Temel senaryo iflas ediyor!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Orta Vadeli Plan’daki (OVP) 2015 yılı hedefleri ile küresel gelişmeler arasındaki uyumsuzluk hızla büyüyor. Başka bir deyişle, siyasi irade tarafından şekillendirilen temel senaryonun gerçekleşme şansı büyük bir hızla eriyor; ekonomimize ilişkin belirsizlik ve kırılganlık algılaması güçleniyor.

Baş döndürücü bir hızla değişmeye başlayan dış koşullar, önümüzdeki sene genelinde riskten kaçınma eğiliminin etkili olabileceğini düşündürüyor. Durum böyle olunca gerek makroekonomik büyüklükler, gerekse döviz kuru ve faizlere ilişkin beklentilerin olumsuzlaşması engellenemiyor. Önceliğimiz enflasyon diyerek yapısal reformları dile dolamanın, bu keyfiyeti değiştiremeyeceği endişesi etkisini hissettirmeye başlamış gibi görünüyor.

Kasım ayı sonunda döviz satım ihale tutarını 20 milyon dolar düzeyine gerileten Merkez Bankası’nın, bu hafta başında yüksek oynaklık gerekçesi ile rakamı yeniden artırması yaşananları kısmen özetliyor! Belli ki dış gelişmeler ve bunların risk taşıyanlar üzerindeki etkisi, evde yapılan hesapların çarşıya uymasını engelliyor. 

Küresel eğilimleri belirleyen koşullar değişiyor, biz ise koşulların bize uymasını bekledikçe itibar kaybı nedeniyle kırılganlaşmaktan kurtulamıyoruz. Durumun düzeleceği veya bu olumsuzlukların bizi etkilemeyeceği yönündeki söylemler ise, kimseyi rahatlatamıyor. Son ABD istihdam verileri, bardağı taşıran son damla olmuş gibi görünüyor. 

Petrol başta olmak üzere gerileyen emtia fiyatları ile döviz piyasalarındaki hareketlilik olumlu düşünmeye izin vermiyor. Dolar tüm paralar karşı beklenenden erken güçlendikçe hem gelişmekte olan ekonomilerin durgunlaşmasına ilişkin endişe artıyor, hem de emtialar geriliyor. Bu üç değişken arasındaki karşılıklı etkileşim riskten kaçınma eğilimini oldukça güçlü bir şekilde besliyor. Etkili ve yetkili kesimlerimiz ise, bu olumsuzluğu seyretmek dışında bir şey yapamıyor. Koşullar büyük bir hızla değişiyor, 2015 yılı bütçe tasarısına yansıyan maliye politikası tasarımının ayakları yerden kesiliyor; fakat hiçbir şey olmamış gibi yanlışlarda ısrar ediliyor.

Türk Lirası’nın değerine ve faizlere ilişkin beklentiler değişiyor; Bütçe hedeflerine bağımlı olarak para ve kur politikasını tasarlayacak para otoritesi, bu durumu görmezden gelmek zorunda kalacak gibi görünüyor! Risk taşıyanlara ve piyasalara blöf yapmaktan başka bir seçeneğin kalmadığı kanaati güçleniyor! Belli ki standart hale gelmiş söylemler tekrarlanacak ve bu durum değişen koşullar sebebiyle kimseye güven veremeyecek; herkesin kabullendiği olumsuzluklar görmezden gelinirken, fazlası ile tüketilmiş olumluluklar bir kez daha abartılacak!

Ülkemizi yönlendirme konumundaki etkili ve yetkili kesimler, küresel ekonominin değişen koşulları konusunda gerçekçi olmak zorunda. Ne genel seçimler ne de kırılgan durum, aksi yöndeki söylemlerin gerekçesi olamaz. Türk Lirası değer kaybetmez, hedefleri yakalarız, faizler bir miktar daha gerileyebilir veya olumsuzlukların geçici olduğunu düşünüyoruz türünden söylemler artık yabancıları gıdıklamıyor. Bu nedenle yerleşikleri oyalayarak aldatmaktan, bir an önce vazgeçmek gerekiyor. 

Arap Baharından bu yana her gelen yıl gideni aratıyor; Muhtemelen orta vadede böyle olmaya devam edecek. Riskten kaçınma eğilimi güçlendikçe, hiç böyle olmayacağı varsayımına dayanarak alınan kararların yarattığı hasarlar büyüyecek ve telafi edilemeyecek. Yaptığı yanlışların esiri olanlar her şeyini kaybederken, gerekirse kol keserek kayıplarını sınırlamaya çalışanlar daha az yıpranacak! 
Hiçbir şey eskisi gibi olamayacak! Ekonomideki değişim sosyal ve siyasi dengeleri de giderek yoğunlaşan bir şekilde etkileyebilir. Eskiden işe yarayan gündem değiştirme numaraları hem işe yaramayabilir, hem de yarattığı geri tepmeler ile gelişmelerin kontrolden çıkmasına katkı yapabilir!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar