Tedbirde lâf bol, ayak çok!
İşsiz sayısının resmen 3 milyona, tanım lâfazanlığına boğmazsanız 5 milyona vurduğu; iş dünyasından "ekonomideki krize karşı olağanüstü hal" çağrılarının yükseldiği "dün", Ankara büromuzun "acar" muhabirlerinden Mehmet Kaya arkadaşıma sordum:
Şu anda hükümet düzeyinde krizle ilgili olarak elle tutulur, gözle görülür, zihinle algılanır, içeriği bilinir, hedefleri görülür, hızla uygulamaya girebilir, derli toplu, herkesin anlayabileceği, kavrayabileceği, bilgisine erişebileceği, bürokrasisini aşabileceği, faydalanabileceği ne yapılıyor?
Aslında, sormadan önce hafızamı ve arşivi de yoklamıştım. Bir, "sektörel, bölgesel teşvik" çalışması vardı, fakat bugünün derdine devâ değildi.
İki? Bugünün derdine çare diye başlatılan "kısa çalışma" uygulamasını saymazsanız, ikincisi yoktu. Ama, hükümet katında lâf boldu. Toplantı çoktu. Sonuç ise, ikinci paragraftaki soru çerçevesinde kocaman bir sıfırdı.
Dört ayaklı paket
Bir de "dört ayaklı tedbir paketi" diye bir "şey" vardı. Geçenlerde haberler arasında ekonominin koordinasyonundan sorumlu Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren'in açıklaması olarak gözüme çarpmıştı O ne idi? Kaya, not defterini karıştırdı ve bilgiyi verdi.
Dört ayaktan biri finansman-kredi, ikincisi vergi, üçüncüsü istihdam, dördüncüsü de "diğer sektörler" olarak isimlendiriliyordu. Finansman- kredide hedef para maliyetinin ucuzlatılmasıydı. Verginin hedefi tekstil, otomotiv gibi sektörlerde vergi indirimleriydi.
Diğer iki ayaktan biri olan istihdamda hedef, sigorta primlerinde işveren payının belirli bir süre Hazine'ce karşılanmasıydı. Peki, dördüncü ayaktaki "diğer sektörler" ne oluyordu? O, "torba" ayaktı! İçinde ne olduğu henüz belli değildi! Bu paketin tamamı ne durumdaydı? Somut bir gelişme var mıydı? O da bilinmiyordu!
Torba yasaya da sığmadı!
Kriz, bu bilinmezlik ortamında üretimi, ihracatı, istihdamı, talebi tahrip ede ede kontrolsüz ilerleyedursun, ekonomi kamuoyuna "içinde kriz tedbirleri var" diye pazarlanan "torba" yasa tasarısı da "fos" çıktı!
Bu tasarının krizle doğrudan ilgisi, ilintisi yok. Ama, varmış gibi algılanması istendi. Bu beklentiye sokulan ekonomi kamuoyu bir süre daha oyalanmış oldu. Zaten, çok farklı alanlarda geçerli 29 kanunda değişiklik öngören böyle bir "torbadan" kriz tedbirleri çıkmasını beklemek gerçekçi bir davranış değildi.
Tasarının "pazarlanma" süresince beslenen bu ümidin sönmesi için TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmeleri beklemek gerekti. Beklendi, izlendi ve görüldü ki, hükümet Türkiye ekonomisinin "hücrelerine" işlemeye başlayan bu krizi "torba" yasaya sığdırmayı da başaramamıştır.
Bir şey daha: Bu hafta içinde Meclis Genel Kurulu'nda kabulü beklenen "torba" tasarı, ülkeyi yöneten siyasi kadronun ve "kurmaylarının" krizin niteliğini, etkilerini, görünen ve beklenen yıkıcı sonuçlarını kestirmekten, kavramaktan ne kadar uzak bir yerde durduğunu da gösterdi. Şimdi sıra "dört ayaklı pakette…" Bakalım o "ayaklardan" ne çıkacak?!