Tesco'da neler oluyor?
YAKIN PLAN / Didem Eryar Ünlü [email protected] İngiltere'nin en büyük perakende şirketi Tesco'nun başarısı kurucusu Jack Cohen'in "Yukarı doğru diz, ucuza sat" yaklaşımına dayanıyor büyük ölçüde. Kazanç açısından son derece başarılı olan bu yöntem, mağazaların fakir ve sevimsiz görünmesine yol açarak, marka imajını olumsuz etkiledi. Hatta danışmanlar marka imajını düzeltmek için şirkete isim değişikliği yapmasını bile önerdiler. Fakat Tesco bunu kabul etmedi. Danışmanları ve eleştirileri dinlemedi. Sadece müşterileri dinledi. En ucuz olmaya çalıştı. 1990'lı yılların ortasından bu yana Tesco'nun CEO'su konumunda bulunan Sir Terry Leahy'nin dediği gibi: "Müşteriler ayakları ile oy verir". 2003 yılında İngiltere perakende sektöründe harcanan her sekiz pound'un bir pound'u Tesco'nun kasasına gitti. 2008'de bu oran her 7 pound'un 1 pound'u olmaya başladı. Bu gerçekten dünyada eşi benzeri görülmeyen bir büyüme oldu. Tesco, bu büyüme ve yayılma arzusunu asla kaybetmedi. Fakat bugünlerde yine yoğun eleştirilerle karşı karşıya. Hatta Tesco'yu eleştirenlere son olarak ABD başkan adayı Barack Obama da katıldı. Tesco, bugüne kadar pazarda tekel oluşturmak, işgücü istismarı gibi farklı konularda suçlandı. Obama'dan Tesco CEO'suna mektup Tesco'nun son dönemde eleştirildiği konular ise Hindistan'da çok kötü şartlarda çalışan bir tekstil fabrikasından ürün almak, açlığın hüküm sürdüğü Zimbabve'den sebze ithal etmek ve ABD mağazalarındaki kötü çalışma koşulları. Fakirlikle mücedele eden War on Want isimli bir dernek, Tesco'yu Hindistan'da işçilerin günlük 1.50 dolar karşılığında, haftada 60 saat çalıştığı bir fabrikadan tekstil ürünleri almakla suçluyor. Öte yandan, Tesco'nun gıda krizi yaşayan Zimbabve'den meyve ithal etmesi de tepkilere yol açıyor. Tesco'nun ABD mağazalarındaki kötü çalışma şartları ise ABD başkan adayı Barack Obama'nın Tesco'nun CEO'su Sir Terry Leahy'ye bir mektup göndermesine neden oldu. Obama mektubunda, "Tesco'nun İngiltere'deki ününü ve sendikalarla iyi bir ilişki olduğunu biliyorum. Bu değerleri ABD'de de uygulamanızı umuyorum" sözlerine yer verdi. Tesco müşterilerinin tüm bu eleştirilerden etkilenmediğine dikkat çeken piyasa analisteleri, "Vatandaşlar bu gelişmelerden rahatsızlık duysalardı, bunu hemen görürdük" diyorlar. Gerçekten de rakamlar bu yorumu doğruluyor. Şubat 2008 verilerine göre Tesco'nun toplam satışı 51.8 milyar pound'a ulaşıyor. Kârı ise 3 milyar pound civarında. Ve hergün 30 milyon kişi Tesco'dan alışveriş yapmaya devam ediyor. CEO Leahy'nin dediği gibi: "Müşteriler ayakları ile oy veriyor". Turkishfund, İngiltere'deki yatırımcıları hedefliyor İş Portföy tarafından yönetilen Turkishfund Avrupa Bölgesi'nde satılan, fon portföyü ağırlıklı olarak Türk para ve sermaye piyasası araçlarına yatırım yapan ve Euro cinsinden işlem gören ilk yatırım fonu. Turkishfund yatırım fonlarının amacı, yurtdışında yaşayan yatırımcılara, Türk Sermaye Piyasaları'na yatırım yapma imkanı sunmak. İş Portföy Yönetimi A.Ş. Yatırım Fonları Müdürü Elif Cengiz, Euractiv Türkiye'ye yaptığı açıklamada, Turkishfund yatırım fonlarının sadece yurtdışında yaşayan yatırımcılara satıldığını ifade ediyor. Turkisfund Equities portföyünün, ağırlıklı olarak İMKB'ye kayıtlı Türk şirketlerinin hisse senetlerinden oluştuğunu söyleyen Cengiz, "Portföyün asgari yüzde 51'i, Türkiye'de kurulmuş İMKB'ye kote kamu ve özel sektör şirketlerinin hisse senetlerinden oluşuyor. Ayrıca, fon portföyünün yüzde 0-49 arasında bir oranda, Türkiye Cumhuriyeti Hazine Müsteşarlığı'nın, kamu kuruluşlarının ve Türk şirketlerinin ihraç ettiği veya yurtdışında döviz cinsinden ihraç edilmiş olan sabit getirili menkul kıymetlere (Eurobonds) yatırım yapılabiliyor. Turkisfund Bonds da ağırlıklı olarak Türk Hazine Bonosu ve Devlet Tahvilleri'ne yatırım yapıyor" diyor. Yurtdışı gelişmeler sonrasında global likiditenin azalması sonucu gelişmekte olan piyasalardan sıcak paranın kaçışı ve Türkiye'nin iç dinamiklerinde yaşanan bozulmaların Türk sermaye piyasası araçlarında büyük kayıplara yol açtığını belirten Cengiz, menkul kıymetlerin gereğinden fazla satıldığını ve çok ucuzladığını ifade ediyor. Fon, AB pasaportuna sahip Turkisfund Türkiye Direktörü Zeynep Aslan ise, Lüksemburg'da SICAV "Societe d'Investissement a Capital Variable" statüsü ile kurulan Turkishfund'ların AB'nin fon endüstrisi standartlarını belirlediği UCITS III direktiflerine uyum sağladığını söylüyor. UCITS'lerin avantajı, AB pasaportu sayesinde, AB içerisinde dolaşım hakkına sahip olarak pazarlanabilir olmaları. AB'de bir ülkede kurulmuş olan bir yatırım fonunun diğer ülkelerdeki yatırımcılar tarafından da kolaylıkla alınıp satılabilmesi amaçlandığını kaydeden Aslan, Turkishfund'ların yatırımcıya sağladığı avantajları şöyle ifade ediyor: "Sermayenin AB içinde dolaşımı ve hizmet sunumu serbestisi için iki önemli araç bulunuyor. Birincisi, yatırım fonlarının, yani ürünün "AB pasaportuna" sahip olması. İkincisi ise fon yönetimi şirketinin, yani hizmet verenin "AB pasaportuna" sahip olması. Diğer AB ülkelerinde de hizmet verebilme yetkisi "AB pasaportu" olarak adlandırılıyor. Turkisfund da, Avrupa pasaportuna sahip". Turkisfund, sahip olduğu Avrupa pasaportu ile AB genelinde, Norveç, İsviçre gibi diğer Avrupa ülkelerinde, Bahreyn ve Lübnan gibi Ortadoğu ülkeleri ile Singapur ve Hong Kong gibi Asya ülkelerinde pazarlanabilme yetkisine sahip durumda. Turkisfund'un şu an için sadece Türkiye sermaye piyasalarına yatırım yaptığını belirten Aslan, bu kapsamda yabancı yatırımcılara cazip bir yatırım fırsatı sağladığını kaydediyor.