TCMB faizleri yükselmemeli...

Murat YÜLEK
Murat YÜLEK KÜRESEL BAKIŞ myulek@aya.yale.edu

KÜRESEL BAKIŞ / Murat Yülek myulek@aya.yale.edu Enflasyonun tüm dünyada ve Türkiye'de yükselme trendine girmesiyle TCMB'nin de politika faiz hadlerinde yükselmeye gitmesi yönünde beklentiler oluşmaya başladı. TCMB'nin bir faiz artırım sürecini başlatması yanlış olur. Dahası, böyle bir politika seçimi, ekonomiyi bir stagflasyon sürecine sokabilir. Böylece, Türkiye klasik bir "kendini kendini gerçekleştiren kehanet" (self-fulfilling prophecy) tecrübesi yaşayabilir. Zira, son birkaç senenin tam tersi bir süreç olarak, enflasyonun ülkemize "ithal edildiği" bir dönemden geçiyoruz; enflasyonun iç talepten kaynaklandığını gösterir ciddi bir emare yok. Oysa 2008 yılı Türkiye'de büyüme açısından bir belirsizlik yılı. Geçen sene sonlarında bu köşede yapılan 2008'de yüzde 4'lük büyüme beklentisi şu anda konsensüs durumunda. Ancak, daha da kötüsü, büyümede bu yıl aşağı doğru ihmal edilemez bir risk var. Böyle bir ortamda faizleri yükseltmek, enflasyon üzerinde alınabilecek cüzi faydaya karşılık büyüme açısından büyük maliyete sebep olabilir. Türkiye'de ve dünyada enflasyon hedeflemesi yaklaşımının açmazı şu sıralarda daha da açık bir şekilde ortaya çıkmaya başladı. TCMB, enflasyonun tek yasal hedef olduğu ve tek politika aracı olan kısa dönemli TCMB faizlerinin bu amaç doğrultusunda kullanılacağını beyan ediyor. Verim eğrisinin uzun ucunu da beklentileri kontrol ederek "manipüle" etmeye çalışıyor. Ancak bu, "teoride" kalıyor. Sadece Türkiye'de değil, örneğin, yeni başkanıyla tam da açık enflasyon hedeflemesine geçmeye çalışan ABD gibi bir ülkede de öyle. ABD, artan enflasyon riskine rağmen, finansal krizi en az hasarla atlatabilmek için faizleri düşük tutmak zorunda. Yine de ABD'deki tezat Türkiye'den daha küçük. Zira kurucu yasası FED'e enflasyon kadar istihdamı da hedef olarak belirliyor. Finans kesimindeki krizin mevduat toplayan ticari bankalara da yansıması ABD'de hem hanehalkını hem de şirketleri sıkıntıya sokacak. Emlak piyasasının daha da zayıflaması, başta hanehalkını servet kaybıyla karşı karşıya bıraktığı kadar ticari bankaları da sıkıntıya sokacak. Bu açıdan, ABD'de faizlerin enflasyonist bir ortamda düşük tutulması büyük bir tezat değil. Türkiye'de, TCMB faiz politikasıyla bir taraftan talebi kontrol etmeye çalışırken, diğer taraftan da (fiilen) YTL'nin "tehlikeli şekilde" zayıflamasını ve şirketler (ve dolayısıyla bankalar) kesiminin bilanço problemleri yaşamamasını sağlamaya çalışıyor. Oysa yasasında böyle bir zorunluluğu yok. Enflasyon hedeflemesi politikasının Türkiye'deki uygulanışındaki tezat da buradan kaynaklanıyor. Tüm bunlar anlaşılır ve takdir edilir "tezatlar." Ancak, Türkiye'de bu kez yavaşlama riski önceki yıllara göre çok daha yüksek. Yüksek faizler, tüketici güveninin düştüğü bir ortamda hem doğrudan iç talebi hem de zayıflayan dış taleple karşı karşıya olan ihracatçıyı vurur. Buna karşılık enflasyon üzerindeki etkisi sınırlı kalır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Chief Sustainability Officer 06 Ağustos 2018