'Tekstil ve konfeksiyon sektörü için yeni bir model ihtiyacı var'
Geçtiğimiz günlerde TGSD (Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği) 21. Dönem Yönetim Kurulu ve Başkan Hadi Karasu bir basın toplantısı düzenlemişti… Tabii özellikle kısa dönemli hedefler, bugünkü tıkanıklığı aşmak için ülke ülke gezme stratejisi ön plana çıkmıştı… Doğal olarak herkes bu “atağa” odaklandı. Kısa dönemde 25 milyar dolarlık ihracat hedefi gündeme geldi… Aslında toplantıda yeni yönetim ve başkan Hadi Karasu önemli ve yeni bir yol haritasından da bahsetti… Bence çok olumlu bir şey de yaparak “Pandora”nın kutusunu da araladı… Çünkü dünyada tekstil ve konfeksiyon sektöründe büyük bir paradigma değişimi yaşanıyor. Bu gelişmeler karşısında tam da TGSD Başkanı Karasu’nun dediği gibi yeni bir modele ihtiyaç var… Karasu ile işin bu “gelecek stratejileri” yönünü konuştuk.
TGSD (Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği) 21. Dönem Yönetim Kurulu ve Başkan Hadi Karasu yönetime gelir gelmez sektöre önemli bir “ışık” verdi… Evet bizim konjonktürel sorunlarımız var. Yaşadıklarımız sektörü etkiliyor ama bir de değişen dinamikler var. O yüzden aslında sorum şöyleydi: “Tekstil ve konfeksiyonda dünya üretim odaklılıktan tasarım ve organizasyon odaklı bir yapıya dönüşüyor. Biz ise çok fazla üretim odaklıyız… Tasarım ve organizasyonunda da çok başarılı değiliz… Tasarım dediğim marka tarafı, diğeri ise lojistik ve dünyaya yayılmak… Artık bu sektörde nerede ürettiğinizin çok önemi yok… Tasarımı, fiyatı ve belki markası önemli… Bu değişen dünyada Türk tekstil ve konfeksiyonu nasıl bir yol izlemeli?”
Pandora'nın kapağını açmak
Uzun ama bence çok hayati oldu… TGSD’nin yeni başkanı yanıta şöyle başladı: “Bunlar “Pandora”nın kapağını açmak gibi bir şey… Tekstil ve konfeksiyon için yeni bir şeyler söylememiz, yeni bir şeyler yapmamız şart. Kendi içimizde de hararetli olarak bunu tartışıyoruz. Ben herkese şu soruyu soruyorum Türkiye’de neden marka olmuyor. Belki de diyorum, dünyada markalaşmayı bu kadar konuşup yapamayan bir tek biz varız…” Ben bu sorunun yanıtını verdim. Ama burada anlatmak biraz uzun olur. Biz sözü başkana verelim:
“Çok pozitif konuşmak istiyorum. Yeniliğe bu kadar meraklı bir millet ben hiç görmedim. Bunu kullanmanın değerli olduğunu düşünüyorum. Fransa’ya, ABD’ye gidiyorum internet alt yapılarına bakıyorum, sistemlere bakıyorum biz daha ilerdeyiz. Yine hizmet sektörüne, restorandaki servise bakıyorum gerçekten öndeyiz. Buralarda artımız var ama bunu dönüştüremiyoruz. Bu üretimde, serviste, teknolojide iyiyiz ama buradan köprüyü geçmekte zorlanıyoruz. Arayı dolduramıyoruz. Konumuz sadece marka değil… Markayı tarif ederken ‘söz’dür marka demiştim. Üretici olarak da biz 1 numaralı hazır giyim ülkesiydik. Şimdi bıraktıkça geri gidiyoruz.”
Sözümüzü tutmakta zorlanıyoruz
Peki yukarıda bıraktığımız yerden devem edersek: “Niye geri gidiyoruz?” TGSD Başkanı Karasu şöyle diyor: “Çünkü sözümüzü tutmakta zorlanıyoruz. Bunun çok çeşitli sebepleri var. Bunun bir sebebi, teknoloji yatırımı diyoruz … Ülkenin sanayi politikası çok önemli. Ön tekerlek nerden giderse, arka tekerlek onu izler. Sanayi olarak da o yüzden dernek yol gösterici olmak zorunda. 5 yıllık, 10 yıllık eğilimlere, sürdürebilirlik, sanayi 4.0 gibi konuların geleceğine hep birlikte bakacağız. Kurumları yönlendirirken de bizim sektör ve dernek olarak da bu işin daha fazla içinde olmamız gerekli. Şunu söylememiz lazım örneğin, teknolojimiz eskiyor ve geride kalacağız. Bırakın buradan daha markaya gelmedim, üretim markası olarak bile elimizdekini kaybederiz. Çünkü teknolojimizi yenilememiz gerekiyor. Diğer yandan hazır giyim acaba bizim olmamız gereken bir endüstri mi? Böyle bir soru bile sorulmaması gerekiyor. Yüzde 95’a yakın katma değeri olan istihdama, cari açığa bu kadar katkısı olan bir sektöre böyle bir soru sorulmaması gerekiyor. İtalya bunu soruyor mu? Dünyanın en büyük hazır giyim ihracatçısı soruyor mu böyle bir şey… Dolayısıyla hazır giyim, biz stratejik sektör desek de demesek de bizim için stratejik bir sektör… Kritik sektörümüz… Dolayısıyla bizim sanayi stratejimizi bu yönde belirlememiz lazım.”
Yeni bir model çalışması
TGSD Başkanı Hadi Karasu yeni bir model için çalıştıklarını bu model için TİM ile de görüştüklerini söylüyor: “Bizim bu konuda benchmark’lar alıp modeli oluşturmamız gerekiyor. Bizim Penti markamız var çok iyi bir markamız. Almanya’da yine bir çorapçı var. Şimdi o da katma değerin en üstüne çıkmış. O kadar değerli bir marka… Bir çift çorap 50-60 euro… Bir basamak yukarı çıkmış ve o segmenti yakalamış. Yapmamız gereken modelde bizim ‘mentorluk’ dediğimiz bir yöntemi geliştirmemiz. Çünkü insanların bu işleri soracak yerleri yok. Ben 25 sene üretim yaptım, markayla uğraştım. Tıkandığınız yerde belki birkaç cümle yanıt alırsınız. Ama elinizden tutup sizinle yürüyecek bir sistem geliştirmek gerekiyor. Bunu geçtiğimiz günlerde TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ile de görüştük. O da bununla çok ilgilendi… Bugün Türk tekstil ve konfeksiyon sektörü için yeni bir model ihtiyacı var. Bu konuda bir çalışmamız var ve geliştirme aşamasındayız.”
“Ekosistem ortamı gerekli"
TGSD Başkanı Hadi Karasu marka süreçlerinde ekosistemin önemine dikkat çekerek şöyle diyor: “Ben Los Angeles’ta iş yapıyorum, bakıyorum orada her senede, iki senede bir blue jean markası çıkıyor. Bunlar güçlü markalar olarak hızlı da büyüyor. Bu nasıl çıkıyor bu kadar hızlı? Bunları yapanlar da arkadaşlarımız… Oradaki Amerikalı arkadaşlarımız. Daha sonra markaları ve konseptleri de sattılar. Fakat orada ekosistem buna uygun. Sadece konu yaratıcılık değil, bence bizde o var. Fakat bu ekosistemi oluşturamadık… Biz niye ümitleniyoruz… Onlara istedikleri ürünleri daha onlar istemeden hazırlayıp veriyorum. Koleksiyonları öyle yapıyoruz… Konseptini söyle diyoruz. ‘Life Style’ konseptini ver diyoruz. Biz onlara bunları hazırlayabiliyoruz. Bunlar hem acı hem güzel şeyler… Bu markalar için trendleri takip eden, bunları koleksiyonlara dönüştüren ve çoğu belki de görünmeyen o kadar çok firma var ki… Bizim bu şirketlere bir dönüşüm sağlamamız gerekiyor. Bir korkuları var. Pek çok alıcı şirket üreticiler marka ve dizayna dönünce onlarla çalışmayı bırakıyor. Bunu farklı yapılarla götürmek gerekiyor. Bence yapılamayacak bir şey değil…”
Zara bu konuma nasıl geldi?
TGSD Başkanı Hadi Karasu benim baştaki konuma geliyor: “Şimdi en çok verilen örnek Inditex yani Zara örneği… Zara’nın nasıl böyle bir konuma geldiğini ben bay Amancio Ortega ile de konuştum. Çok uzun yıllar önce… O da bir üretim şirketi olarak doğdu… Tıpkı bugünkü LC Waikiki gibi… Mavi yine bunu çok iyi başardı. Üretim şirketinden pazarlamayı ve mağazaları ayırdı bu şirketler. Bu tabii bir model… Bunu bir model olarak kullanmak da mümkün, geçmişine bağlı kalıp ilerleyememek de mümkün… Bu bir seçim… Üreticilere bizim rehberlik etmemiz gerekiyor. Bizim sektörümüz için bence bak bu tarafa git devlette biz de yanındayız, sen ölçeği beceren bir yapıdasın Türkiye’de yapma, şurada yap demek önemli… Ya da sen inovasyon yapıyorsun, git yeni teknolojilerle zamanı yakala biz de sana bu konularda yardım edelim demek… Diğer gruplardan biri de gidip 8 mağaza açmış ve durmuş. Onlara da gidip vizyon verip bundan sonra nereye gidebileceğini göstermek gerekiyor. Almanya’da bunu gerçekten çok iyi yapıyorlar.”