TCMB’yi zor bir sınav bekliyor

Seyfettin GÜRSEL
Seyfettin GÜRSEL Seyfettin GÜRSEL seyfettin.gursel@dunya.com

Geçen haftanın en yakıcı ve uzak ara en önemli olayı kuşkusuz Trump’ın 2 Ni­san’da büyük bir tantanayla ilan ettiği güm­rük tarifeleriydi. Yerli yabancı ekonomi çev­relerinde neredeyse sadece bu konu konuşu­luyor.

Bu durumda benim de bu tarihsel olay üzerine görüşlerimi paylaşmam gerektiğini düşündüm ama sonunda vaz geçtim ve bek­lemeye karar verdim çünkü Avrupa Birli­ği’nin nasıl bir yanıt vereceği halen belirsiz. Çin kısasa kısas mantığıyla Trump’a aynı ta­rifiyle karşılık verdi. Çin Amerikan mallarını başka ülkelerden bir miktar yüksek fiyatla da olsa tedarik edebilir ama bu o kadar önemli değil çünkü Çin ekonomisi zaten deflasyo­nun eşiğinde. AB’de durum böyle değil.

Avru­pa Merkez Bankası yeni tarifenin AB büyü­mesini ihracat üzerinden 0,3 yüzde puan dü­şüreceğini, eğer AB gümrük tarifelerini aynı ölçüde yükseltirse bu kez büyümenin arz ka­nalından 0,2 yüzde puan daha kaybedeceği­ni hesaplıyor. Şu sıralar AB yönetimi bir yan­dan zararı sınırlamayı amaçlayan farklılaş­tırılmış gümrük tarifleri diğer yandan tarife dışı kurallarla ithalatı kısıtlayarak Trump’a gözdağı verecek bir paket üzerinde çalışıyor.

Enflasyonda yön değişikliği

Bu haftanın konusuna gelirsek, enflasyon­da son durumu ve 19 Mart siyasi şokunun enflasyon üzerinde muhtemel etkileri çerçe­vesinde TCMB’nin 25 Nisan Para Politikası Kurulu’nda nasıl bir tepki vereceğini tartış­maya açmak istiyorum. Mart ayında enflas­yon yön değiştirdi. Şubatta yüzde 2,3 ‘e ge­rileyen aylık enflasyon martta yüzde 2,5’e yükseldi.

Can yakıcı artış gıda ve alkolsüz içecekler kaleminde: yüzde 4,9. Bu yön deği­şikliğinde mevsimselliğin bir dahli yok çün­kü mevsim etkilerinden arındırılmış enflas­yon yüzde 2,3’ten 2,6’ya yükselmiş bulunu­yor. Yönetilen, yönlendirilen fiyatların da bir dahli yok çünkü bu oran da yüzde 2,4 artmış.

Bu yön değişikliğinde 19 Mart şokunun döviz kuruna yaptığı etkinin de hemen hemen payı yok çünkü TCMB 30 milyar dolar civarında satış yaparak ve çeşitli araçlarla piyasadan yüklü miktarda TL çekerek bu etkiyi yüzde 5 civarında sınırlamayı başardı. Sonuçta yıllık enflasyonda gerileme devam etti ama 1 yüz­de puanla sınırlı kaldı: Yüzde 39,1’den yüzde 38,1’e.

TCMB’nin ikilemi

Önceki aylarda baz etkisiyle yıllık enflas­yonda çok daha hacimli düşüşler olduğun­dan TCMB faiz oranlarını üst üste 250 baz puan düşürerek politika faizini yüzde 42,5’e kadar çekmişti: Yıllık enflasyon ile politi­ka faizi arasında 300 baz puan kadar fark bı­rakmayı ihmal etmeden.

Eğer 19 Mart şoku­nun yarattığı belirsizlikler olmasıydı TCMB 25 Nisanda hiç olmazsa politika faizinde 100 puanlık bir indirim yapabilir ve böylece işi sıkı tutuğunu savunabilir, Cumhurbaşkanlı­ğı da bu sınırlı indirimi kabullenebilirdi. Oy­sa durum şimdi farklı. Kur artışının şimdilik önüne geçilmiş olsa da yabancı yatırımcılar ve vatandaş bundan sonra siyasal gelişme­lerde yaşanacakların belirsizliği nedeniyle tetikte.

PPK alacağı faiz kararında bu duru­mu dikkate almak zorunda. Dikkate alınması gereken bir diğer gösterge de enflasyon bek­lentileri olacak. Enflasyonda yön değişikliği ve belirsizlikler gıdım gıdımda olsa düşüşte olan enflasyon beklentilerinin yönünü de­ğiştirmiş olabilir. Bu koşullarda TCMB’nin enflasyonla mücadelede kararlığını göster­mesi ve sıkı para politikasından taviz ver­meyeceğini kanıtlaması şart.

Bana göre bu kararlılığı göstermenin yolu 25 Nisanda po­litika faizini değiştirmemesi olur. Bunu ya­pabilir mi? Normal koşullarda, evet yapabi­lir. Ama 5 Nisanda Yeni Şafak Gazetesinde yer alan bir haber-yorum TCMB üzerinde siyasal baskının arifesinde olduğumuza da­ir işaret fişeği niteliğinde. Yorumun önemli kısımları şöyle: “Ekonomi yönetiminin yak­laşık iki yıldır yürüttüğü Ortodoks politika­lara rağmen enflasyonla mücadelede isteni­len sonuç alınamadı.

Yüksek faize ve alınan onca kısıtlayıcı tedbire rağmen enflasyon, 22 ay önceki seviyesi olan yüzde 38’e ancak düşürülebildi… Kredi alamadığı için yeni ya­tırım yapamayan sanayicinin, yüksek faize dayanacak gücü kalmadı…Kapasite kulla­nım oranları son yılların en düşük seviyesi­ne gerilerken, sanayi üretim endeksinin ay­lardır düşüş seyrinde olması dikkat çekiyor.” “Arif olan anlar” demeye getirilen bir yazı ve 25 Nisan öncesi gard alıyor. Belli ki iktidar çevrelerinde bir arayışlar başlamış. TCM­B’yi gerçekten zor bir sınav bekliyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar