Teknolojik yarış, Turkcell ve bağımsız üye
Türkiye'nin teknoloji üretmesi hayati önemde... Teknolojimizi ilerletmedikçe, teknoloji üretmedikçe dış ticaret ve cari işlem açıkları vermemiz kaçınılmaz. Bunun da sonucu belli: Sorunlarımızın birçoğunun ilacı olan ekonomik büyümemiz frenleniyor... Turkcell, Türkiye'nin teknolojik gelişiminde bir köşe taşı... Türkiye'nin ilk GSM, 2G ve 3G operatörü... Ülkemizde GSM temelli mobil iletişim Turkcell'in hizmete girmesiyle Şubat 1994'te başladı. Türkiye'nin teknoloji yarışındaki önemli oyuncularından biri, şimdi sıkıntı yaşıyor. Çünkü sermaye yapısı ve ortakların anlaşamaması nedeniyle eli kolu bağlı... Karar alamıyor... Ama ne yaşanan sıkıntılar, ne de dünya tek0noloji ligindeki cılızlığımız kader değil!
Geçen hafta bu köşede, kısa bir süre önce kaybettiğimiz Türkiye'nin ilk teknoloji yazarlarından Yurtsan Atakan'ı andık...
Yurtsan'ın da üzerinde ısrarla durduğu dünya teknoloji oyununda nasıl bir yerde olduğumuzu sorguladık...
Rakamlarla ortaya koyduk ki, ihracatımızda ileri teknolojinin payı çok düşük...
Rakiplerimiz sayılan Güney Kore'nin, İtalya'nın, İspanya'nın, Polonya'nın gerisinde...
Miktar olarak da...
Kişi başına düşen ileri teknoloji üretimi ve ihracatında da...
Brezilya ve Endonezya örneğinde olduğu gibi nüfusu bizden çok daha büyük memleketlerle karşılaştırdığımızda dahi durum maalesef böyle...
***
Belki teknoloji kullanımında değil...
Ancak üretiminde bize hiç yakışmayacak ölçüde cılız olduğumuz açık... Dünya hi-tech liginde diplerde yer alıyoruz...
Teknoloji üreten şirketlerimizin sayısı da az...
Bu alandaki büyük şirketlerimiz ise bir elin parmaklarını geçmez...
Onlara da sahip çıkmıyoruz...
***
Örnek mi? Kocaman bir örneği karşımızda duruyor: Turkcell...
Türkiye'nin ilk GSM, 2G ve 3G operatörü...
Yarısından fazlası Türkiye'den olmak üzere 66 milyona yakın abonesiyle dokuz ülkede faaliyet gösteriyor. Ve bu ülkelerin 5'inde pazar lideri...
Hisse senetleri, İMKB ve New York Stock Exchange'de kote. NYSE'ye kote olan ilk Türk firması...
***
Türkiye'nin teknolojiye en çok yatırım yapan şirketlerinden biri Turkcell'di... En çok proje
üretenlerin önünde geliyordu...
Ne oldu?
***
Ne olduğu ortada aslında...
Turkcell ‘grogi' vaziyetinde...
Genel kurulunu bile yapamadı...
29 Haziran'da yapılacaktı genel kurul... 3 aya yaklaşıyoruz, gelişme yok... Görünen o ki, genel kurulunu yapamayan şirkette yönetim kurulu
da bloke olmuş durumda...
Doğru düzgün karar alınamıyor...
***
Tabii bunun sonuçları var Bir kez bu şirkete yatırım yapmış olan herkes mağdur...
Büyük-küçük bütün yatırımcılar...
Şirket olması gereken değerde değil... Turkcell'in şu anda piyasa değeri 13 milyar dolar civarında...
Hiç de küçük bir rakam değil...
Oysa kimi analistlere göre bu 20 milyar dolar civarında olmalı...
Bugünkü değerinin üzerine 10 milyar dolarlık ek değer yaratılması mümkün diyenler de var...
Tabii, “doğru yönetim kurulu kompozisyonu” ve “doğru kurumsal yönetim yapısı” ile...
***
Bugün Turkcell bir belirsizlik içinde...
Belirsizlik her zaman yıpratıcıdır...
Öte yandan, kimilerine göre, Turkcell yıpranmanın ötesinde tehlikelerle de karşı karşıya...
Belki çıkıp söylemeye kimsenin dili varmıyor...
Ama piyasada konuşulan şu: Şirketin tasfiye sürecine doğru gitme riski var... Deniyor ki, yönetim kurulu ve genel kurulun karar alamaz hale gelmesi şirketi böyle bir riskle karşı karşıya getirdi...
***
Tabii, bu süreçte Turkcell hizmet vermeye devam ediyor...
Orada bir sorun yok...
En azından bize yansıyan yok...
Ama nereye kadar? CEO Süreyya Ciliv ve arkadaşları ne kadar uğraşırsa uğraşsın...
Karar alma süreçleri tıkalı...
Sağlıklı çalışmıyor...
Dolayısıyla, yeni yatırımlar gerçekleşmiyor...
Yeni ülkelere gidilemiyor...
Yatırımcıya temettü dağıtılamıyor...
***
Peki ama neden? Neden ortada: Ortaklar anlaşamıyor...
Karşılıklı davalarla çetrefilleşen yapıyı çözmek zor...
Bir kere, şirketin sermaye yapısı başlı başına bu karmaşıklığa zemin oluşturuyor...
Yukarıdaki grafikte ortaklık kompozisyonunu vermeye çalıştım...
Göreceğiniz gibi hem karmaşık hem de çok katmanlı...
İsveç ve Finlandiya işin içinde...
Rusya işin içinde...
Hollanda işin içinde...
Virgin Adaları da işin içinde...
***
Diyeceksiniz ki, ne var bunda şimdi dünya böyle...
Dünya öyle ama dünyada da sıkıntı var. Bu denli karmaşık yapıları işletmek kolay değil...
Hele hissedarlar anlaşamıyorsa...
Turkcell'de de karmaşık ortaklık yapısı yönetim kuruluna aynen yansıyor...
Yönetim kurulu üyeleri temsil ettikleri şirketin çıkarlarını öne çıkarttıkça şirket kilitleniyor...
Anlaşamayan hissedarlar karar alamadıkça, Türkiye'nin en büyük mobil operatörü, en büyük teknoloji yatırımcılarından biri ne yapacağını bilmez halde...
***
Grafiğe bakalım...
Net biçimde görülebileceği gibi Turkcell'i, Turkcell Holding kontrol ediyor...
Turkcell'deki yüzde 51 pay bu şirkete ait...
Turkcell Holding'in yönetim kurulunda Çukurova Holding'ten 2 üye var: Nazlı Karamehmet Williams ve Mehmet Bülent Ergin...
Alfa'dan yine 2 üye; Alexey Khudyakov ve Oleg Malis...
TeliaSonera'dan da 2 üye; Karin Eliasson, Terra Erkki Kivisaari...
Ve bir bağımsız üye Colin J. Williams...
Toplam 7 üye...
Karar için gerekli oy sayısı da 5...
***
Şimdi bir tartışmadır gidiyor: “Turkcell Holding'i, TeliaSonera ve Alfa kontrol etmeye başladı” diye...
Bir süredir, Alfa ve TeliaSonera'nın genel kurullarda birlikte hareket ederek aldıkları kararlar eleştiriliyordu...
Şimdi artık genel kurul yapılamaz hale gelindi...
“Birlikte hareket” çatışmaları bir üst boyuta taşıdı...
Turkcell'de Alfa ve TeliaSonera'nın doğrudan kontrolü elde etme çabası içinde olduğu, düzenleyici kurumun onayı olmadan kontrol değişikliği yapıldığı belirtiliyor. Gerçekten de, “kontrol unsurunun el değiştirmesine yol açan hisse devir, edinim ve hareketleri ancak Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurulu'nun yazılı iznine bağlı”...
Deniyor ki, mevcut durum hem bu hükme, hem de Alfa'nın BTK'ya yapmış olduğu önceki tarihli bildirimlere aykırı...
Yine deniliyor ki, bu şekil Sermaye Piyasası Kurulu ilkeleriyle de uyumsuz...
***
Alfa Grubu, Rus oligark Mikhail Fridman tarafından kontrol ediliyor...
Alfa'nın telekom yatırımları kolunun adı Altimo...
Altimo Satınalma ve Birleşmelerden Sorumlu Başkanı Mustafa Kıral gazetemize yaptığı ziyarette, “Turkcell'in Türk kalacağını, bu konuda her türlü taahhüdü vermeye hazır olduklarını” söylemişti...
“Turkcell'i” demişti, “5 yıl içinde dünyanın en büyük 10 operatöründen biri haline getiririz...”
Ancak gelişmeler hiç de bu yönde gitmiyor...
Çukurova ile Alfa arasındaki hukuki savaş sürüyor...
Geçtiğimiz aylarda The Economist'te yer aldığı gibi, Türkiye'nin yatırım imajını olumsuz etkilemekle kalmıyor...
Bu savaş, Turkcell'de karar almayı engelliyor...
***
Grafiğe bir kez daha bakalım...
Turkcell'i kontrol eden Turkcell Holding'in ana ortakları yüzde 47.1 ile Sonera Holdings ve yüzde 52.9 ile Çukurova Telecom Holdings...
Çukurova Telecom Holdings'e ise yüzde 49 payla Alfa Telecom Turkey ve yüzde 51 Çukurova Finance Int'l sahip. Yüzde 51 payla Turkcell'i kontrol eden Turkcell Holding'in yapısı bu...
Diğer ortaklar: Yüzde 13.1 ile TeliaSonera...
Yüzde 1.2 ile Murat Vargı'nın şirketi MV Holding...
Şirketin yüzde 34.7'si de halka açık...
***
Yani Turkcell Holding'ten sonra şirketin en büyük ortağı hisse senetlerini almış yerli ve yabancı yatırımcılar...
Ama gelgelelim bu halka açık hisselerin sahipleri genel kurul kararlarında etkili olamıyor...
Temettü dağıtılıp dağıtılmasında onların sözü yok...
Yatırım kararlarında da...
Mesela, Turkcell yeni ülkelere girip yatırım yapsın mı? Bu soruya ‘evet' deseler bile herhangi bir etkileri yok...
***
Dünyanın her yerinde telekom stratejik sektör...
Bir ara biz de pek titizleniyorduk...
Şimdilerde boşverdik gidiyor sanki... Turkcell, Türkiye'nin önemli bir şirketi...
Böyle eli kolu bağlanmış kalmasına izin verilemez...
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Binali Yıldırım, “Turkcell'in anlaşmazlıklar nedeniyle heba edilmesine izin vermeyeceklerini” söylüyor...
Turkcell ortaklarını uyarıyor...
Sermaye Piyasası Kurulu da öyle...
Ancak, Turkcell'in önünü açacak adımlar da henüz atılmış değil...
***
O adımlar ne olabilir? Aslına bakarsanız, dünya bunu belli ölçülerde çözmüş...
Dev şirketler önemli ölçüde “bağımsız üyeler”le yönetiliyor...
Örnek mi? En başta Turkcell'in rakibi Vodafone...
15 yönetim kurulu üyesinden 11'i 'bağımsız'...
Yönetim Kurulu Başkanı Sir John Bond dahil olmak üzere...
Turkcell'in ortaklarından TeliaSonera da öyle...
11 yönetim kurulu üyesinden 8'i bağımsız...
TeliaSonera'nın Yönetim Kurulu Başkanı Anders Narvinger bir bağımsız üye...
Ünlü ABB şirketinin eski başkanı ve CEO'su...
***
Örnekleri artırmak mümkün...
Dünyanın en büyük teknoloji devleri, ki aynı zamanda en değerli şirketlerinin yönetim kurullarında bağımsız üyeler çoğunlukta...
IBM'de 12 yönetim kurulu üyesinin 10'u bağımsız...
Microsoft'ta 9 üyenin 7'si...
Apple'da 7 üyenin 6'sı...
Sadece teknoloji şirketleri mi? Hızlı tüketim ürünleri devi Procter and Gamble'ın yönetim kurulunda yer alan 11 üyenin 10'u bağımsız...
***
Bağımsız yönetim kurulu üyeleri Turkcell'in de önünü açabilir...
Dünyayı kavramış, katkı yapabilecek, vizyoner üyeler...
Ve gerçekten bağımsız olanlar! Hakim ortaklar tarafından önerilenler değil...
Bölünmeyi, şirket içi çıkar farklılıklarını sürdürecek üyeler sorunu çözmez...
Aksine, önceliği şirketin ve toplumun çıkarları olan bağımsız üyelerin yönetime gelmesine dikkat edilmeli...
***
Turkcell'in işi zor...
Turkcell'in işi zor demek, Türkiye'nin de işi zor demek...
Çünkü açık söyleyelim: Turkcell'in eli kolu bağlanmış yapısıyla strateji üretebilmesi, üretse de uygulaması kolay değil...
Kendi geleceğini görmekte zorlanırken, Türkiye'nin geleceği için de uygun yatırımları yapamaz...
İşte bu Türkiye için son derece kritik...
***
Yönetim alanının son dönemlerde en çok değer verilen isimlerinden C.K Prahalad ve Gary Hamel'a göre, stratejide temel ilke, “imkanlara göre bir hareket planı yapılması değil, iddialı ve büyük
hedefler için eldeki imkanların zorlanması ve yeni imkanların yaratılması...”
Türkiye'nin de büyük hedefleri var...
2023'te dünyanın en büyük 10 ekonomiden biri olmak gibi...
Bunun için ne denli güç olursa olsun ileri elektronikte, telekomda atılım yapmamız şart...
Teknolojiye yatırım yapacak yeni kahramanlara ihtiyacımız var...
Ama görünen o ki, biz bu gidişle elimizdekileri de kaçıracağız!