TCMB sıkılaştıkça not artırımları geliyor

Volkan DÜKKANCIK
Volkan DÜKKANCIK Yatırım Dünyası [email protected]

Normale dönüş derecelendirme kuruluşları nezdinde karşılık bulmaya devam ediyor. Moody’s’in Türkiye’nin notunu iki kademe birden notunu artırması sonrası gözler Fitch ve S&P’ye çevrildi. Fitch’in eylül ayında, S&P’nin de kasım ayında not artırmaya devam etmesi bekleniyor.

 2023 Mayıs seçimlerinin ardından yeni ekonomi yönetiminin göreve gel­mesiyle ekonomide başlayan normlara ve normale dönüş sü­reci kredi derecelendirme ku­ruluşları nezdinde karşılık bul­maya devam ediyor. Moody’s Türkiye’nin kredi notunu yatı­rım yapılabilir seviyenin 6 ka­deme altından (B3) 4 kademe altına (B1) yükseltti. Not görü­nümü pozitif olarak korundu. Piyasa katılımcılarının çoğu tek kademe not artışı beklerken iki kademe gelmesi pozitif bir du­rum.

Ancak, Moody’s not artış döngüsüne geriden katıldığı ve Türkiye’nin mevcut 5 yıllık kre­di risk primi (CDS) başta olmak üzere son dönemde TL varlıkla­ra artan talep dikkate alındığın­da piyasalar tarafında beklenen bir gelişmeydi demek mümkün. Bu anlamda, özellikle BIST açı­sından kısa vadede ekstra bir pozitiflik yaratmaktan ziyade, son yaşanan yükseliş de dikkate alındığında konsolidasyon için bahane yatarmış durumda. An­cak orta-uzun vadede yatırım yapılabilir ülke olmaz hikayesi­nin daha başlarında olduğumu­zu unutmamak gerekiyor.

Yeni not artışları yolda

Daha öngörülebilir bir po­litika çerçevesinin oluşması, özellikle para politikasının tah­minlerin de ötesinde sıkılaş­masıyla CDS ve diğer risk gös­tergelerindeki güçlü iyileşme yabancı kurum ve kredi derece­lendirme kuruluşlarının olum­lu değerlendirmelerindeki baş­lıca noktalar.

Ancak kredi notu anlamında buradan daha öteye gidebilmek için para politikası­na artık maliye politikasının da güçlü bir şekilde eşlik etmesi ve sürdürülebilir bir patikaya so­kulması oldukça kritik önem­de. Enflasyonda istikrarlı geri­leme, cari dengede iyileşme, ve ücret artışlarında geçmiş enf­lasyona endeksleme uygulama­sından vazgeçilmesi gibi unsur­lar ilave not artışını tetikleye­cek gelişmeler olarak belirtildi Moody’s tarafından.

Sıkı para politikasının sürdürülmesi ve bunun mali sıkılaşmayla des­teklenmesi, iyileşen cari den­ge ve Türk lirası varlıklara olan talebin sürmesiyle rezerv biri­kiminin yavaşlayarak da olsa devam etmesi önümüzdeki dö­nemde not artırımlarının ma­sada kalmaya devam etmesi­ni sağlayacaktır. Bu bağlamda, Fitch (6 Eylül 2024) ve S&P’nin (1 Kasım 2024) sonbahardaki not değerlendirmelerinde de not artırımları görmemiz ol­dukça olası.

Karar sonrası borsa sakin gözler bilançolarda

Borsa cephesinde, not kararı öncesinde TL bazında rekor se­viyeler test edilirken karar son­rası daha sakin bir görüntü ha­kim. Ancak artan yabancı ilgisi ve TL’ye güven duyulmaya baş­laması özellikle kendini tahvil piyasasına yoğun yabancı girişi ve TCMB rezerv gelişmelerin­de net olarak gösteriyor. Özel­likle swap hariç net rezervde pozitif bölgeye geçilmesi olduk­ça dikkat çekici bir hızda ger­çekleşti.

TCMB’nin kararlı para politikası ve buna eşlik edecek mali sıkılaşma süreci, ekono­mide normlara dönüş senar­yosunun en önemli araçların­dan biri olarak fiyat istikrarının sağlanması ve piyasalarda ön­görülebilirliğin artmasına des­tek olabileceği için orta uzun vadede oldukça pozitif bir tablo ortaya koyuyor. Ancak yüksek faizle birlikte artan finansman maliyetleri ve soğuyan büyü­me şirketler ve dolayısıyla bor­sa açısından durumu biraz da­ha sıkıntılı bir hale getiriyor. Bu aşamada 2Ç24 bilançolarında bu sıkı duruşun etkileri yakın­dan takip ediliyor olacak.

 Yabancı TL faiz sevdasından hisseye ne zaman geçecek?

Bu bağlamda yabancının yüksek faiz avantajından yaralanmak için sabit getirili TL varlıklara gösterdiği ilgi hisse senedi cephesinde henüz karşılık bulabilmiş değil. Hisse senedine giriş yabancı için biraz da uzun vadeli bakmayı gerektiriyor. Ekonomide sıkı ve kararlı duruşun sürdürüleceği noktasında ikna edilmiş bir piyasa, gri listeden çıkış, not arttırım beklentilerinin sürmesi ve dezenflasyonist sürecin de başlamasıyla birlikte kendine yeni bir hikaye yaratma eğilimine girmek isteyecektir.

Ancak yüksek faiz, yüksek enflasyon ve yavaşlayan büyüme bu hikayeyi fiyatlamanın zamanlaması ve sektör/hisse seçimi konusunda çok dikkatli olmayı gerektiriyor. Bu dönemde hisse portföyü oluşturmaya çalışan yatırımcılar, büyüme ve faiz duyarlılığı yüksek olan otomotiv, beyaz eşya, cam, demir-çelik gibi sektörlerden; yabancı ilgisin olduğu sektörlerle birlikte talep esnekliği düşük, büyüme duyarlılığı zayıf, defansif ve kendi hikayesi olan, iletişim, gıda ve gıda perakendeciliği, enerji dağıtım, sigorta ve havacılık gibi sektörlere yönelebilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar