Teknoloji ve paylaşım
Belki on belki on beş yıl öncesinden aklımda kalan bir fıkra vardır. Bir grup bilim insanı çok gelişmiş bir bilgisayar yaparlar ve dünyanın bütün milletlerine bunu sergilemeye karar verirler. 52 milletten temsilci bilgisayarın özelliklerini test etmek için toplanır. Sırasıyla temsilciler bilgisayarın yanına giderler, sorular sorarlar. İngilizi girer, Almanı girer ve her giren bir şaşkınlık, bir hayranlık ifadesiyle yüzünde dışarı çıkar. Sıra Türk’e gelir. İçeri girer, bir süre sonra içeriden dumanlar çıkmaya, bilgisayarda elektrik kontakları, küçük patlamalar oluşmaya başlar. Herkes heyecanla Türk’e bakar, ne yaptın diye sorarlar. Hiç der bizimki, sadece ne var ne yok diye sordum.
Bu fıkranın anlatıldığı dönemler büyük verinin ne olduğunu henüz öğrenmediğimiz, hatta internetin bile en azından bugünkü haliyle olmadığı dönemlerdi. Günümüzde ise en çok ihtiyaç duyduğumuz şey koca bir veri denizi içinden ihtiyaç duyduğumuz verileri toparlayıp bizim önümüze getirmeye yardımcı olacak teknolojiler. Bunların başında, varlığını artık doğal bir şey gibi kabul ettiğimiz arama motorları geliyor. O kadar alışmışız ki bu arama motorlarını kullanmaya, birçoğumuz internet tarayıcımızın adres çubuğuna bildiğimiz bir adresi yazmak yerine arama motorunun arama boşluğuna yazıyoruz bir iki kelimeyi ve ondan istiyoruz ilgili adresi önümüze getirmesini.
Hani hep deriz ya bir şeyin sürekli gerçekleşiyor olması, onun mucize olduğu gerçeğini değiştirmez diye. Arama motorlarının gerçekleştirdiği iş bir mucize değil ama kolay bir iş olmadığı da ortada. İlk internet sitesinin (info.cern.ch) 16 Ağustos 1991’de hayata geçmesinden bu yana geçen dönem sadece 26 yıl.
Günümüzün en bilinen arama motorlarından biri olan Google 1998 yılında hayata başladığında aktif web sayfalarının sayısı 188 milyona ulaşmıştı. Aramalar o dönemde sadece web sitelerini dikkate alıyordu, sosyal medya henüz hayatımıza girmediği için. En bilinen sosyal medya platformu Facebook 2004 yılında kurulduğunda ise aktif web sitelerinin sayısı 900 milyonu geçmişti. Bugün ise bu sayı 1.5 milyara yaklaştı. Sayının ne kadar hızlı arttığını canlı olarak görmek için internetlivestats.com sitesine girmeniz yeterli.
Sizi bilmem ama bu sayıların büyüklüğü beni biraz hayrete ve dehşete düşürüyor. Gün geçtikçe kontrol edilemez bir büyüklüğe doğru gidiyor sayılar. Belki de bu nedenden dolayı gün geçmiyor ki geliştirilen yapay zekaların birbirleri arasında özel bir dil oluşturduğuna dair şehir efsaneleri veya haberler çıkıyor önümüze. 1779 yılında Ned Ludd’un başlattığı isyan kadar olmasa da bu gelişime çeşitli gerekçelerle karşı olanların sayısının da arttığını çevremizden gözlemleyebiliyoruz.
Diğer taraftan insanlık tarihine baktığımızda, makinelerin ve teknolojinin insan hayatındaki payı arttıkça, refahın ve zenginliğin arttığı somut bir gerçek. Ancak bu artışların her dönem kendi içinde ayrı bir paylaşım sorunu yarattığı da bir diğer gerçek. Dolayısıyla önümüzdeki yıllarda odaklanmamız gereken teknolojik gelişimin yaratacağı yeni paylaşım sorunlarının üstesinden nasıl geleceğimiz olacaktır.