Tepkisel yaklaşımlar yaşanacakları önleyemez!..

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Basına yansıyan finansal kurum kökenli değerlendirmeler çok ciddi çelişkiler işaret ediyor. Altın fiyatlarındaki eğilim ile gelişmekte olan ekonomilerdeki performans arasındaki yüksek düzeyli ilişkiyi görmezden gelmekte ısrar ettikleri için bu tuhaflıktan kurtulamıyorlar. Sorduğumuzda altına karşı olumsuz yorum yapmaktan büyük keyif aldıklarını ve rahat konuştuklarını görüyorsunuz; bu konuda merkez bankalarının ne yapacağı veya yapmayacağı konusuna pek önem vermiyorlar. Ancak konu gelişmekte olanlar olunca durum değişiyor; para politikası uygulamaları ve beklenti yönetiminden mucize bekleyen bir tavır ön plana çıkıyor, çıkmayan candan umut kesilmez diyerek hayal tacirliği yapabiliyorlar...

Daha önceki yazılarımızda altın fiyatlarındaki eğilimin gelişmekte olan ekonomiler için 2001 sonrasında öncü gösterge haline dönüştüğünü dile getirmiştik. Gelişmiş ekonomilerin durgunlaşması para politikalarının bir daha sıkılaştırılmamak üzere gevşetilmesini gündeme getirmiş, hesapsız ve sürdürülebilir olmayan bir oyun küresel düzeyde sahne almıştı.Spekülatif risk alma isteği hem gelişmekte olan ekonomilere, hem de başta altın ve petrol olmak üzere emtialara ilgiyi artırmıştı. Bu çılgınlık küresel kredi krizi de sonlandı, fakat sistemi oluşturan kurumsal yapı yaşananlardan ders almadı, günü kurtarmak için bu eğilimleri hortlatmaktan başka bir yol bulamadı, enflasyon baskısındaki artışı bloke edebilmek için de manipülatif eğilimlerden medet umdu. Yan tesir olarak gelişmekte olanların da durgunlaşabileceği ve krizin sebebi durumundaki riskten kaçınma eğilimini besleyeceği pek hesap edilemedi. Fark edenler ciddi hazım sıkıntısı çekmekten kurtulamadı.

Eğer gelişmekte olan ekonomilere eski ilgi olmayacaksa onlara ilişkinlik varlıkların değer kaybetmesi, söz konusu bölgelerde aşırı risk alanların bilançolarının bozulması doğaldır. Bu durum gelişmekte olan ekonomilerin durgunlaşması ve yerel düzeyde yapılabileceklerin durumu terse çevirmekte yeterli olamayacağı anlamındadır. Altın fiyatlarında yaklaşık iki yıldır devam eden gerileme bu durumun speküle edilen bir yansımasıdır. Eşanlı olarak gelişmekte olanların durgunlaşıyor, Türkiye’nin dış finansman kalitesinin düşüyor olması kesinlikle sürpriz değildir. Federal Reserve’nin parasal genişlemeyi kısma tercihi bu gelişmelerin sebebi değil, tepkisel nitelikli sonuçlardan bir tanesidir... Merkez bankalarının 2014 yılında yaşanabilecek olumsuzlukları olumluya dönüştürebilme olasılığı yok denecek kadar azdır. Yaşananlar oluşan saadet zincirinin yeni bir kırılma aşamasına geldiğinin kabuledilmesinden başka bir şey değildir.

Küresel ölçekte riskten kaçınma eğilimi arttıkça gelişmekte olan ekonomi merkezli bir krizin etkisi kendini hissettirecek. Bu durum başta altın olmak üzere emtia fiyatlarını da olumsuz yönde etkileyebilir. Fakat söz konusu ekonomilerin bir kısmı altın kadar şanslı olamayacak ve yeniden toparlanamayacak!.. Beklenti yönetimi ile durumu farklılaştırmak mümkün olabilse idi 2008’deki küresel kriz hiç yaşanmaz idi!.. Gerçeği görmek istiyorsanız altın konusundaki finansal kurum değerlendirmelerinin menkul ve gayrimenkul şeklindeki varlıklar için de geçerli olduğunu hesaba katmayı unutmayın...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar