Temmuz enflasyonu yeni bir faiz artırımını gerektiriyor mu?
Banu Kıvcı Tokalı / FinansInvest
Hafta başında açıklanan temmuz enflasyon rakamları, Merkez Bankası'nın önümüzdeki hafta yapılacak PPK toplantısı kararına yönelik tekrar farklı görüşleri gündeme getirdi. Son enflasyon rakamlarının faiz kararını ne yönde etkileyeceğine yönelik görüşümü belirtmeden, temmuz enflasyonunun üç bakış açısı altında ne ifade ettiğine bakalım: 1. Enflasyonun temel dinamikleri açısından: Temmuz enflasyonunda baskı yaratan temel unsurlar (elektrik fiyatlarındaki yüksek oranlı ayarlama, YTL'nin geçmiş değer kaybının gecikmeli etkileri, yükselen altın fiyatları, yüksek gıda fiyatlarının ikincil etkileri), gelecek dönem enflasyonu için oldukça farklı bir görünüm arz ediyor. Kur ve petrol fiyatlarının ılımlı seyri, YTL'nin son aylardaki değer kazancı, politik belirsizliğin sona ermesi, metal ve diğer emtia fiyatlarındaki global düşüş, işlenmemiş gıda fiyatlarında yaşanan düzeltme sürecine işlenmiş gıda fiyatlarının da son dönemde katılması gibi. 2. Merkez Bankası'nın yaklaşımı açısından: Merkez Bankası'nın da, enflasyon rakamlarının açıklanmasından bir gün sonra yayımladığı notta ılımlı bir tavır takındığı gözleniyor. Temel enflasyon dinamiklerinin son iki aydır sınırlı da olsa iyileşme gösterdiğinin vurgulanması, işlenmiş gıda fiyatlarının artış hızında gözlenen yavaşlamanın devam edeceği beklentisi, petrol fiyatlarında olumlu seyrin devam etmesi halinde enflasyonun kademeli bir düşüşe gireceği görüşü gibi. 3. Orta vadeli bekleyişlere etkisi açısından: Bugün yayımlanacak Merkez Bankası'nın beklenti anketi, geçen ay orta vadeli enflasyon bekleyişlerinde sona eren kötüleşmenin tekrar başlayıp başlamayacağı açısından kritik olacaktır. Gelecek 12 ve 24 aylık enflasyon beklentileri, son durumda sırasıyla yüzde 8.6 ve yüzde 7.2 düzeyinde. Bu seviyelerden ciddi bir yükselişin tekrar başlaması, Merkez Bankası'nı beklentilerin yönetimi konusunda daha agresif davranmaya itebilir. Ancak, bu yıla ait tahminlerde sınırlı yukarı yönlü bir revizyon gözlense de, orta vadeli beklentilerde kalıcı bir yükseliş hareketine neden olması oldukça düşük bir olasılık. Bu çerçevede, yüksek temmuz enflasyonu rakamına karşın, Merkez Bankası'nın bu ayki toplantısından itibaren kısa vadeli faiz oranlarını sabit tutma dönemine geçeceği beklentimi koruyorum. Ancak, faiz indirimi dönemine geçiş için henüz şartların oluşmadığını da belirtmek gerekiyor. İç ve dış enflasyon dinamiklerine yönelik riskler, global ekonomi ve finans piyasalarına ilişkin devam eden endişeler daha gevşek para politikasına geçişi zorlaştıracak ana unsurlar olacaktır.