Teknolojide ulusların dönüşümü ve “kadın”

Burcu KÖSEM
Burcu KÖSEM [email protected]

İnsanlığın içinde bulunduğu koşullarla daha iyi mücadele etmesini sağlayan her türlü yenilik­çi iş modeli günümüzde teknolojiye atıfta bulun­maktadır. Hemen her alanda çok fazla sözünü etti­ğimiz ve yaşamımızın giderek ayrılmaz bir parçası haline dönüşen yapay zeka ise günümüzde tekno­loji algısının ana unsuru haline gelmiştir.

Yapay zekayı bu denli önemli hale geti­ren olgu ise aslından bu teknolojinin in­san ve canlı davranışlarından esinlenerek hatta öğrenerek iş modelleri oluşturuyor olmasıdır. O halde kadına bakışı ele ala­cak olursam, yapay zeka açısından da yine toplumların görüşünü yansıtan bir resmin karşımıza çıktığını söyleyebilirim. Dolayı­sıyla “kadın ayrımcılığı” ya da “cinsiyetsiz­leştirme” olgusunun nedenini yapay zeka­dan değil, ona veri olan, toplumsal teamül­lerden çıkarmak durumundayız.

Diğer taraftan yukarıda ifade ettiğim bu top­lumsal teamül ya da âdet, yerleşik inanç ve tu­tumlar yine teknoloji sayesinde sağlam bir ze­mine oturtulabilir ve de yaygınlaştırılabilir.

Nasıl mı? Elbette yine kadın eliyle…

BAE’nin Mars Misyonu’ndaki kadınları duy­muş muydunuz?

Birkaç yıl önce bir yazımda da yer verdiğim üzere 2020 yılında İngiliz bilim dergisi Natu­re’a göre Emirlik’in Mars projesindeki kadın ça­lışan oranı yüzde 34. Hatta projenin bilimsel ka­nadında çalışan kadınların oranı yüzde 80. Yi­ne Mart 2024’de çıkan bir haberde, ilk Arap ve başörtülü kadın astronotun eğitimini tamam­ladığını ve kendisinin 30 yaşında bir mühen­dis olarak çocukluk hayalini gerçekleştirdiğini görmüştüm. Bu örneği özellikle vermemde­ki neden Batının kendisinden olmayan top­lumlara bakışındaki kadın algısıyla ilgili…

Ülkemize gelindiğinde de teknoloji ve yapay zeka teknolojilerinin kadın istihdamında ayrıcalıklı ve diğer iş kollarına göre daha konforlu bir çalışma alanı sunduğunu görmekteyim. Hatta geçtiğimiz günlerde Ai­le ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM) işbirliğinde Ha­liç Üniversitesi’nde “Yapay Zeka ve Kadın” te­masıyla düzenlenen etkinlikle ilgili bir haberde STEM (Bilim, teknoloji, mühendislik ve mate­matik) alanında sunulan bazı veriler dikkatimi çekti: Dünyada kadınların ileri teknolojilerin alt yapısını teşkil eden, “STEM” olarak tanımla­nan, bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında yüzde 30, yapay zeka iş gücünde ise yüzde 26 oranında yer aldığı ancak Türkiye’deki kadınların bu alandaki temsil oranının ise yüzde 20 düzeyinde seyrettiği bilgisi mevcuttu.

Ülkemizde bütçede en fazla kaynağın eğitim alanında ayrıldığı ve Ar-Ge teşviklerinin de pek çok Batılı ülkeye göre daha yüksek düzeyde ve­rildiğini biliyoruz. Ancak ne yazık ki; iş patent ve buluşlara ya da okul başarı sıralamasına ge­lince sınıfta kalıyoruz. Demek ki sadece devlet bütçesine değil, farklı bir bilinçlenme yapısına ihtiyacımız var. Üstelik bu bilinçlenmeyi Batı­nın yarattığı “kendisinden olmayan az geliş­miş kültür “algısından kurtularak yapmak zorundadır.

Mevcut konjonktür kadın ve teknolojiyi ulusal güvenlik meselesine dönüştürmüş­tür

ABD başkanlık seçimlerinde D. Trump’ın za­feri ve kendisinin dış ticaret konusundaki vaat­leri dünyayı küreselleşmeden daha da uzaklaş­tıracaktır. Ancak bu durum özellikle ülkemiz tarafında belli fırsatlar da yaratabilir. FT’da çı­kan güncel bir habere göre Başkan Trump’ın Çin ile ticaret savaşını başlattığı dönemde ABD'nin ticaret temsilcisi olarak görev yapan Robert Lighthizer’ın kabine ekibinin oluş­turulması ile beraber yeniden göreve gel­mesi yüksek olasılıklı gözüküyor. Dolayısıy­la, Asya Pasifik odaklı ve küresel kurumla­ra mesafeli bir ABD başkanı aynı zamanda ülkemizdeki teknolojik atılım için de Çin’e rağmen bir avantaj sağlayabilir.

Ve kadın…

Neoliberalizmin küresel kıskacından biraz olsun uzaklaşmış bir ulus bilincinde, başta aile ve toplum üzerinde oynanan ve oynanacak olan tüm kirli oyunlardan uzak, eğitimli ve özgüvenli kadın modeliyle tüm dünyaya örnek olacak dü­zeyde kadın teknoloji guruları yetiştirmemiz hayal değildir. Yeter ki; yapay zeka ile gelen dö­nüşümlerin kadın işgücü üzerine olası etkinle­rini doğru değerlendirip, tehdit ve fırsatları tar­tışarak politika önerileri de geliştirip, bu politi­kalara sahip çıkabilelim.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar