Teknoloji ve kent planlaması

Serbest Kürsü
Serbest Kürsü

Onur İLHAN - İş Geliştirme Müdürü ECE Türkiye Proje Yönetimi AŞ

Şimdiye kadar nesnelerin internetinden, yapay zekâdan ve büyük veriden bahseden sayısız içerik görmüşüzdür. Bunları anlayamazsak treni kaçıracağımızdan da korkuyoruz. Aslında teknoloji bizim hissettiğimiz hızda karmaşıklaşmıyor; belli zümreler tarafından terim ve jargon bazında kasten karmaşıklık havasına büründürülüyor. Dünya vatandaşları olarak bizler, içerisinde bulunduğumuz bilgi çağının kamusal ve paylaşım merkezli gerçek ruhunu korumak için elimizden geleni yapmak zorundayız.

Bu doğrultuda amaçları ve araçları birbirine karıştırmamak da faydalı olacaktır. Zira bir araç olarak teknoloji, yakın geleceğin en büyük sorunlarını çözmekte kilit rol oynayacaktır. Göz ardı edilmeye müsait olsa da, kentleşme de bu sorunların başında gelmektedir. 2018’de yayınlanan Birleşmiş Milletler raporuna göre, 2050 yılı itibariyle dünya nüfusunun %68’i kentlerde yaşıyor olacak (günümüzde bu oran %55). Bu süreçte dünya nüfusu da hızla artmaya devam edeceği için burada aslında 2.5 milyar yeni kentli insandan bahsediyoruz. Zaten baskı altında olan kentsel alt ve üst yapılar, kent ekonomisi kabulleri ve sosyokültürel etmenler de hesaba katıldığında, radikal önlemler alınması gerektiği aşikâr.

Her ne kadar ülkemizde imar ve inşaat en sıradan vatandaşlar için bile çok tanıdık kavramlar olsa da, Türkiye kentleşmesi görece eklektik ve orantısız ilerlemeye devam etmektedir. Ruhunu kaybetme tehlikesi yaşayan kentlerimizin rüya binaları, Sedad Hakkı Eldem’in yarı şiirsel Türk Evi çalışmalarında –yani kitap sayfalarında soyutlaşıp– kalmıştır belki de.

Yine de ümitsiz olmayalım. Zira bu noktada, kademeli olarak yabancılaştırıldığımız teknoloji devreye girmektedir. Parsel temelli (her bine veya projenin ayrı ayrı değerlendirildiği) imar yaklaşımını bırakıp mahalle temelli (tüm bir mahallenin belli bir planlama bütünlüğü içerisinde değerlendirildiği) bir yaklaşıma geçmenin şimdi tam sırasıdır ve bu geçişi teknoloji olmadan yapmamız mümkün değildir.

Planlama süreçlerinin başarısını arttıran coğrafi bilgi sistemleri (GIS) sayesinde demografik yapı, doğal çevre ile uyum, bölgesel ihtiyaçlar, sürdürülebilir gelişim, rekabet ortamı, ulaşım, erişilebilirlik, form ve fonksiyon açılarından durum ve potansiyel tespiti yapabilmek de kolaylaşmıştır. Diğer yandan, yeni nesil metotlar, araçlar ve yazılımlar ile kentlerin kâbusu olan ulaşımı bilgi çağına taşımak ve iyileştirmek de pekâlâ mümkündür. Aynı şeyleri konut, ofis, ticaret ve sosyalleşme alanları için gerçekleştirmek de mümkündür.

Ancak bu süreçte yatırımcının kendisini dünyadan soyutlaması artık mümkün değildir. Günümüzde paydaş yaklaşımı zaruri hale gelmiştir. Mahalle temelli bir planlamada paydaşları, mahalle sakinleri, sosyal toplum kuruluşları, meslek örgütleri, kamu ve özel sektör temsilcileri ve üniversiteler olarak düşünmek yanlış olmayacaktır. Bu paydaşları bir araya getirecek bulut (cloud) temelli bir platform kurulması çok faydalı olacaktır. Mesaj ve doküman alışverişi, onay süreçlerinin takibi, veri bankası hizmeti, kamuya açık raporlama, geniş ve dar katılımlı video konferanslar ve kitle fonlaması gibi yeni yatırım metotlarını destekleyecek arayüzler, işbu sanal platforma dâhil edilebilir.

Doğru iletişim gerçekten çok önemli. Yokluğunda, ekonomik, sosyal ve çevresel açılardan sürdürülebilir başarı yakalama şansı ciddi oranda azalıyor. Aradaki mesafeleri yok edecek teknolojiler ile daha verimli ve sonuç odaklı bir kentleşme geleceğine ülkece ilerleyebiliriz. Bunu başarırsak, gayrimenkul sektörünün negatif sosyoekonomik algısını da yıkabiliriz ve paydaşlar için mütemadiyen katma değer üretecek yeni bir sektör yapısı ortaya koyabiliriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar