Terör saldırısı Cemal Süreya ve Küçük Prens...
Paris’te Charlie Hebdo’ya yapılan,12 sanatçının ve polisin öldürüldüğü terör saldırısı sonrası, kendimize gelmek için bu olayı açıkça lanetlemenin yanı sıra, biraz sanata eğilmemiz, insanlığın güzel değerlerine şiir, edebiyat, resim, müzik eserlerine yönelmemiz gerekir. Sağlığımız için buna ihtiyacımız var düşüncesindeyim...
Ben, bu insanlığa “kara saldırı” karşısında ne yapacağımı hafta sonunda düşünürken, bir yandan on binlerin katıldığı Paris’teki “Lanetleme” yürüyüşünü TV’den izledim. Bir yandan da beni sanata yönlendiren iki haberle ilgilendim. Bunlardan biri 9 Ocak gününün şair Cemal Süreya’nın ölümünün 25. yılı olmasıydı. Bir diğeri 70. yılı nedeniyle Küçük Prens’in telifsiz baskı dönemi nedeniyle ülkemizde 20 yayınevinin yeni baskılar yapıyor olmasıydı. Can Yayınevi de Cemal Süreya-Tomris Uyar çevirisi Küçük Prens kitabını yayımlıyor. Antoine de Saint Exupery’nin bu çocukların olduğu kadar büyüklerin de ilgisini çeken eseri, bugüne kadar çeşitli dillerde 140 milyon üzerinde kopyası okurla buluşmuş durumda.
Bu iki haber beni Cemal Süreya’nın şiirlerine ve Küçük Prens kitabına yöneltti. Okuduğum Cemal Süreya şiirlerinden çok sevdiğim Üvercinka şiirinden bir bölümü ve “Sizin hiç babanız öldü mü?” şiirini size de aktarmak isterim:
“Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden/En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da kesmemeye/ Laleli’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız/Birden nasıl oluyorsa yüreğimi elliyorsun/ Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez/Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor/Bütün kara parçalarında/ Afrika dahil
(....) Burda senin cesaretinden laf etmenin tam da sırası/Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırken ki/ Padişah gibi cesaretli o, alımlı değme kadında yok/Aklıma kadeh tutuşların geliyor/ Çiçek Pasajı'nda akşamüstleri/Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor/ Bütün kara parçalarında/Afrika hariç değil
Cemal Süreya’dan bir şiir daha, “Sizin hiç babanız öldü mü?”:
“Sizin hiç babanız öldü mü?/ Benim bir kere öldü kör oldum/Yıkadılar aldılar götürdüler/ Babamdan ummazdım bunu kör oldum/ Siz hiç hamama gittiniz mi?/Ben gittim lambanın biri söndü/ Gözümün biri söndü kör oldum/Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak/ Şöylelemesine maviydi kör oldum/Taşlara gelince, hamam taşlarına/ Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi/Taşlarda yüzümün yarısını gördüm/Bir şey gibiydi, bir şey gibi kötü/ Yüzümden ummazdım bunu kör oldum/ Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?”
Küçük Prens, çocukların da, büyüklerin de hayal gücüne ivme katıyor. Şimdi de ondan büyüklere çıkarılan dersleri içeren değerlendirmeleri alıntılayarak sıralayayım:
“Bakmaya değil, görmeye çalış/ Gerçek duygularını saklamak daha önemli şeylere bedel olabilir/ Başkalarını değil kendini yargıla/ Kibirli olma/ Unutmak için içmek berbat ve zayıf bir çabadır/Kendini asla fazla ciddiye alma/ Eğlenmeyi unutma/ Keşfetmek için içgüdülerini takip et/ Yabancılardan öğreneceğin çok şey olabilir/Sevdiklerinizin yerini hiçbir şey dolduramaz/ Bazen sevdiklerinizin özgürce uçmasına izin vermeniz gerekir.”
Ben, Cemal Süreya’nın 25. ölüm yılında şiirlerini okuyarak ve Tomris Uyar’la yaptığı Küçük Prens’e ve onunla ilgili bilgilere göz atarak, “kara terör” olayından biraz uzaklaşabildim. Bizim de bütün dünyanın da şiir, edebiyat ve sanata ilgisini artırmasını diliyorum. Bununla insanlığı bu günlerde dünyamızın üzerine bir kara bulut gibi çöken “kara terör”den biraz olsun uzaklaştıracağına inanıyorum...