Tehditle gelen uzlaşma

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Euro Bölgesi liderlerinin önceki gün 11 saat süren ve sonunda Merkel'in bankacıları "Tehdidi" ile Yunanistan tahvillerinin değerinin yüzde 50'lik kırpılması kararı ile uzlaşma oldu ve kriz yaşanmadı. Ayrıca, Avrupa Finansal İstikrar Fonu'nun 1 trilyon euroya yükseltilerek ilerde doğabilecek sorunlara karşı  "güvence" ile ilgili karar alındı. Avrupa Bankacılık Kurumu (EBA) AB Bankalarının Haziran 2012'ye kadar sermaye artırarak zorunlu olarak yüzde 9'luk sermaye yeterliliğine ulaşmaları istendi. Böylece Yunanistan konusunda kararsızlık son bulurken gelecek için de güven sağlayıcı önlemlere adım atıldı.   

Yunanistan sorununa çözüm arayış ve yeni dönemde ortaya çıkabilecek sorunlara önlem konusunda  Euro bölgesi liderleri önceki  alacaklı bankalar, Merkez Bankası uzmanları ve IMF görevlilerinin  dün sabah saatlerinde sona eren  11 saatlik toplantılarında uzlaşma ancak Alman Başbakanı Merkel'in  alacaklı banka yöneticilerini tehdidiyle olumlu sonuçlanabildi. Banka yöneticileri uzmanlar toplantısında Yunanistan'ın tahvillerinde yüzde 40 dışında indirimi kabul etmediklerini açıklamaları üzerine onları çağırarak, "Bu tutumunuzla Yunanistan batar, euro batar, siz de batarsınız yüzde 50 indirimi kabul etmelisiniz" tehdidini kabul eden bankalar kararlarından dönüp 205 milyar euroluk Yunanistan tahvillerinde yüzde 50'lik indirimi kabul ettiler.

Buna göre Yunanistan'ın GSMH'sının yüzde 160'ına ulaşan 350 milyar euroluk borcunda 102.5 milyar euroluk düşme olabileceği, bu önlemle Yunanistan'ın borç yükünün 2020 yılına kadar yüzde 120 seviyesine gerileyebileceği hesaplanıyor.

Dün sabah 5.30'da yaptığı açıklamayla Yunanistan Başbakanı Papandreu ,"Borcumuz şimdi kesinlikle sürdürülebilir. Yunanistan ve Avrupa için iyi günler umalım. Piyasaların olumlu etkileneceği alınabilecek en iyi karar" değerlendirmesini yaptı. Buna rağmen gün içinde Atiina'dan yapılan yarımlar Papaandreu'nunki kadar iyimserlik taşımıyordu, daha "temkinli" görüşler ortaya konulurken, muhalefetin Hükümeti erken seçime götürme çabalarının süreceğini öne sürülüyor.

Euro bölgesi liderleri dünkü toplantılarında bunun yanı sıra Avrupa Finansal İstikrar Fonu'nun (EFSF) yaşanabilecek yeni sorunların göz önüne alınarak 440 milyar eurodan 1 trilyon euroya çıkarılmasını kararlaştırdılar. Bu fon İrlanda, Yunanistan ve Portekiz'e yapılan yardımlarla 290 milyar euroya gerilemiş durumda. Alınan karar bunun 250 milyar euroluk bölümünün 4-5 katlık bir kaldıraçla 1 trilyon euroya ulaştırılması düşünülüyor.

Ayrıca Avrupa Bankacılık Kurumu( EBA), AB bankalarının sermaye yeterliliklerinin Haziran 2012'ye kadar yüzde 9'a yükseltilmesinin bunun için 106 milyar euroluk sermaye artışına gitmeleri gerektiğini açıkladı. Sadece Yunan bankalarının gereksinimi 30 milyar euro. Papandreu sermaye yeterliliği kararına bağlı olarak,   bazı Yunan bankalarının devletleştirilebileceği konusunu gündeme getirebileceğinin altını çizdi..

Zirvede İtalya'nın ekonomik büyümeyi teşvik etmesi ve kamu borçlarını indirici "iddialı bir takvim" uygulaması da önerildi.  Öneride 2026'ya kadar emeklilik yaşının 67'ye çıkarılması konusu da yer aldı. İtalyan Başbakanı Berlisconi'de 15 Kasım'a kadar bir reform planı açıklayacağının sözünü verdi. 

Euro bölgesinde bu gelişmeler olurken Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Jiang Yu, Euro bölgesinde alınan önlem içeren kararları olumlu karşılayıp desteklediklerini açıkladı. Ayrıca Çin Devlet Başkanı Hu Jintao'nun G-20 zirvesi öncesinde Sarkozy ile görüşeceğini belirtirken, Avrupa'da Sarkozy'nin bu görüşmede 1 trilyona yükseltilmesi kararı alınan Avrupa Finansal İstikrar Fonu'na Çin'den destek isteyebileceği öne sürülüyor.

Doğaldır ki, Euro Bölgesi liderlerinin önceki günkü toplantısındaki kararlar, uzun bir süreden beri üzerinde anlaşılamayan Yunanistan sorununun çözümü için adım atılmasıyla sonuçlanmasının yanı sıra, bundan sonra bölgede ortaya çıkabilecek sorunlara karşı da Avrupa Finansal İstikrar Fonu'nu  1 trilyon euroya yükselterek daha güvenli bir ortam yaratılmaya çalışıldığını gösteriyor. Bu hem Avrupa ekonomisinde olumlu bir rüzgara sebep olabileceği gibi, küresel ekonomide de olumlu sonuçlar verebilecektir. Bu gelişmeler bizim ekonomimizi de olumlu etkileyebilecektir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar