Tekstil ve teşvik
Korkarım yazıma attığım başlık, tekstil ile uğraşanları yeni bir teşvik mi geliyor diye heyecanlandırabilir. İsterdim böyle bir havadis verebilmeyi, ama ne yazık ki bu yönde vereceğim bir haber bulunmuyor. Belki de şu sıralar, Rusya krizinin de yarattığı sıkıntı ile en çok tekstilcilerin ihtiyacı var yeni teşviklere ve desteklere. 1980’li yıllardan itibaren Türkiye’nin ihracatı öğrenmesinde, ihracat değerlerimizin yükselmesinde tekstil sektörü lokomotif sektör olmuştur. Bir dönem tekstilciler bankaların ve finans kuruluşlarının kredi vermek üzere yarıştıkları, yatırım ve ihracat teşviklerinin en çok kullandırıldığı sektör durumunda iken, bugün aynı oranda rağbet görememekte; özellikle yeni yatırımlara yönelik olarak çok da teşvik alamayan bir sektör konumuna gelmiştir.
İhracatta teşvik olarak adlandırdığımız Dahilde İşleme Rejimi, ihracatçıları desteklemek üzere, Ekonomi Bakanlığı tarafından oluşturulmuş, serbest dolaşımda olmayan eşyanın, Türkiye gümrük bölgesi içerisinde işleme faaliyetine tabi tutulmak üzere geçici ithal edilmesi ve işleme faaliyeti sonrasında elde edilen işlem görmüş ürünün yeniden ihraç edilmesi esasına dayanan bir gümrük rejimidir. Türkiye ihracatının %70'e yakın bir bölümü bu rejim kapsamında Türkiye’ye geçici olarak ithal edilip belirli bir işleme faaliyetinden sonra ihraç edilmektedir. Dolayısı ile Türkiye dış ticaretinin dolayısıyla ihracatının büyük oranda dahilde işleme rejimine dayandığını söylemek mümkündür. Dahilde İşleme Rejimi’nde yer alan işlem görmüş ürün deyimi, işleme faaliyetleri sonucunda elde edilen tüm ürünleri, asıl işlem görmüş ürün deyimi rejim kapsamında elde edilmesi amaçlanan ürünleri, ikincil işlem görmüş ürün deyimi ise, işleme faaliyetleri sonucunda elde edilen asıl işlem görmüş ürün dışındaki ürünleri ifade etmektedir. İşte bu ikincil işlem görmüş ürün ve buna bağlı kullanılan fire tanımları tekstilcilerin son zamanlarda en çok başını ağrıtan husus olmuştur. Şöyle ki; mevzuatta fire, işleme faaliyetleri sırasında özellikle kuruma, buharlaşma, sızma veya gaz kaçağı şeklinde yitirilen ve imha olan kısım ile ekonomik değeri olmayan atıklar olarak tanımlanmaktadır. Bunun yanı sıra fire sayılmayan diğer atıklar ikincil işlem görmüş ürün olarak işleme faaliyetleri sonucunda elde edilen asıl işlem görmüş ürün dışındaki ürün olarak tanımlanmıştır. Sektörde üretim açısından bakıldığında fire ve ikincil işlem görmüş ürünlerin ayrıştırılması firmaları zor durumlarda bırakmaktadır. Birçok firma üretim esnasında asıl işlem görmüş ürünler dışındaki tüm ürünleri fire varsayıp ihracat taahhütlerinden düşerek işlem yapmaktadır. Mevzuata göre tekstil fireleri ikincil işlem görmüş ürün statüsünde değerlendirilerek yurtiçinde tüketildiği varsayılmakta, dolayısı ile vergilerinin ödenmesi koşulu aranmaktadır. Bu durum özellikle sonradan kontrole tabi firmaların ancak denetimler esnasında konuyu fark etmelerine sebep olmakta ve bu tür şirketler Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından cezai müeyyideye tabi tutulmaktadırlar. Dahilde İşleme İzin Belgesi taahhüt hesabı henüz kapanmamış firmalar bunu revizeye konu ederek yeniden düzeltebilirken, taahhüt hesabı kapanmış firmalar cezaları ödemek zorunda kalabilmekteler.
Yazımın girizgahında da belirttiğim üzere, tekstil sektörü belki de en sıkıntılı günlerini geçiriyor. Her zaman ülkemiz için önemli olan bu sektör umuyorum kısa sürede ülkemizin lokomotiflerinden biri halini tekrar alır. Ancak elbette pek çok sıkıntı ile uğraşırken, firmaları bu sıkıntıdan kurtaracak bir orta yolun bulunması, sektördeki kayıpların bir nebze olsun önüne geçilebilmesine katkı sağlayacaktır. Sanki bu konuda TİM başta olmak üzere, İTKİB’e de çok iş düşüyor gibi.