikalar içinde buluyormuş.

Kim bu Watson?

Süper ötesi bilgisayar Watson, ismini Sherlock Holmes’un yardımcısı Watson’dan almıyor; IBM’in ilk CEO’su Thomas J. Watson Sr.’dan alıyor.

IBM’in ilk super bilgisayarı Deep Blue, 1997 yılında üç günlük bir maratonda satranç ustası Gary Kasparov’u yenmişti. Deep Blue’nun üstünlüğü kaba gücü idi. Örneğin, saniyede 200 milyon senaryoyu hesaplayıp analiz edebiliyordu. Ancak bu bilgisayar bir insanın temel yeteneklerine bile sahip değilmiş. Örneğin, insanın konuşmasını veya yapılandırılmamış veriyi ve tanımlanmış bir formüle göre organize edilmemiş enformasyonu anlamıyormuş.

Watson, yaratılmasında, daha başlangıçtan itibaren bir insan gibi düşünülmüş. Programcılar, bilgisayarın yazılı bir metni okuması ve anlaması becerisini birinci öncelik olarak almışlar. Bilgisayara, hipotez üretme, sonra da bu hipotezi destekleyecek veya çürütecek her tür bilgiyi bulma ve kullanma becerisini kazandırmışlar.

Watson, öğreniyor ve gelişiyormuş. Televizyondaki yarışma programı “Jeopardy!” yi kazandıktan sonra dikkatini daha ciddi konulara vermiş. Binlerce edebiyat eseri, gazete yazısı ve bilimsel makaleleri okumuş. Bunun yanında araştırmacıların ve doktorların sunduğu raporları yalamış, yutmuş. Bu uzmanlar, veriler arasında daha anlamlı ilişkiler kurma ve sonuç çıkarması konusunda Watson’a yardımcı olmuşlar.

Çekinceler

Yukarıdakileri bilgileri The Washington Post’un bir makalesinden (Watson’s next feat? Taking on cancer) aktardım. 

Bilgisayarlar bu düzeye gelmiş. Ama konu dikensiz gül bahçesi değil. Bazı çekinceleri de birlikte getiriyor. Watson’nın daha sağlıklı teşhis koyabilmesi için mümkün olduğunca çok hasta verileri ile beslenmesi gerekiyor. Bu durum bilgilerin mahremiyetini gündeme getiriyor. Ya birisi bu bilgileri ele geçirir ve hastaların aleyhine kullanırsa...

Başka bir konu: bilgisayarlar bu denli gelişirse doktorlara işsiz mi kalacak? Şu aşamada söylenen, bilgisayarın sadece doktorlara yardım edeceği; onların yerini alamayacağı. Çünkü doktorların empati duygusu da var, şefkat duygusu da..

Bir yorum

Watson şu an lösemi konusunda uzmanlaştırılmış durumda imiş. Sırada akciğer kanseri ve şeker hastalığı varmış. 

Acaba diyorum Watson bizdeki siyasilerin hastalıkları konusunda eğitilse durum nasıl olurdu? Yukarıdaki modeli aynen uygulayacaksınız. Siyasilerin kürsülerde söyledikleri ile yaptıklarının verilerini bu süper ötesi bilgisayara gireceksiniz. Sonra da teşhisini soracaksınız. Watson’ı duyar gibiyim: “Bel kemiğine rastlanmamıştır.”/ “Herkesi aptal sanma algı bozukluğu var”/ “Benim gibi bunun da vicdanı yok”/“Doğru söyleme engelli”/

Watson başka ne derdi acaba? Ne dersiniz?
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019