Tedavi için önce sorunu saptamak lazım
Günümüzde ülkemizin karşısındaki en önemli sorun nedir desem, farklı cevaplar verebiliriz. Söylenenleri tasnif edersek ortaya üç, dört başlık çıkacaktır. Bir kere, her gün yol kesip araç yakmalar, saldırılar, cenazeler, canlı bombalar ve toplumun barış ve huzurunu tehdit eden muhtelif gelişmeler bize PKK’nin sürüklediği ama tek aktörü olmadığı ciddi bir Kürt sorunu karşısında bulunduğumuzu hatırlatıyor. Hükümet çözüm sürecinin sürdüğünü söylerken, Cumhurbaşkanımız bittiğini ilan ediyor ve sürecin ortağı HDP’ne hakaretler yağdırıyor. Müttefiklerimiz itidal diyor, komşularımız rahatsız. Hükümet sorunu yeniden demokrasi alanını daraltarak silahla çözmeye döndüğü izlenimi veriyor.
Bir başka sorunlu alan dış politika. Evvelce dile getirdiğimiz gibi, komşularımızla ilişkilerimiz gerilimli. Kimiyle kavgalıyız, kimiyle geçimsiz. Durum bizi sıkıntıya sokuyor, mahrumiyetlere uğratıyor. İsrail, Kıbrıs’la birlikte, doğal gazının uluslararası piyasalara sevki için Türkiye dışında yol arıyor, Mısır bu iki ülkeyle birlikte Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi sınırlama çabasında. Suriye politikasının başarısızlığını tartışmaya bile gerek yok. Suriye politikamız Rusya ve İran ilişkilerimizde sıkıntı yaratıyor. Körfez ülkelerine kara veya kara-deniz yoluyla ihracat zorlaştı. Başkalarını suçlayıp, kendimizde kusur aramıyoruz. Sürüklendiğimiz yalnızlığın şerefli olduğu iddiasındayız. Ekonomimiz de iyiye gitmiyor. Büyüme hızı düştü, işsizlik yükseliyor, ihracat azalıyor, yabancı sermaye girişleri zayıfladı. Ülkemize turist gönderen ülkelerdeki iktisadi durgunluk ve içerde yaşadığımız istikrarsızlık nedeniyle turist sayısı azalmakta.
Listeye vahim, acilen ele alınması gereken başka sorunlar ekleyebiliriz. Eski politikaların gözden geçirilmesi, değişiklikler yapılması, sorunları giderici yeni politikalar geliştirilmesi gerekiyor. Hükümetimiz ise sakin, acelesi yok. Geçici olmasına rağmen terörle mücadelede yeniden silahlı eyleme geri dönmekten, komşu ülkelerdeki hedefleri bombalamaktan çekinmedi. İç barışın her geçen gün aşınması karşısında da endişeli değil. İktisadi sorunlarla pek ilgilenmiyor. Seçimlerden sonra yeni bir hükümetin bir an önce kurulması konusunda kayıtsız. Başbakanımızın düşüncesini bilmiyoruz ama üst mercilerin erken seçim arzuladığı beyanlarından anlaşılıyor.
Sorun çok. Hiçbir konuda ciddi bir şey yapılamıyor. Hükümet kurulması adeta engelleniyor. Durumun kötüye gitmesinden fayda umuluyor. Galiba saydığım sorunların üzerine gidilmesini engelleyen daha üst seviyede bir sorunla karşı karşıyayız. Tedaviye başlamak için önce o sorunu teşhis ve açıkça ifade etmemiz gerek. Acaba sorunu tahmin edebildiniz mi? Şu kadarını söyleyeyim, çoğunluk partisinden bir takım kişilerin kısa vadeli kişisel çıkarlarını bir yana bırakıp ülkenin uzun vadeli geleceğini düşünerek, doğruyu söylemeyi göz almaları gerekiyor. Bunu yapabilirler mi? Hiç ümidim yok.