TCMB'nin "Çıkış Stratejisi"

Murat YÜLEK
Murat YÜLEK KÜRESEL BAKIŞ [email protected]

İki haftalık bir gecikmeyle de olsa TCMB'nin geçen ay açıkladığı çıkış stratejisi konusunu ele almamız gerekiyor. TCMB Türkiye'nin kriz dönemini finansal açıdan kazasız atlatmasında çok önemli rol oynadı. Banka'nın, kriz sonrasında, piyasada oluşan fazla likiditeyi nasıl geri alacağı, en az kriz dönemindeki rolü kadar önemli. Kriz döneminde Türkiye'deki likidite genişlemesi ABD başta olmak üzere batı ekonomilerindekine oranla son derece sınırlı kaldı. Bu açıdan, likiditenin çekilmesi sürecinde "gaza" gelmemek gerekiyor.

Kriz döneminde TCMB hem döviz hem TL cephesinde likiditeyi bollaştırıcı önlemler almıştı. Döviz cephesinde, Ekim 2008'den itibaren alınmaya başlayan önlemler, döviz alım ihalelerinin durdurulması, döviz satım işlemleri, TCMB döviz depo faiz oranlarının düşürülmesi, vadelerinin 1 haftadan üç aya kadar uzatılması, yabancı para zorunlu karşılık oranlarının düşürülmesinden oluşuyordu. Geçen sene Nisan ayından itibaren, krizin finansal etkilerinin azalmasıyla birlikte TCMB bu önlemleri tedrici olarak ortadan kaldırmaya başladı. Döviz satımı ihaleleri durdurulurken, döviz alım ihalelerini tekrar başlattı.

2008 yılı Ekim ayında krizin belirginleşmeye başlamasından itibaren TL cephesinde alınan önlemler daha dramatikti. Merkez Bankası borç verme faizleri hızla ve büyük oranda düşürüldü. Repo vadeleri uzatıldı. Fonlama artırılırken TL zorunlu karşılık oranları düşürüldü.

TCMB'nin "çıkış" stratejisi hem TL hem de döviz likiditesini kapsıyor.

Döviz likiditesi cephesinde çıkış stratejisi 2008 Ekim ayında başlatılıp halen yürürlükte olan likiditeyi kolaylaştırıcı önlemlerin, tedrici ve başta diğer merkez bankalarının politikaları olmak üzere dış gelişmelere paralel olarak, ortadan kaldırılmasını kapsıyor. Bunun iki önemli ayağını (i) TCMB'nin bankalara sağladığı döviz likiditesinin maliyetinin arttırılması ve vadesinin kısılması; ve (ii) yabancı para zorunlu karşılık oranlarının yükseltilmesi oluşturuyor.

Bu yabancı para önlemleri şirketler açısından döviz kredilerinin maliyetinin artması manasına geliyor.

TL tarafındaki çıkış stratejisi ile, bir taraftan geçen yılın sonunda ilan edilen 2010 yılı para politikası çerçevesindeki unsurları gerçekleştirirken diğer taraftan piyasadaki likiditeyi emmeyi hedefleniyor. Bu çerçevede, TCMB'nin daha üç ya geçmişken, 2010 yılı stratejisindeki "teknik faiz indirimi" ibaresini artık "teknik faiz ayarlaması" olarak değiştirdiğinin altını çizelim. TCMB bu süreci iki aşamada gerçekleştirmek istiyor. Birinci aşamada, ihtiyaç fazlası fazla fonlama kriz öncesi seviyelere yaklaştırılacak. Diğer taraftan, TCMB bu aşamada İMKB bünyesindeki repo/ters repo piyasasındaki haftalık repo ihalesi faizlerini politika faizi haline getirerecek. Bu ilk aşamada, haftalık boyunca gecelik repo faizi TCMB gecelik borç alma faizinin (% 6,50) 50 baz puan üzerinde belirlenecek ve miktar ihalesi şeklinde yapılacak. Bu yolla, banka dışı kesimin likiditesi bankalar arası piyasadakine paralel yönlendirilmiş olacak. İkinci aşamada ise, haftalık repo faizi ile gecelik faizler arasındaki fark artırılacak ya da gecelik faizler değiştirilecek. İkinci aşamaya ne zaman geçileceği (ya da geçilip geçilmeyeceği) piyasadki likidite açığının seyrine göre belirlenecek.

TL likiditeden çıkış stratejisi, tedrici olarak TL faizlerin yükselmesi manasına geliyor. TCMB 2008 sonundan itibaren, politika faizlerini ve likiditeyi, enflasyon hedefleriyle birlikte krizin finansal kesim üzerindeki etkisini azaltmak amacıyla belirledi. Reel ekonomik aktivitienin hızla düştüğü o dönemde bu iki amaç politika araçlarının kullanımı açısından farklı değildi; likiditenin artırılması ve faizlerin düşmesi enflasyon yükseltme riskini taşımazken finansal riskleri azaltıyordu.

Şimdi durum farklı. Çekirdek enflasyon kritik seviyelerde olmasa da yükselme trendinde. Ekonomik aktivitenin gücü ise tartışmalı. Fazla likiditenin çekilme hızı ve yöntemi bu açıdan çok kritik. Premature daraltıcı politika henüz filizleri çok cılız olan ekonomik büyüme potansiyelini sona erdirebilir. Önceki dönemdeki likidite genişlemesinin iç talebe ne zaman yansıyacağı önemli değişken. "Aktarım mekanizması" kavramını önümüzdeki dönemde çok konuşacağız.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Chief Sustainability Officer 06 Ağustos 2018