Temkin
UZMAN GÖRÜŞÜ / Murat İman / Yatırım Finansman Menkul Değerler
2009 yılı biterken piyasalarda olan iyimserlikte en üst düzeylerde seyrine devam ediyor. Bu pozitif ortamın 2010 yılında ne kadar devam edebileceğini hep beraber izleyeceğiz. 2008 yılında piyasalarda ki algılama negatifken, Stiglitz, Roubini vs gibi ekonomistlerin ratingleri en üst düzeydeydi fakat 2009 yılında piyasalarda iyimserlik artarken saydığım ekonomistlerin söylemlerinde ki üslup piyasa takipçileri tarafından sert bulunmaya başladı. Medyada bu ekonomistler hakkında çıkan yazılarda ki başlıklar da hep en kötüyle ilgili olduğu için bir süre sonra; bir yıl önce dahi, sihirbaz v.b. yakıştırmalar yapılan bu kişiler birer felaket tellalı olarak sunulmaya başlandılar. Bir yıl önce "kriz enflasyonu mu deflasyonu mu tetikler" tartışmaları, V şeklinde mi döndük, U şeklinde mi dönüyoruz tartışmalarına dönüştü. Tüm bunları bir kenara bırakıp istatistiklere bir göz atalım. Board of Governors of the Federal Reserve System verilerine göz atarsak (web sayfasından siz de elde edebilirsiniz) ticari krediler 10 trilyon dolar düzeyinde ve tüketici kredileri ise 3 Triyon dolar. Bundan önceki resesyon dönemlerinde ihtiyaçtan dolayı yükselen bu krediler ilk defa sert düşüşler yapmaya başladı tespitini yaparak bir kenara koyuyoruz. 15 trilyon dolarlık ABD GSYİH'nı buna karşılık 1,5 trilyon dolarlık bütçe açığı ve 12.1 trilyon dolarlık ABD tahvil ve bonolarına baktığımızda taşınamaz bir iç borç görüyoruz. Bu verilerle eskiden Türkiye için yapılan hesaplamaları ABD'ye uyguladığımızda kişi başına 40.000 dolar, vergi mükellefi bazında ise 110.000 dolar civarına borç düştüğü tespitini yapıyoruz. Bu verilere daha bir çoklarını eklemek mümkün. Sonuç olarak durumun pek parlak olmadığı aşikar. Eski düzenin sürdürülmesi için doğuluların üretim yapması ve amerikalıların harcama yapmaya devam etmesi gerekiyor fakat harcanacak para kalmamış gibi ve harcayacak parası olanlar ise biriktirmeyi tercih ediyor, hem de yatırım yaparak değil olabildiği kadar nakitte kalarak. Peki bu nakite dönüş çıkarımını nereden yapıyoruz? Tabii ki borçlanma vadelerinden. 30 yıla kadar değişik vadelerde bulunan ABD tahvilerine ortalama yatırım vadesi bir kaç sene önceye kadar 9 yıl civarında iken bu senenin ortalarında 4 yıla geriledi ve halen gerilemeye devam ediyor. Piyasalarda işlem gören 2 yıldan 30 yıla kadar olan tahvillerin faizleri yükseliş eğilimine girmişken 3 aylık bonoların faizleri % 0'a yapışık olarak gidiyor. Yani uzun vadeli tahvillerden kaçış varken kısa vadelere inanılmaz bir talep var ve bu talep 2009 başından beri devam ediyor. Tüm bu sonuçlardan bir çıkarım yapmak gerekirse devam eden nakit talebi belki de neden genel beklenti olan doların çöküşü üzerine kurulan senaryolara rağmen belli bir seviyenin altına gelinmemesini (devam ettiği takdirde yükseliş görmekte şaşırtıcı olmaz) ve ''hard currency'' kabul edilen altın talebini açıklar. Mutlu bir 2010 yılı dilerim.