Tebliğdeki itiraf
"Uluslar arası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi Hakkında…"; başlık imlâsı 'sarsak' fakat amaç, içerik ve hedefleri bakımından dikkate değer Devlet Bakanlığı Tebliği için, dış ticaretten sorumlu Bakan Zafer Çağlayan'ın 25 Ekim günü düzenlediği basın toplantısındaki ifadelerine bakarak şu söylenebilir:
Bu tebliğ, Türkiye'nin ihracatçı firma sayısını artırmak; KOBİ sistemini uluslar arası rekabet formuna zorlamak; bu hedefler doğrultusunda bilgilendirmek ve eğitmek hedefleriyle elbette çok önemli. Ama, aynı zamanda bir "itirafname' niteliğinde.
"İtiraf" şu: 1980'li yıllarda uygulamaya konulan ihracat temelli sanayileşme ve büyüme politikası mikro ölçekte sağlam, yaygın, rekabetçi, kurum kimliğine doğru hiç olmazsa ilk adımlarını atmış, güçlü bir firma yapısı oluşturmaya yetmemiş.
30 yıl az değil!
Yani, Türkiye'nin ihracatçı ekonomi kulvarına girişinin milâdını 24 Ocak 1980 kararlarıyla başlatırsak, geçen 30 yılda o kadar teşvike, desteğe, uğraşa rağmen bugün hepi topu 48 bin 551 firmadan söz etmek, mikro yapısal yetersizliğin başlıca kanıtı sayılmalı.
İhracatın firma altyapısındaki sayısal sığlık kadar önemli başka bir sorun daha var: Kısırlık! Resmi verilere göre, 48 bin 551 firmadan yaklaşık yarısının (yüzde 49'u) bir yılda yapabildiği ihracat 100 bin dolar sınırını aşamıyor. Yıllık rakamı 12 aya bölersek, ayda ortalama 8 bin 300 dolar!
Bir yılda 100 bin dolar sınırını geçemeyen 23 bin 790 firma ayda ancak bu kadar ihracat yapabiliyorsa, ortada övünülecek bir tablo yok demektir. Toplamın yüzde 37'sini 100 firmanın sırtladığı bir firma yapısıyla yılda 123, 130 milyar doların üstünde ihracat geliri sağlamak mucizedir!
48 bin 551 firmadan yüzde 46'sının (22 bin334'ü) bir yılda sadece tek ülkeye; yüzde 36'sının (17 bin 478'i) 2 ilâ 5 ülkeye; yüzde 10'unun (4 bin 855'i) 6 ilâ 10 ülkeye ihracat yapabildiği bu yapı güçlendirilmediği sürece, Cumhuriyet'in 100. yıldönümünü kutlayacağımız 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat hedefinden söz edenlere inanmak için hiçbir sebep yok demektir!
Firma kalitesi ve rekabet gücü
Tebliğ, bir taraftan yapısal yetersizliği ortaya koyuyor, diğer taraftan ihracat altyapısını güçlendirmek için "firma kalitesini" yükseltmenin şart olduğunu vurguluyor. Sorunu tanımlıyor; düşündüğü çözümü de sunuyor.
Kalite sorununun ancak bilgi ve eğitimle çözülebileceği mâlum. Bakan Zafer Çağlayan'ın 100 bin ihracatçı firma hedefinin "altına" 2 milyon 300 bin dolarlık bir eğitim desteğini koyması da bundan. Kendi ifadesiyle, en az 5 pazara yılda 1 milyon doların üstünde ihracat yapabilecek mikro yapı ve rekabet kapasitesinde firma yaratmanın başkaca bir yolu yok.
Bu tebliğ esas itibarıyla KOBİ sistemine dönük. Yaslandığı iki eksenden biri KOBİ'leri faaliyet alanlarına göre kümelendirmeye özendirmek, hattâ özendirmekle kalmayıp, zorlamak. Bu konuda başlamış olumlu gelişmeleri hızlandırmak.
İşte, tam da bu noktada, KOBİ çatı kuruluşlarına, odalara, iş derneklerine büyük görev düşüyor: Üyelerini tebliğle düzenlenen eğitim-danışmanlık programları konusunda bilgilendirmek, katılmaya özendirmek, kamu ile işbirliğinden kaçınmamak. Bakan Zafer Çağlayan'a düşen sorumluluk ise, ürettiği modelin etkin uygulanmasını sağlamak; yozlaştırılmasına izin vermemek.