Teknogirişimcilik için Ar-Ge ve girişimcilik destekleri
Sağlanan teşviklere bakılırsa, Ar-Ge çalışmaları da girişimcilik de destekleniyor yurdumuzda. Özellikle son yıllarda bu destekler önemli ölçüde arttı. Bu destekler etkin ve etkili biçimde değerlendiriliyor mu diye sorulursa, benim cevabım maalesef hayır olur.
Bir Ar-Ge’ciden en azından 4-5 yıllık bir lisans eğitimi bekliyoruz. Hatta çokça yüksek lisans ve doktora dereceleri talep ediyoruz.
Ama gerçekler farklı yönde gelişiyor. Gençlerimiz temel bilimlere fazla ilgi göstermiyor. Son yıllarda üniversitelerimizin fizik, kimya, biyoloji, jeoloji gibi temel bilim dallarına başvuran öğrenci sayısı giderek azalıyor. Hele hele üniversite giriş puanı yüksek olan öğrencilerden bu dallara başvuran öğrenci hemen hemen kalmadı. Sadece mühendislik eğitimi de Ar-Ge için yeterli olmasa gerek diye düşünüyoruz.
Dolayısıyla Ar-Ge destek stratejilerinin baş köşesine, temel bilim dallarının gençlerimiz nezdinde cazibesini arttırma hedefini koymak gerekiyor. Ar-Ge çalışmaları, bilimsel araştırmalar ve akademisyenlik maddi ve manevi açılardan özendirilmeli. Nitelikli gençlerimiz bu mesleklere heveslendirilmelidir.
Yurdumuzda girişimciliğin desteklenmesine gelince…
Kanaatimizce önce şu gerçeği kabul etmeliyiz. Yurdumuzda girişimci sayısı çok az. Burada adı girişimci olanı değil, nitelikli gerçek girişimciyi kastediyoruz. “Türk insanında girişimci ruhu var; petrolümüz doğalgazımız yok, ama girişimci insanlarımız var” gibi sözlerle bir yere varamayacağımızı kabul etmeliyiz. Bizim girişimci ruhuna değil, ete kemiğe bürünmüş gerçek girişimcilere ihtiyacımız var.
Dolayısıyla, girişimciliğin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması büyük önem taşıyor. O, Ar-Ge’ciyi de teknokratı da bulup yanında çalıştıracaktır. Gerekirse yurtdışından getirip istihdam edecektir. Şöyle veya böyle, bir çözüme ulaşacaktır. Sonunda unu, şekeri, yağı bulup tedarik edecek; helvayı yapıp müşterilerine sunacaktır. Hatta helvasına en yüksek fiyatı veren müşteriyi bulup, ona sunacaktır.
Bunun için yaptığımız girişimcilik eğitimleri düzenlemekten ibaret. Gençlerimizi 60-70 saatlik bir eğitimden geçirerek onları girişimci yaptığımızı zannediyoruz. Ellerine bir de girişimci sertifikası vererek, girişimci olduklarına kendilerini de inandırıyoruz.
Bir Ar-Ge’ciden, en az 4-5 yıllık lisans eğitimi, hatta buna ilaveten yüksek lisans ve doktora dereceleri beklerken; girişimci için sadece 60-70 saatlik girişimcilik eğitimini yeterli buluyoruz. Girişimcilik için, meslek lisesi veya düz lise olsun, lise mezuniyeti olup olmaması da bizi ilgilendirmiyor. İlköğretim diploması veya okuryazarlık şartının aranıp aranmadığı konusunda bile kuşkuluyuz.
Hoş, yurdumuzda insanlarımızın girişimcilik nitelikleri eğitim seviyesi yükseldikçe artmıyor. Bazen de, hatta çokça azalıyor! Biz yine de girişimcilik eğitimini üniversitelerimizin eğitim programlarına almaya çalışıyoruz. Üniversitelerimizin mevcut yapısı ve anlayışı içinde bu yönde başarılı olabilir miyiz? Bu çalışmayı TÜBİTAK rehberliğinde yürütmeye çalışmamız bana daha da tuhaf geliyor. Tekrar edelim, Ar-Ge desteklerinde TÜBİTAK rehberliğine evet. Ama girişimcilik desteklerinde rehber başka yerlerde aranmalı diye düşünüyoruz.
Başarılı girişimcilerimizin çoğu üniversite eğitimi almamış kişiler. Üniversite eğitimi alanlar özel sektörde profesyonel yöneticiliği ve devlette bürokratlığı tercih ediyor. Esasen üniversitelerimizin eğitim programları da girişimci değil, teknokrat ve yönetici yetiştirmeye yönelik. Aralarında istisnaları olmakla birlikte, üniversite mezunu girişimcilerimizin çoğu ikinci üçüncü nesil girişimci. Onların da gerçek girişimci olarak kabul edilip edilemeyeceği en azından tartışmalı bir konu.
Bu durumda girişimciliği değiştiremeyeceğimize göre, eğitim programlarını değiştirmemiz gerekecek. Sanayi ekonomisinin ihtiyaç duyduğu profesyonel yönetici ihtiyacını karşılayacak eğitim programlarını üniversite ve yüksekokullara sokmak kolay olmadı. En azından çeyrek asır sürdü. Şimdi de sıra, bilgi toplumunun küresel ekonomisinin ihtiyaç duyduğu girişimcilikle ilgili eğitim programlarını üniversitelere sokmakta. Belki de sıra üniversiteden önce lise ve ilköğretim okullarında olacak. Bunun anaokullarına kadar inmesini söyleyenler; girişimcilik eğitiminin, çocuğun aile içi eğitiminden itibaren ele alınması gerektiğini dile getirenler bile var.
Bu konudaki görüşlerimize köşemizde yer vermeye devam edeceğiz.