Teknolojik ekosistemin gelişimi güçlü finansman ile mümkün
Küresel rekabette söz sahibi olmanın yolu katma değer yaratan teknolojiler üretmekten geçiyor. Bugün yeni bir teknolojinin pazara ulaşacak katma değerli bir ürüne dönüşmesi için 5 ila 30 milyon dolar arasında finansman kaynağına ihtiyacı var. Türkiye’nin en önemli eksikliği de bu noktada ortaya çıkıyor. Her ne kadar teknokent cenneti bir ülke olsak da, teknolojik ekosistemin rekabetçi bir yapı kazanması için gerekli olan güçlü finansal kaynaklar yeterli değil.
Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Genel Sekreteri Mete Çakmakcı’nın da dediği gibi, “Türkiye’nin güçlü erken aşama fonlarına ihtiyacı var. Eğer yüksek teknoloji oyununda rekabetçi bir rol üstlenmek istiyorsak, güçlü bir finansal ekosistem oluşturulması gerekiyor. Silikon Vadisi’nin farkı buradan kaynaklanıyor. Türkiye’nin önceliğini net bir şekilde belirlemesi ve teknoloji yakalama stratejisini oluşturması lazım. Özel yatırımı harekete geçirecek finansal modellere ihtiyacımız var. Hatta bankacılık sektörü de bu alana yönelik inovatif modeller geliştirebilir.”
Türkiye’nin teknoloji alanındaki fikirlerini ortaya çıkarmayı, yatırımcı ile buluşturarak pazara açılmasını ve ileri teknoloji ihracatını artırmayı hedefleyen Teknoloji Transferini Hızlandırma-Türkiye Projesi (TTH-Türkiye Projesi) de işte bu süreci desteklemeyi hedefliyor.
2014 yılının sonunda uygulamaya konan Proje kapsamında, 50 milyon Euro’luk fon kullandırıldı. Yatırım yapılanlar arasında 15 milyar dolarlık pazarı gözüne kestiren girişimciler de var.
Türkiye’deki Teknoloji Transfer Ofisleri’nin (TTO) Ar-Ge ticarileştirme yetkinliklerinin artırılarak, üniversite ve sanayi arasında etkin rol oynamalarını sağlamayı hedefleyen proje, aynı zamanda finans kaynağı yaratarak teknoloji ekosisteminin gelişmesi yönünde önemli bir rol üstleniyor.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı adına Avrupa Yatırım Fonu (EIF) tarafından yönetilen projenin nihai yararlanıcısı TÜBİTAK. Proje, Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti mali işbirliği çerçevesinde Bakanlığın Rekabetçi Sektörler Programı kapsamında finanse ediliyor ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) tarafından yürütülüyor. Projede teknoloji girişimcilerine yatırım yapan TTH Türkiye Risk Sermayesi fon şirketleri ise Diffusion Capital Partners (DCP) ve ACT Venture Partners.
23 girişime 50 bin ile 2.5 milyon euro arasında yatırım yapıldı
TTH-Türkiye Projesi’nin tasarlanma amacı, araştırma ve teknoloji geliştirme faaliyetleri ile pazar arasındaki boşluğu doldurmak. TTH Türkiye fonları ile teknolojiyi yaratan start-up’lar ile akademisyenlerin kurdukları şirketlere, sermaye ortaklığı ile yatırım yapılıyor. Hedef, teknoloji bazlı bu girişimlerin gelişmesi ve globalleşmesini sağlamak.
Teknoloji yaratan girişimlere ulaşmak için çok aşamalı araştırma ve değerlendirme süreçlerinden geçen proje kapsamında 65 teknopark ve Teknoloji Transfer Ofisi ziyareti, 944 proje sahibi girişimci veya akademisyen ile yüz yüze görüşme gerçekleştirildi.
TTH Projesi Takım Lideri Deniz Bayhan ve İş Geliştirme Lideri Doğan Taşkent’in verdiği bilgilere göre, proje kapsamında toplam 23 girişime 50 bin ile 2.5 milyon Euro arasında fon sağlandı.
Avrupa Yatırım Fonu (EIF) desteği ile Hollanda merkezli olarak kurulan DCP Diffusion Capital Partners ve ACT Venture Partners, bu yatırımları gerçekleştiren iki fon yönetim şirketi oldu.
31 Ekim 2017 itibariyle; 30 milyon Euro büyüklüğündeki DCP Fonu 12 girişime; 22,5 milyon Euro büyüklüğündeki ACT Fonu ise 11 girişime destek verdi. DCP ve ACT tarafından yatırım yapılan girişimlerin yaklaşık yüzde 70’i akademisyen tabanlı girişimler. Ekiplerde yüzde 40 oranında kadın girişimci bulunuyor.
Hedef ileri teknoloji ihracatını artırmak
ACT ve DCP; Türkiye’de fikri mülkiyet ve özgün teknoloji yoğun, rakiplerine giriş bariyeri oluşturabilecek, küresel ölçekte rekabet edebilecek ve önemli ticari pazar potansiyeline sahip girişimlere yatırım yapıyor. Her iki fon şirketinin yaptıkları yatırımla, girişimlerin ürünlerini pazara sunmaları, küresel genişleme yakalamaları ve hızlı bir büyüme sağlamaları hedefleniyor. Projenin en önemli hedeflerinden biri de, Türkiye’nin teknoloji alanında küresel markalar çıkarması ve ülkenin ileri teknoloji ihracatına katkı sağlanması.