TEKEL BAT'laşırken
ANKARA'DAN / Taylan ERTEN Bilmem hatırlar mısınız: TEKEL'in içki bölümü tüm tesisleri ve bu arada "Yeni Rakı" ile birlikte Nurol-Limak-Özaltın-TÜTSAB ortaklığına satılmıştı. Ortaklık bu iş için MEY şirketini kurmuştu. MEY de devletten 292 milyon dolara aldığı bu varlığı kısa süre sonra 810 milyon dolara Amerika kökenli Teksas Pasifik Grup (TGP) isimli "fona" satmıştı. Satanlar elbette "mikro" takdir haklarını kullanmışlardı. Fakat, kendileri için bu çok kârlı operasyonu kamuoyuna "Türkiye'ye duyulan uluslararası güvenin eseri" diye sunmuşlardı. Bugün Türkiye'de içki sektörü, MEY'in yüzde 90 hissesini alan Amerikalı TGP'nin kontrolünde. MEY yüzde 10 ile küçük ortak. Fransız'ın tütün "Reji"si, Cumhuriyet'in tütün TEKEL'i, 145 yıllık bir geçmiş ve birikim, Artık TEKEL'in tütünü de yok, BAT'ın tütünü var: British American Tobacco'nun, yani. İçkinin üzerinden epey zaman geçti. Tütün henüz taze: TEKEL'in sigara bölümünün 1 milyar 720 milyon dolara BAT'a satılması 4 aylık bir iş. 21 Şubat 2008'de ihalesi yapıldı, 22 Nisan 2008'de Özelleştirme Yüksek Kurulu'nda onaylandı. Şimdi devir süreci işliyor. Sigaranın dumanı TEKEL konusunu durup dururken açmadık. Mâlum, bugün, Osmanlı'nın 17. Padişahı IV. Murat'ın ruhunu "şâd" edecek bir kanun uygulamaya giriyor. 4 tahta çıta üzerine gerilmiş tente altını bile "kapalı alan" sayarak bilumum tütün mamullerinin içilmesini yasaklayan kanun, bu. Kanunun "lâfzı" da sert, "ruhu" da. Ama, tiryakiler için bir teselli olabilir: IV. Murat'ın fermanına uymayanlar "kelleyi" bostancıbaşının kemendine teslim ederlermiş. Cumhuriyet'in kanununda hiç olmazsa bu yok; sadece para cezası var! BAT, pazar hesaplarını yaparken, kanunun talep sınırlayıcı etkilerini dikkate almış mıdır, bilmiyoruz. Bu onun sorunu. Türkiye'nin sorunu ise şu: TEKEL'in tamamen tasfiye edilmesiyle ulusal pazarın "yabancı sigara sektörüne" teslim edilme süreci tamamlandı. Pazar payı yüzde 8 civarında gezinen BAT, TEKEL'in 2007 yılı verilerine göre yüzde 33'lük payına da sahip oluyor (toplam yüzde 41). Teslimatı gerçekleştirenlerin tümü "kendilerini" tebrik edebilirler! BAT böylece, şimdiye kadar yüzde 42 ile "pazar lideri" konumundaki ABD'li Philip Morris'in tahtına da göz dikiyor. Geriye Japon JTI'nin yüzde 10'luk payı kalıyor. Türkiye pazarının paylaşılmasında artık Philip Morris ile BAT iki büyük ve belirleyici güçtür. JTI ise bu ikilinin "marjinal rekabet" hedefidir ki bunu da JTI'yi yönetenler düşünsün! Çalışanlar hariç herşey TEKEL-BAT konusu sadece tütün yasağı kanunuyla değil, istihdama ilişkin kanunla da hatırlanmaya değer. AKP hükümeti bir taraftan "istihdamı artırmanın" yollarını arıyor. "Paketler" hazırlıyor, kanun çıkarıyor. Amaç, TÜİK'nin "ince hesaplarına" göre Şubat 2008'de yüzde 12'ye doğru tırmanan "resm"", yüzde 20'lere erişen gerçek işsizliği azaltmak. Hükümet bu çabayı gösterirken, BAT'nin tepe yöneticisi Paul Adams'ın Bloomberg kanalına yaptığı açıklama, TEKEL dahil özelleştirme operasyonlarının iddia edilenin aksine bırakın ilaveyi, mevcut istihdamı nasıl daralttığını bir kez daha ortaya koyuyor. Adams, Bloomberg'e 7 Mayıs'ta konuşuyor ve diyor ki: "TEKEL'de istemediğimiz işçileri hükümet işten çıkaracak. Bu konuda anlaştık" (Hürriyet, 15 Mayıs) Adams'a soruluyor: "TEKEL'in daha önce kamu firması oluşu nedeniyle, fabrikaların kapatılmasına ilişkin kısıtlamalar yok mu?" Cevap: "Hayır, çünkü hükümetin hazırladığı anlaşmaya göre biz sadece varlıkları alıyoruz. İşçileri almıyoruz. İstemediğimiz insanları, istemediğimiz sayıdaki çalışanları hükümet çıkaracak. Bu nedenle iyi bir anlaşmaydı." Gerçekten iyi anlaşma: BAT Türkiye'de TEKEL ile "yükselişe" geçerken; devredilmedik hiç bir şeyleri kalmayacak olan 6 fabrikanın 3 bin 300 işçisiyle birlikte toplam 13 bin TEKEL çalışanı için "yaşam merdivenlerinden" mecburi iniş başlıyor. Üstelik, Adams'a göre hükümet eliyle. Bundan âlâ anlaşma nerede görülmüş!