Temel riskler yatırımcı iştahını zedelemeye devam ediyor
Serhan YENİGÜN-Finansİnvest
Küresel finans sistemini etkisi altına alan kriz atmosferi ve yoğun güven bunalımı nedeniyle ABD, Avrupa ve Asya'da toplam değeri neredeyse 3,5 - 4 trilyon doları bulan finansman paketlerinin oluşturulduğunu görüyoruz. Uzun süredir devam eden çözüm çabalarında en somut adımları, geçtiğimiz hafta sonunda Avrupa'da hemen hemen her ülkenin kendi ulusal paketlerini açıklamaları ile gördük. Kısa vadede piyasalara destek olan ve yatırımcı güvenini yeniden tazeleyen bu gelişmenin yarattığı iyimserlik oldukça kısa sürdü. Mali sisteme destek olması amacıyla sağlanan bu kaynakların yarattığı en büyük kazanım, kısa vadeli Libor faizlerinin bir süredir oldukça yüksek seyrettiği seviyelerden gevşemesi oldu. Bu sayede, bankalararası likidite akışına bağlı sıkıntıların hafiflemesi panik havasının da dağılmasını sağladı. Bu durumun olumlu etkileri, varlık değerlerinin fiyatlanmasında değilse de sistemin sağlığı açısından olumlu. Ancak, ekonomik büyümelere ilişkin risklerin halen varlığını sürdürdüğünü düşünüyorum. ABD'de 2007 yılının ortalarında konut kredisi piyasalarında başlayan sıkıntılar, küresel ekonomilerin tamamında özellikle büyümeler üzerinde yüksek oranda daraltıcı etkiler gösteriyor. Önümüzdeki bir kaç çeyreklik dönem boyunca da ABD, Avrupa başta olmak üzere Türkiye de dahil pek çok gelişmekte olan ülkede büyüme oranlarında ciddi yavaşlamalar görülecektir. Örneğin, Euro Bölgesi'nin 10 yıllık tarihinde ilk defa bu yılın ikinci çeyreğinde, bir çeyreksel dönemde negatif büyüme yaşandığını görüyoruz. Yılın ikinci çeyreğinde %0,2 daralma gösteren Avrupa ekonomisinin üçüncü çeyrekte ve devamında 2009 sonuna kadar büyüme konusunda sorun yaşamaya devam etmesi bekleniyor. İlk iki çeyrek verilerinin daha olumlu olduğu ABD'de de gelecek dönemlerde daralmalar görülmesi güçlü bir olasılık. Avrupa'da görülen daralmayı ve talep azalışını Türkiye açısından incelediğimde ise, Türk ihracatçı şirketlerinin negatif etkilenmesi nedeniyle ülke ekonomimizin de büyüme konusunda sıkıntı yaşamasını bekliyorum. Son dönemde TÜİK tarafından açıklanan ve dikkat çekici oranlarda düşüşlere işaret eden sanayi üretimi, kapasite kullanımı gibi veriler de bu düşüncemi doğruluyor. Genel resim itibariyle mevcut yatırım ortamını değerlendirdiğimde, veri ve haber akışına duyarlılığı aşırı derecede artan piyasalarda yüksek seyreden volatilite nedeniyle kısa vadeli alınabilecek risklerin zarar ettirebileceğini düşünüyorum. Hisse senetlerinde şirket kârlılıklarına ve büyümelere ilişkin beklentilerde düzelme olmadan tepki hareketlerini yakalamaya çalışarak alınacak pozisyonlar çok dikkatle takip edilmelidir. Sabit getirili enstrümanlarda ise gösterge faiz oranlarının risk algılamalarına paralel ani ve sert hareketler sergileyebilecek olması kısa süreli mevduat yatırımlarını daha cazip hale getiriyor.