Temsil edebilmek
Geçen hafta 27 Mart Perşembe günkü gazetemizde, değerli arkadaşımız Taylan Büyükşahin, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde gördüklerine değinerek “Türkiye’yi dünyada tanıtacak bir iş elçisi neden yok” diye soruyor ve zirvede Great Britain markası ile yer alan İngiltere’nin tanıtımında resmi görevle çalışan Amec şirketinin CEO’su Samir Brikho hakkında yazıyordu.
İngiltere eski Başbakanı Gordon Brown’ın talebiyle İngiltere’yi dünyaya tanıtmaya başladığını belirten bu kişi Lübnan doğumlu, İsveç’te büyümüş Arapça, İsveççe, İngilizce, Almanca ve Fransızca dillerini iyi derecede konuşuyor ve etkileyici bir eğitim ve iş özgeçmişine sahip.
Hafızamda, Lübnan ile ilgili güzel şeyler var, bunlar iç savaş öncesine ait hem duyduklarımız hem de mesleğe başladığımda gördüğüm güzellikler. Uluslararası ticaretin Orta Doğu yıldızı idi Lübnan. Şimdi nelerle, ne kadar üzücü işlerle uğraştıklarını ve ülkenin ne hale geldiğini görmek bir ülkenin haris politikacılar yüzünden ne hale gelebileceğini göstermesi açısından ders verici olsa gerek.
Konumuz oradan göçen beyinlerin, bu beyinlere sahip çıkan coğrafyalarda neler yapabildiğinin kanıtı olan Samir Brikho’nun yaptıkları. Vatandaşı bile olmadığı İngiltere gibi bir ülkenin ekonomik tanıtımında görev verilmesi ve onun da bu konuda çalışmayı kabul etmesi oldukça ilginç ve dikkat çekici.
İş insanlarının uluslararası çalışmalarında, isteseler de istemeseler de ülkelerinin temsilcisi gibi değerlendirildiklerini hep savunmuşumdur. Bu düşüncemin altında yatan neden ise ziyaret ettiğim ülkelerde konuştuğum yabancı iş insanlarının ifadeleridir. Değerlendirmeleri her zaman “Türkler şöyle, Ruslar böyle, İngilizler öyle” gibi genel ifadelerle olmuştur. Hele bu değerlendirmeler olumsuz tecrübelere dayanıyorsa ki bizim amatör ve hele fırsatçı iş insanlarımızın bıraktığı olumsuz intibaları düzeltmenin ne kadar zor olduğunu bu sektörde çalışan herkes çok iyi bilir.
Zeytinyağına makine yağı katanın, güzel deri gösterip suni deri gönderenin, üste iyi mal koyup alta kötüleri yerleştirenlerin ülkeye ne kadar zarar verdiğini hepimiz biliyoruz.
Bizim tek bir iş temsilcisinden fazla, Türk iş insanının itibarını küresel çapta yüksek seviyelerde bina edebilecek iş insanlarına ihtiyacımız var. Burada adlarını saymaya yerimiz yetmeyecek kadar kaliteli ve yüksek seviyeli insanımız bir hayli çok uluslu şirketleri yönetiyor. Bunun gururu bize yetmez, bize yolsuzluktan para kazanmaya çalışmayan, rüşvetçi olmayan, yaptığı iyi ve doğru işlerle haklı bir itibara erişmiş insanlar lazım.
Uluslararası Ticaret Kültürü diye bir ders vermeye başladığımda “Bu da ne yahu” diyenler olmuştu. Ancak her ders sonrasında da “Neleri es geçiyormuşuz, ne yazık” diyen çok katılımcı oluyor.
Lübnanlı göçmen Samir Brikho, kendini iyi yetiştirip işini iyi yapanın gelebileceği yerler için çok iyi bir örnek. Bize onun gibi amma bu ülkeye hizmet edecek daha çok “İNSAN” gerekli.