Tepkisel yaklaşımlar sorunları ağırlaştırabilir!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Geride bıraktığımız hafta sonunda yaşadıklarımızdan sonra, her konuya olan bakış açılarımızı değiştirebilmemiz gerekiyordu. Fakat olmadı, değişen iç ve dış koşullara bağlı olarak olası tüm senaryolar dikkate alınamadı. Ekonomi, bu olumsuzluk açısından ön plana çıkan konulardan biri oldu. Sürdürülebilir eğilimleri daha fazla zorlamak ve kısa vadeli düşünmeye devam etmek zafiyetinden kurtulmak mümkün olamadı. 

Daha önceki yaşanmışlıklardan ders almayı ve kendi gerçeklerimizle barışmayı beceremedik! Gerçekleşmesi giderek olanaksızlaşan hayallerden vazgeçemediğimiz için, ortaya çıkan olumsuz eğilimlere tepki vermeye ve onlar tarafından yönlendirilmeye devam ettik.  İçine düştüğümüz kısır döngüden çıkmayı, aşılması gereken öncelikli sorun olarak göremedik! 

Son bir hafta içinde yaşamak zorunda kaldığımız gelişmelerin maliyetini azaltmak için yerleşiklerin sakinleşmesini sağlamak önemli idi; fakat kesinlikle yeterli değildi. Ülkemize daha önce giriş yapmış sıcak paranın çıkış yapmakta ısrarlı olması ve ekonomimizin diğer gelişenlerden olumsuz yönde ayrışmaya devam etmesi olasılığı hiç hesaba katılmadı. Değişen küresel ve bölgesel koşulları dikkate almadan, yerleşiklerin sakinleşmesinin yabancıları da aynı şekilde etkileyebileceği varsayımının arkasına saklanıldı! 

Ekonomimizdeki aşırı kırılgan dengeler ve ağırlaşmış sorunlar, günü kurtarmak adına ihtiyaçları artırırken bunların eşanlı olarak gerçekleşebilmesi olasılığını hızla geriletiyor. Farklılaşarak değişen bölgesel ve küresel koşullar, bu olumsuzluklarda belirleyici oluyor. Geçmişten kalan bağımlılıklar ise, değişen ve kontrolü elimizde olmayan koşullara uyum sağlanabilmesini olanaksızlaştırıyor. Etkili ve yetkili kesimlerimiz ise eski alışkanlıklarından vazgeçemediği için gerçekçi olabilmeyi beceremiyor. Ön plana çıkan görüntüyü ve günü kurtarma çabaları yeterli olamıyor. 

Bir kredi derecelendirme kurumu öne çıkarak bir anlamda kral çıplak diyor! Kredi notumuzun yakın izlemeye alındığını ve çöp konumuna gerileyebileceğini ifade ediyor. Biz ise hala algılarla oynamaya çalışarak durumu idare edebileceğimiz gafletine düşmekten kurtulamıyoruz. Hesapsızca ya hep ya da hiçi oynamaktan vazgeçemiyoruz! Yabancıların çıkışını kolaylaştırıp eldeki olanakları tüketiyoruz, algıları düzelteyim derken daha fazla bozulmasına hizmet etmekten kaçınamıyoruz. 

Ekonomi ile mali yapı arasındaki çıkar çatışmasının büyümesini önleyemiyor, bu olumsuzluğu bertaraf edemiyoruz. Farklılaşan bağımlılıkların yarattığı dehşet dengesinden çıkamıyor, yeni bir ortak paydayı tesis edemiyoruz. Mevcut tercihlerin, ortaya çıkacak faydalardan daha büyük yan tesirler üretmesini seyretmek durumunda kalıyoruz. Koşulların bize uymasını bekleyerek tükettiğimiz yılların tahribatı, hem canımızı yakıyor ve hem de feleğimizi şaşırtıyor! 

Yabancıların kaçtığı riskleri alarak günü ve görüntüyü kurtarabiliriz, fakat sorunlarımızın ağırlaşmasını ve hareket yeteneğimizin daralmasını önleyemeyiz; hiç istemediğimiz tavizlerde bulunmak ve bunu kendi insanlarımıza anlatamamak yönündeki sıkıntıları yoğun bir şekilde yaşamak zorunda kalabiliriz. Hafta sonunda yaşamak zorunda kaldığımız gelişmeler, çok kritik bir kavşağa geldiğimizi ve siyasilerimizin gerçekçi olmak dışında hiç bir seçeneğinin kalmadığını söylüyor! 

Kısmen benzer bir durumu 2001 yılının Şubat ayında da yaşamıştık! Ekonomik durumumuz aşırı kırılgandı ve bir anayasa kitapçığının atılması ile ortalık karışmıştı! Hiçbir şey eskisi gibi olamamıştı ve eski alışkanlıklar işe yaramamıştı; sistemi oluşturan kurumsal yapı oldukça sert bir şekilde sarsılmıştı! Sakinleştirme amaçlı hamasi söylemler pek bir işe yaramamıştı! Söz konusu dönemde de küresel koşullardaki olumsuzlaşma eğilimi görmezden gelinmişti! Sonuçta yalnız ekonomik dengeler değil, sosyal ve siyasi algılar da hiç istenmedik yönde ve hızda değişmişti! 

Yaşanmışlıklardan ders alabilenler ile diğerlerinin geleceğinin ayrıştığı bir dönemden geçiyoruz! 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar