Tekstil sektöründe antrepo krizi
1980’li yıllardan itibaren Türkiye’nin ihracatı öğrenmesinde, ihracat değerlerimizin yükselmesinde tekstil sektörü lokomotif sektör olmuştur. Bir dönem tekstilciler bankaların ve finans kuruluşlarının kredi vermek üzere yarıştıkları, yatırım ve ihracat teşviklerinin en çok kullandırıldığı sektör durumunda iken, bugün aynı oranda rağbet görememekte; özellikle yeni yatırımlara yönelik olarak çok da teşvik alamayan bir sektör konumuna gelmiştir.” Bu cümleler benim 2016 yılı Nisan ayındaki bir köşe yazımın giriş cümleleri. O günden bu güne tekstilde çok pozitif gelişme var mı bilinmez ama, tekstil sektörü bu günlerde bir de antrepo krizi yaşıyor. Aslında tekstilciler açısından pozitif de olabilecek bir gelişme gibi görünen, liman gümrüklerinden de ithalatın yapılabilecek olması, gümrüklü depolar anlamına gelen antrepolarımızın yapısını önemli ölçüde etkiledi. Bu konuda posta kutuma gelen antrepocuların ortak görüşlerinin yer aldığı metni, elçiye zeval olmaz diyerek, noktasına, virgülüne dokunmadan aşağıda paylaşıyorum.
“İstanbul Muratbey Gümrük Müdürlüğünün uzun yıllardır tekstil ihtisas gümrüğü olarak belirlenmiş olması ile tekstil firmalarının talep ve ihtiyaçları doğrultusunda bu gümrük müdürlüğüne bağlı 70 adet A tipi genel antrepo faaliyet göstermektedir. Bu antrepoların toplam gümrüklü alanı yaklaşık 350.000 m2’dir.
Bu antrepolara genel olarak uzak doğu ülkelerinden deniz yolu ile gelen tekstil ürünleri aktarılarak serbest dolaşıma giriş işlemleri yapılmaktadır.
İlgili kanun ve yönetmelikler dahilinde ve tekstil sektörünün ihtiyaçları doğrultusunda, ürünlerin izlenebilirliği, kontrolü ve tüm organizasyonu için gerek makine ve gerekse sistem yatırımları yapılarak her türlü teknik alt yapı oluşturulmuş, askılı sistem, kumaş istifi için metal kafesler, elleçleme alanları vs gibi gerekli tüm donanımlar buna göre düzenlenmiş ve tekstil ihtisas gümrüğünün her türlü gerekliliklerine cevap verecek şekilde antrepoculuk faaliyetleri yürütülmektedir.
Yine müşterilerin talep ve ihtiyaçları doğrultusunda, tedarik zincirinin bir parçası olarak, eşyaların gümrüklü antrepolarda gümrük işlemi tamamlandıktan sonra antrepoların bitişiğindeki (veya yakınındaki) serbest depolara alınmakta, buralardan firmanın üretim ihtiyacı miktarına göre fabrikasına veya model,beden, renk gibi ayrılarak perakende satış mağazalarına sevk edilmektedir.
Bu faaliyetler ile tekstil sektörüne önemli bir fayda , yüzlerce kişiye istihdam sağlanılmakta ve katma değer yaratılmakta iken,
Tebliğin 6’ncı maddesi ile Deniz yoluyla gelen tekstil ürünlerinin serbest dolaşıma giriş işlemlerinin başka bir gümrüğe sevk edilmeyip geldiği gümrükten yapılacağının hüküm altına alınması ile deniz yoluyla gelen tekstil ürünleri 1 haftadan bu yana Muratbey Gümrük Müdürlüğüne bağlı antrepolara sevk edilmemekte ve ciddi bir iş kaybına neden olunmaktadır. Önümüzdeki süreçte bu iş kaybının daha da artacağından endişe edilmektedir.
Konu değişikliğin tekstil eşyalarının deniz gümrüğünden tekstil ihtisas gümrüğüne aktarılmasındaki zaman kaybı ile taşıma ve teminat maliyetlerini düşürmesinin amaçlandığı görülmekte ise de aşağıda belirttiğimiz hususlar göz önünde alındığında bu değişikliğin tekstil sektörüne fayda sağlamayacağı gibi tam tersine daha çok zaman ve maliyet kaybına neden olacağı görüşündeyiz. Şöyle ki;
1- Liman işletmelerinde gerek konteyner içerisinde bekleme, gerekse kapalı ambara boşaltılan eşyalarda ardiye ücretleri antrepoların ardiye ücretlerinden çok daha yüksektir.
(Örnek olarak Ambarlı Gümrüğüne bağlı Kumport ve Marport liman işletmeleri ardiye ücret tarifeleri ektedir. )
2- Konteynerlerdeki eşyaların tam tespiti veya muayenesinin yapılması için liman işletmelerine talepte bulunulur ve liman işletmesi sahalarındaki yer durumuna göre 3-4 gün sonraya tespit veya muayene için gün verebilmektedir. Bu durum çok ciddi zaman kaybıdır. Eğer eşya kimyahaneye gidecek olursa numune almak için tam tespit + dökümantasyon + gözetim/denetim ücreti 235-USD, gümrük işlemi bitimi aynı eşyaya İTKİB risk kontrolü çıkarsa tekrar numune almak için bir kez daha 235.-USD, eğer X-Ray kontrolu da yapılacak olursa 170.-USD ücret tahakkuk ettirilmektedir.
3- Tekstil ürünlerindeki yüksek riskler nedeniyle gümrük idareleri tam tespit yapılmak üzere prensip olarak konteynerleri kapalı ambara boşalttırmaktadır. Liman işletmeleri ambara boşaltılacak konteynerlerden ardiye vs ücretler haricinde ayrıca konteyner başına 10.000.-TL’ye varan depozito ücreti talep etmektedir.
Örneğin 20 ton’luk bir eşyanın ambara boşaltılması halinde 10 günlük bir süreç baz alındığında, ton x gün x 12.-USD yaklaşık 2400 USD ardiye ücreti, buna ek olarak terminal, muayene,işçilik, iç boşaltma/yükleme vs gibi ücretler eklendiğinde 10 gün için toplam 3.500- 4.000.-USD tahakkuk etmektedir.
4- Konteynerler 7 gün içerisinde boşaltılmadığı taktirde gemi acentalarına demoraj ödeme süresi başlamaktadır.
5- Liman gümrüklerinden kısmı ithalat yapılamamakta, antrepolardan ise ithalatçı firma ihtiyacı kadar miktarda kısmi ithalat yapabilmektedir.
6- Gerek antrepo işletmeciliği gerekse uluslar arası nakliyecilik faaliyeti olan firmaların
yıllık yaklaşık 500 sefer kaybına neden olabileceği öngörülmektedir.
Yukarıda arz ettiğimiz hususların Makamlarınca da tetkiki ile öncelikle söz konusu tebliğin 6’ncı maddesinin iptalini,
Yada aynı tebliğin 5’nci maddesinde Hava yolu ile gelen eşyalar için “ ……geldiği gümrük idaresinden yapılabilir” denildiği şekilde 6’ncı maddenin de “YAPILABİLİR” olarak yeniden düzenlenmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz.
***********************************************************
5) Hava yolu ile getirilen veya posta yolu ya da yolcu beraberinde gelen, miktar ve kullanım alanı itibarıyla ticari nitelik arz etmeyen eşyanın serbest dolaşıma giriş işlemleri eşyanın geldiği gümrük idaresi tarafından yapılabilir.”
6) Deniz yolu ile gelen bu Tebliğ kapsamındaki eşyanın serbest dolaşıma giriş işlemleri eşya başka gümrük idaresine sevk edilmeksizin geldiği gümrük idaresi tarafından yapılır.”