Teorik gelirler vergisi

Osman ARIOĞLU
Osman ARIOĞLU BENİM PENCEREMDEN osman.arioglu@dunya.com

Başlığa bakınca yeni bir vergi mi geliyor, dediğinizi duyar gi­biyim. Hemen söyleyeyim yeni bir vergi gelmiyor. Zaman zaman bazı vergi inceleme elemanları uç ko­nularda rapor yazıp bu konuların tartışmaya açılmasını, en azından belki de bir yargı kararı görülmesi­ni isteyebilir.

Çok eski yıllarda da bazen bu şekilde uygulamalar ol­maktaydı. Zaman içerisinde ve en son Vergi Denetim Kurulu Başkan­lığı kurulduktan sonra bu şekilde yazılan raporların işleme alınma­sı daha sıkı denetlenir hale gel­di.

Rapor okuma komisyonları ve merkezi rapor okuma komisyon­ları çalışma usul ve esasları belir­lendi. Esasen yeni bir konuya iliş­kin inceleme raporu yazılmadan önce görüş öneri raporu ile konu­nun tartışılması sağlanır. Bu ko­misyonlarda da bazen farklı görüş­ler ortaya çıkabilir. Bu durumda konuya ilişkin Gelir İdaresinin çö­züm sağlaması gerekebilir.

Grup şirketlerin birbirine kefaletleri

Geçtiğimiz günlerde sevgili Ab­dullah Tolu, daha sonra da sev­gili Bülent Ak bahsedeceğimiz konuya ilişkin yazı yayınladılar. Bazı vergi müfettişlerinin, hol­ding şirketlerin grup şirketle­rine verdikleri kefalet nedeniy­le gelir elde etmeleri gerektiğini ve emsal olarak kredi garanti fo­nu kefalet komisyonu oranı %2’yi baz alarak rapor yazma süre­cine girdiğinden bahsettiler. Vergilemede yorum önemli un­surlardan biridir. Yorum yapılır­ken teamüllerin göz ardı edilme­mesi gerekir.

Türkiye açısından önemli olan yatırım ve istihda­mın artırılması ve bu sayede ver­gi tabanının genişletilmesidir. Kayıtdışı unsurların kayda alın­ması da vergi tabanının genişle­tilmesi için değerlidir. Ancak te­amüllere aykırı olan ve zorlama yorumlar ile bazı alanların ver­gilenmesi çabasına girmek ver­gi idaresinin tercihi olmamalıdır. Holding şirketin veya grup şir­ketlerin birbirlerine finansman sağladıklarında bu finansmanda, veren tarafın finansman geliri el­de etmesi yine öteden beri olan ve yerleşmiş bir uygula­madır.

Bu uygulamanın mantığı, bir şirketin pa­rasını bir başka şirkete borç olarak kullandırdı­ğında en azından mev­duat getirisi kadar bir getiri elde etmesi gerek­tiği değerlendirmesidir. Zaman içerisinde konu daha da oturmuş sayılır. Burada uygulanacak oran önce­likle varsa iç emsal, yani kullanı­lan başka kredinin faiz oranıdır. İç emsal olmadığı durumlarda öteden beri gelen uygulamada Merkez Bankası avans faiz oranı dikkate alınıyor.

Merkez Bankası artık haftalık olarak muhtelif kre­di türlerine göre bankaların uygu­ladığı ortalama kredi faiz oranla­rını yayınlamaktadır. Şirketlerin birbirine kullandırdığı TL borç alıp verme işlemlerinde avans fa­iz oranına göre daha güncel olan, ticari krediler (tüzel kişi KMH ve kurumsal kredi kartları hariç) için yayınlanan oranın uygulan­ması daha da yaygınlık kazanabi­lecektir.

Grup şirketlerin birbirine kefaleti bir gelir oluşturmakta mıdır?

Bankacılık sistemi, genel kredi sözleşmesi dahil bir kredi işlemi yapmadan önce olabildiğince ga­rantili davranma adına, grup şir­ketlerinden genelde birbirleri­ne kefil olmalarını ya da holding şirketin kefaletini istemektedir. Grup şirketlerinin birbirlerinin kredi sözleşmelerine kefil olarak imza atmaları neredeyse rutin bir uygulama haline gelmiştir.

Bura­da kefalet veren tarafın herhangi bir gelir elde ettiğinden bahset­mek piyasanın teamüllerine ay­kırı bir durumdur. Nakit kaynak kullandırımında, en azından mev­duat oranında bir getiriden vazge­çildiği varsayımıyla adat hesap­lanması gereği genel uygulama haline gelmişse de, kredilerdeki kefalet işleminde taraflardan bi­rinin vazgeçtiği bir bedel söz ko­nusu değildir.

İşletme veya yatı­rım için holdingin kefaleti karşı­lığında bankacılık sisteminden kaynak kullanan grup şirketinin bu nedenle ekstra bir maliyete girmesi zaten ona ilave yük anla­mına gelecektir. Böyle bir maliyet öngörülmesi bazı yatırım karar­larının revize edilmesine ve bel­ki de yatırımdan vaz geçilmesine neden olabilecektir. Bu da yukarı­da bahsettiğimiz vergi tabanının genişletilmesine sekte vuran ve sonuçta vergi gelirlerinin olum­suz etkilenmesine neden olan bir durum olacaktır.

Yargı kararı ve değerlendirme Sevgili Meslektaşım Bülent Ak yazısında konuya ilişkin Danış­tay tarafından verilmiş bir ka­rar bulunduğundan da bahse­diyor. Bizce de, bu şekilde tar­hiyatlar yapılır ve tekrar konu yargıya taşınırsa üst yargı mer­ciden çıkacak kararın teamül­lere aykırı olan bu tarhiyatların iptali şeklinde olması beklenir. Böyle bir uygulamada hangi ora­nın esas alınacağı veya kre­di garanti fonu kefalet oranı­nın yüksekliği, zaten vergiye tabi olmaması gereken bir konuyu tar­tıştığımız için tamamen gündem dışı bir durumdur.

Netice olarak, Gelir İdaresi ve Vergi Denetim Kurulu Hazine ve Maliye Bakanlığının gözde ku­rumları olarak kayıt dışılığın kay­da alınması, vergi tabanının ge­nişletilmesi, vergi adaletinin sağ­lanması ve geleneklere uygun olarak yönetim ve denetim iş­lemlerinin yerine getirilmesi ile görevli kurumlardır. Vergi tea­müllerine aykırı böyle konuların zorlanması ve ihtilafların oluştu­rulması bu gözde kurumların say­gınlığı ile bağdaşmayacaktır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
2025 beklentileri 09 Ocak 2025