Teknogirişimcilik
Girişimcilik günümüzde bir meslek olma yolunda ilerliyor. Hem de çok önemli bir meslek olarak. Teknokratlıkla birlikte bilgi toplumunun global ekonomisinde yüksek katma değer yaratılmasına katkı sağlayan iki meslekten biri olarak ekonomik arenada yerini alıyor. Yüksek katma değerin başta gelen kaynağını oluşturan inovasyonun teknokratlık kanadı Ar-Ge, icat, keşif, kısaca yeniliklerle katkısını sağlarken; girişimcilik de inovasyonun ikinci kanadı olarak bu yenilikleri taleple buluşturuyor, ticarileştiriyor. Yenilikleri yüksek katma değerli ekonomik değerlere dönüştürüyor.
Teknokratlık, işletme yöneticiliği ile birlikte, sanayi toplumunun da iki öenmli mesleği. Her ikisi de sanayileşme sürecinde meslekleşti. Bu mesleklere ilişkin eğitim programları oluşturuldu. Mühendislik 19. yüzyılın ikinci yarısından, işletme yöneticiliği de 20. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren yüksek okullarda yerlerini aldılar. Yöneticilik de meslekleşme sürecini geçen yüzyılın ilk çeyreğinde tamamlamıştır. Şimdi, günümüz bilgi toplumunda, girişimcilik de meslekleşme yolunda. Fakat henüz meslekleşme sürecini tamamlamış değil. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleriyle tüm toplumlar bu süreçte arayışlarını sürdürüyor. Girişimciliğin yeniliklerin inovasyona ve dolayısıyla yüksek kata değere dönüştürülmesinde taşıdığı büyük önemin bir gereği olarak, tüm toplumlar gençlerini teknokratlık yanında girişimci olarak da yetişmelerinin gayreti içindeler. Hatta sadece kendi ülkelerindeki gençleri bu mesleklerde yetiştirmenin de ötesinde, başka ülkelerdeki bu konularda nitelikli insanları kendi ülkelerine çekmenin yollarını arıyorlar. Teknokratlık ve girişimciliğin çeşitli yollardan teşviki, girişimcilik eğitimi ve girişimcilik ekosistemi gibi konular tüm ülkelerin gerek ekonomik, gerek politik ve gerekse akademik gündemlerinin baş köşesinde yer almaktadır.
Girişimcilik mesleği için nasıl bir mesleki eğitim programı gerektiği konusunda henüz tatmin edici bir sonuca varılmış değil. Bu konudaki arayış süreci tüm ülkelerde devam ediyor. Dolayısıyla tüm ülkelerdeki tecrübelerin değerlendirilmesi önem taşımakta. Girişimcilik için işletme yöneticiliği için gerekli nitelikler mi ön plana çıkarılmalıdır, yoksa başkaca nitelikler mi? Nasıl bir nitelikler kompozisyonu girişimcilik mesleği için önem taşır? Farklı niteliklerin bu kompozisyon içindeki ağırlıkları ne olmalıdır? Görebildiğimiz kadarıyla ülkemizdeki girişimcilik eğitimlerinde işletme yöneticiliğinin klasik eğitim programına ağırlık verilmektedir. Acaba böylesi bir eğitim gerekli midir veya yeterli midir? Başkaca hangi nitelikler girişimcilik mesleği açısından önemli olabilir? Örneğin, şimdi nerede okuduğumu hatırlayamadığım bir yazıda, girişimcilik için komando eğitimi benzeri eğitim programlarının da önemli olduğu vurgulanıyordu. Hakikaten girişimcilik açısından önemli olan cesaret, azim, özgüven, dayanıklılık, içine düşülen zor durumlara çare üretip harekete geçebilmek, doğaçlama kabiliyetinin geliştirilmesi, eylem sürecinin gerektirdiği hesaplı risk alabilme ve değişen şartlara hızla uyum sağlama gibi niteliklerin kazanılabilmesi için böylesi eğitimlerden de yararlanılması yararlı olabilir. Ama kanaatimizce girişimcilik eğitiminin klasik işletme yöneticiliği eğitiminden farklı olması gerekir. Zira bilgi toplumunda global ekonomik arenanın dominant oyuncularından biri olan girişimciye özgü gelecekte yaşama, hayal ve vizyon sahibi olma, bilinmezlikler ve kaos ortamına karşı şerbetli olma, belirsizlik ortamında hızla karar alıp eyleme geçebilme cesareti gibi nitelikler; klasik işletme yöneticiliğinin plana, düzene, öngörülebilirliğe yönelik akılcı bir pragmatikliğe dayanan niteliklerinden oldukça farklıdır. Girişimcilik eğitimine ilişkin arayışlar muhakkak ki önümüzdeki 5-10 yıl içinde, ana hatlarıyla belirginlik kazanacaktır.
Konuyu teknogirişimcilik açısından değerlendirdiğimizde, Teknogirişim Sermayesi Desteği Programında teknogirişimci için aranan niteliklerde girişimci niteliklerinin yeterince dikkate alınmadığı veya girişimci niteliklerine yeterince ağırlık verilmediği görüşündeyiz. Teknogirişimcilik için aranan özgün yüksek eğitim lisansı, yüksek lisans ve doktora derecesi gibi akademik şartların daha ziyade teknogirişimciliğin birinci mesleğini oluşturan “tekno” kısmı; yani teknogirişimciliğin teknokratlık tarafı olan Ar-Ge, icat ve keşifleri kapsayan araştırmacılık için gerekli nitelikler olduğunu düşünüyoruz. Doğrusu yukarıdaki akademik niteliklere doçentlik ve profesörlük gibi şartların eklenmemiş olmasını isabetli ve sevindirici buluyoruz! Zira insanların akademik dereceleri yükseldikçe araştırmacılık kabiliyetleri artıyor; ama buna karşılık girişimcilik niteliklerinin de artığını söylemek zor. Hatta teknokratlık niteliği artarken çokca girişimcilik niteliklerinin azaldığını bile söyleyebiliriz. Dolayısıyla teknogirişimciliğin desteklenmesi konusunda akademik nitelikler yanında başkaca niteliklere de yer verilmelidir. Özellikle meslek yüksek okulu ve meslek lisesi mezunlarının kendilerini mesleklerinde kanıtlamış insanlarımızın da kapsama alınmasının gerektiğini düşünüyoruz. Hatta bu konunun sadece teknogirişimciliğin girişimcilik boyutu için değil, teknogirişimciliik için de gerekli olduğu görüşündeyiz. Bu konuda hemen aklımıza geliveren örnek Gaziantepli Mennan Usta oluyor.
Kanaatimizce sadece teknogirişimcilik konusunda değil genelde de ülkemizde girişimciliğe bakış tarzı günümüz bilgi toplumunun girişimcilik anlayışını aksettirmiyor. Girişimcilik, teknokratlığı içeren Ar-Ge, icat ve keşiflere göre daha basit bir meslek olarak algılanmakta. Teknokratlık ve yöneticilik gibi bir meslekten ziyade sermaye sahipliği, patronluk gibi çokca babadan çocuklarına intikal eden bir statü olarak kabul edilmekte.
Günümüz bilgi toplumunda ise girişimcilik bir statü olmaktan çıkıp meslek konumuna geçmektedir. Sanayi toplumunda meslekleşen işletme yöneticiliğinden sonra bilgi toplumunda girişimcilik de meslekleşmektedir. Girişimcilik bir işletme veya sermaye sahipliği statsünden çıkıp J. von Schumpeter’in “yaratıcı yıkıcılar” olarak nitelendirdiği dinamik girişimci niteliğini kazanmaktadır. Artık günümüzde sermaye sadece yöneticisini değil girişimcisini de aramaktadır. Yakın gelecekte girişimci para peşinde koşmayacak; para-bir meslek statüsü kazanan-gerçek girişimcilerin, dinamik girişimcilerin peşinden koşacaktır. Hatta bu sürecin başlamış olduğunu bile söyleyebiliriz. Son yıllarda ülkemizde yasal bir statüye de kavuşturulan melek yatırımcılık alanındaki gelişmeler bunun açık bir göstergesi. Sermaye kendisini değerlendirebilecek, yüksek katma değer yaratacak girişimcilerinin peşinden koşmaya başlamıştır.
Dolayısıyla bilgi toplumunun girişimcisini işletme sahibi veya patron olarak algılamayalım. Girişimcilik niteliklerine sahip kişi olarak kabul edelim. Ve unutmayalım, bu anlamda mevcut işletme sahiplerinin ve patronlarının çok azını bu anlamıyla girişimci olarak kabul edebiliriz. Hele hele, girişimcileri spekülatörlerden ve rantiyerlerden tamamen ayıralım.