Terör ve petrol
Son günlerin en önemli olayı önceki gün Ankara’da yapılan terör saldırısı oldu. Yaşamını yitirenlere rahmet, yaralılarımıza sağlık, ailelere de sabır diliyorum. Çok sayıda can kaybı ve yaralıya mal olan bu saldırı ne ilk ne de sanırım son olacak. Türkiye kirli bir örtük savaşın oyun alanı olmasa bile o alana yakın komşu olmanın bedelini ödüyor sanki. Bu bedel daha düşük düzeyde tutulabilir miydi diye sorgulamak mümkün kuşkusuz. Ama zaman şimdi o zaman değil. Daha soğukkanlı günler geldiğinde elbette bu muhasebe de yapılır.
Bu saldırıların yarattığı insan kaybı her şeyin üstünde, büyük bir acı kuşkusuz. Ama bunun yanı sıra başka maliyetler de söz konusu. Toplumun morali üzerinde yarattığı olumsuz etki bunlardan birisi. Güvensizlik duygusu uyandırması yine böyle bir etki. Başaramama hissini körüklemesi de önemli bir yan etki sayılır. Bütün bunların ötesinde terör saldırılarının çok önemli ekonomik maliyetleri var. Dünyanın iktisadi hal ve gidişi zaten malum. Bu olumsuz ortamda terör hedefi olmak ve bunun tekrar eden bir olguya dönüşme eğilimi ülkenin negatif ayrışmasına neden oluyor. Coğrafi konumumuz zaten bir negatiflik baskısı üretiyor. Terör saldırıları bu baskıyı daha somut ve güçlü bir olguya dönüştürüyor.
Bunun net bir örneğini son saldırıda gördük. Bir süredir olumsuzluğa gömülmüş olan küresel piyasalar gelişen birkaç olayın etkisiyle hafta başından beri daha olumlu bir görünüme yöneldi. Biz de buna adım uydurmuştuk. Ankara’daki saldırı bu süreci tam olarak ters çeviremediyse de hızını ivmesini ciddi olarak düşürdü.
İki gelişmenin küresel piyasaları daha olumlu bir iklime ittiği ve bizdeki terör etkisini baskıladığı söylenebilir. Bunlardan birisi uzun süredir gündemde olan ABD merkez bankasının faiz yükseltme adımları. Aralık başlatılan faiz yükseltmenin uygun aralıklarla, parçalı biçimde devam ettirilmesi bekleniyordu. Gelişmeler böyle olmadı. Yıl başının hemen ardından küresel piyasalara hakim olan hava bu beklentiyi bozdu. Belirsizlik koyulaştı. Oynaklık arttı. Son hafta içinde bu belirsizliğin faiz artırımını ileriye erteleme yönünde azalmaya başladığına tanık olduk. Bu önemli bir rahatlama getirdi.
Piyasaları olumlu yönde etkileyen ikinci gelişme petrol alanında gerçekleşti. Malum petrol fiyatlarında egemen olan düşme eğilimi hem bir alt sınır tanımayacak gibi davranıyor, hem de olumlu ve olumsuz etkileri bir arada yaratıyor. Geçtiğimiz günlerde petrol fiyatının varili 30 doların altına inmesi ve düşüş ivmesini de koruyacağı yönündeki söylemler gerçekten de sanki bir alt sınır kalmadığı izlenimi yarattı. Öte yandan petrol fiyatlarındaki düşmenin başta yarattığı olumlu algının mutlak bir doğruyu yansıtmadığı anlaşıldı. Petrol fiyatlarının düşmesi petrol ithal eden ülkelerde olumlu bir kazanç sağlıyordu ama ihraç eden ülkeler üzerinde yarattığı durgunlaştırıcı etki de dünya ekonomisinin büyümesini frenliyordu. Zaten durgunluktan bunalan ekonomiler için bu ikinci etki daha büyük bir önem kazandı.
Hafta başında petrol fiyatlarıyla bağlantılı olarak önemli bir adım atıldı. Petrol üretici ve ihracatçısı ülkeler arasında önde gelen dört ülke (Venezuela, Suudi Arabistan, Rusya ve Katar) petrol arzını olduğu düzeyde dondurmayı öngören bir karar üzerinde uzlaştılar. Bir başka büyük üretici olan Irak ile bu hafta sonunda görüşülecek. İran da önemli petrol ülkesi ama durumu ötekilerden farklı. Uzun senelerdir uygulanan ambargo nedeniyle İran’nın petrol ihracatı önemli ölçüde daralmış, bu kaynaktan sağladığı gelir de gerilemişti. Geçen ay ambargonun kaldırılmasıyla İran’ın petrol piyasasına hızlı ve hacimli bir dönüş yapması bekleniyordu. Bu adımın zaten bolluk içinde olan petrol arzını daha da genişleteceği ve fiyatı daha da aşağıya iteceği düşünülüyordu. Bu koşullarda İran’ın takınacağı tavır yeni anlaşmanın kaderini belirleyecek bir etken haline gelmişti. Beklentilerin tersine İran dört ülkenin petrol arzını dondurma yönündeki kararını desteklediğini açıkladı. Sanırım haftanın esas rahatlamasının da İran’ın fazla zaman geçirmeden verdiği bu destek oldu. Petrol fiyatı da hemen yükselerek bu rahatlamayı teyit etti.
Ankara’daki terör saldırısı istikrarsızlaştırıcı bir etki yarattı. Nitekim, finansal fiyatlar hemen buna tepki verdi. İstikrarsızlığı doğrulayacak yönde fiyat hareketleri oldu. Ama ilk adımda petrol fiyatını istikrarlı hale getirecek olan uzlaşmanın yarattığı olumlu iklim bizdeki terörün istikrarsızlaştırıcı etkilerini de kısmen telafi etti. Daha sınırlı da olsa biz de öteki ülkelerin hareket yönüne döndük. Her zaman olmaz ama bu defa galiba petrol terörü alt etti.