Teknogirişimcilik
Ülkemizde teknogirişimcilik 2008 yılından beri önemli teşviklerle desteklenmektedir. Sözkonusu teşvikler Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı çerçevesinde Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütülmekte. Teknogirişim Sermayesi Desteği, 5746 sayılı “Ar-Ge Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunu”nda (Ar-Ge Kanunu) yer alan önemli destek mekanizmalarından biri. Bu program çerçevesinde ülkenin sahip olduğu iyi eğitimli nitelikli gençlerinin teknoloji ve inovasyona dayalı iş fikirlerinin (projelerinin) katma değeri yüksek teşebbüslere dönüştürülmesi amaçlanıyor.
Teknogirişim Sermayesi desteğine, i) örgün öğrenim veren üniversitelerin herhangi bir lisans programından bir yıl içinde mezun olabilecek durumdaki öğrencilerle ii) yüksek lisans ve doktora öğrencileri ve iii) lisans yüksek lisans veya doktora derecelerinden birini ön başvuru tarihinden en çok 5 yıl önce almış olanlar başvurabiliyor.
Bakanlığa gönderilen projeler (iş fikirleri) alanlarında uzman öğretim üyelerinden oluşan panellerde değerlendirilmekte. Bu değerlendirme kapsamına başvuru sahiplerinin panellerde sunacağı bir sunum da dahil ediliyor. Desteğe hak kazanan proje sahiplerinin işletmelerini resmi olarak kurmaları, işletmeyi tek başına temsil ve ilzama yetkili olduklarını Ticaret sicil Gazetesi ile belgelemeleri gerekmektedir. İşletmenin bu şekilde resmi olarak kurulması tamamlandıktan sonra teminat alınmaksızın hibe olarak 100 bin TL destek sağlanmaktadır. Desteklenen kişiler işletmenin kurulması tamamlandıktan sonra Bakanlığa müracaat ederek 50 bin TL hibeyi avans olarak hemen alabiliyorlar. Ardından, altı aylık bir izleme süresi sonunda projenin başarılı yürütüldüğü sonucuna varılırsa ikinci 50 bin TL’lik dilimi de almaya hak kazanıyorlar.
Sonuçta başvurusu onaylanarak 100 bin TL’lık hibe destekten yararlanan teknogirişimci adayının projesi başarılı olsa da olmasa da verile hibe kendisinden geri talep edilmemektedir.
Teknogirişimci adayı hibe olarak aldığı bu 100 bin TL’ye ilave olarak, “Ar-Ge Kanunu Uygulama ve Denetim Yönetmeliği” çerçevesinde desteklenen başkaca gider kalemlerinden de ayrıca yararlanabilmektedir. Bu kapsamda önce Ar-Ge indirimi olarak kurum kazancını gelir vergisinin tespitinde indirim konusu yapabilmektedir. İkinci olarak gelir vergisi stopajı söz konusu. Buna göre bu işletmede çalışan Ar-Ge destek personelinin aldıkları ücretin doktora derecesi olanlar için yüzde 90’ı ve diğerleri için de yüzde 80’i gelir vergisinden muaf tutuluyor. Üçüncü destek ise sigorta primi desteği. Teknogirişim Sermaye desteğinden yararlanarak kurulan işletmelerde çalışan Ar-Ge ve detek personelinin bu çalışmaları karşılığında elde ettikleri ücretleri üzerinden hesaplanan sigorta primi işveren hissesinin yarısı 5 yılı aşmamak kaydıyla Maliye Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten karşılanmaktadır. Bu kapsamda son olarak dördüncü teşvik de damga vergisi istisnası. Ar-Ge Kanunu kapsamında her türlü Ar-Ge ve yenilik faaliyetleriyle ilgili olarak düzenlenen kağıtlardan damga vergisi alınmamakta.
Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı kapsamında aldığı desteklerden sonra işini daha da geliştirmek isteyen kişiler için teşvikler devam ediyor. TÜBİTAK’ın 1512 kodlu “Girişimcilik aşamalı Destek Programı”na başvurarak devlet desteklerinden yararlanmayı sürdürmek mümkün. Adı geçen program çerçevesinde 550 bin TL’ye kadar yüzde 75’i hibe olmak kaydıyla destek sağlanabiliyor.
2014 yılı itibariyle 2008 yılından bu yana Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı çerçevesinde iş fikri olan 1034 kişiye sermaye desteği verildiği bildiriliyor. Son olarak 2014 yılındaki başvuru sayısı 700. Bunlardan 284’ü değerlendirme panellerini başarıyla tamamlayarak bu desteğe hak kazanmış. 2015 yılı başvuruları da 20 Şubat tarihinde tamamlandı.
Sekizinci yılına girdiğimiz Teknogirişimci Sermayesi Destekleme Programı yüksek katma değerli üretim ve ihracatın gerçekleştirilmesi amacına yönelik olumlu bir devlet desteği. İçinde bulunduğumuz bilgi toplumunun global ekonomisinde orta gelir tuzağından çıkıp kişi başına düşen milli geliri 20-25 bin dolar seviyelerine çıkarmanın yolu yüksek katma değerli üretimden geçiyor. Bu gerçeği hepimiz paylaşıyoruz. 2023 hedefleri olarak da bunun stratejisi ortaya kondu. Tartışılması gereken 2023 stratejik hedeflerine nasıl ulaşılabileceği.
Evet, bunun yolu yüksek katma değerli üretimden ve bu üretimin ihracatından geçiyor. Yüksek katma değerli üretim de yüksek teknolojili ürün üretip ihraç etmekle mümkün. 2014 yılı ihracatımız 160 milyar dolar. Bunun 147 milyar doları sanayi ürünleri ihracatından oluşuyor. Bu ihracat içinde yüksek teknolojili ürünlerin payı ise sadece yüzde 3-4 seviyesinde. Miktar olarak da 50 milyar 20 milyon dolar. Bu değerler 77 milyon nüfuslu bir ülke için çok küçük. Hele hele 2023 hedefleri gibi oldukça iddialı bir ülke için ancak gülüp geçilecek rakamlar. Sanayi ürünleri ihracatı içindeki payları yüzde 35.8 ve 60.8 olan düşük ve orta teknolojili ürünlerden yüksek teknolojili ürünlere geçilmesi; sonuncunun payının en azından yüzde 15-20 seviyelerine çıkarılması gerekiyor.
Konu ülkemizde yıllardır sürekli olarak gündeme getiriliyor. Ama maalesef ortaya çıkan tabloya bakıldığında iyimser olmak mümkün değil. Son 10 yıllık döneme baktığımızda yüksek teknolojili sanayi ürünü ihracatında önce bir düşme, sonra da süregelen bir durağanlık görüyoruz. 2006 yılında ileri teknolojili ürün ihracatımız yüzde 6 iken 2 yıl sonra, 2008’de yüzde 3.1’e kadar yarı yarıya geriliyor. 2009 yılında ancak yüzde 3.5 seviyesine çıkabilen ileri teknolojili ürün ihracatı payı ileriki yıllarda da küçük çaplı iniş çıkışlarla aynı seviyede gidip geliyor. Yukarı doğru bir hamle gerçekleştirilemiyor. Son olarak 2014 yılında ulaşılan seviye yüzde 3.4’te kalıyor.
Öte yandan sadece hedefler koymanın da bir anlamı kalmıyor. Nitekim 2011-2014 dönemini kapsayan Sanayi stratejisi Belgesinde “ülkemizin Avrasya’nın orta üst ve yüksek teknolojili ürünlerde üretim merkezi olması” şeklinde ortaya konan amaca ilişkin olarak hemen hemen hiçbir gelişme kaydedilemedi. Halbuki adı geçen Sanayi Stratejisi Belgesinde yer alan 72 eylem planının hayata geçirilmesi için ilgili kamu kurumları takvime bağlı olarak görevlendirilmişti. 72 eylem planının gerçekleşme sonuçlarına ilişkin bugüne kadar bir açıklama yapılmadı. Ortaya çıkan gerçekleşmelere bakıldığında bu hedefte kayda değer bir gelişme olmadığı görülmektedir. Umalım ve ümit edelim, aynı akıbete 2023 hedefleri de uğramasın. Gelecek hafta konuya devam edeceğiz.