Tavuk ve yumurta
Yine canım yazı yazmak istemiyor diye başlayacağım ve başladım bile. Allah biliyor ya bu kadar kötü haberin yarattığı karamsar bir ruh hali içindeyken büyük veri gibi tartıştığımız konular kimin umuru pek de bilemiyorum. Akıl tutulmasından başka bir isim veremediğim davranış ve söylemlere şaşkınlık ve dehşetle bakarak yaptığımız işe bir ağırlık vermeye çalışıyorum. Ne yalan söyleyeyim veremiyorum. Bir kez daha insanlığa başsağlığı diliyor ve bir kez daha Cennet vaatleriyle yaşamlarımızı Cehenneme çeviren herkese Allah’tan akıl ve zihin temenni ediyorum. Ancak, bir İngilizce deyimle ‘the show must go on’ fikrimden de vaz geçmiş değilim. O nedenle geçtiğimiz iki haftada değindiğim konunun son yazısını da sizlerle paylaşacağım.
Geçtiğimiz hafta sizlere ‘eski’ veri ve ‘yeni’ verilerin farklılıklarını anlatmaya çalışmıştım. Hatırlayacaksınız günümüzde derlenen ve derlenebilecek verilere büyük veri (big-data) ve bu veri tabanlarından işe yarayacak bir anlam çıkarmak işine de analytics deniliyordu. Literatür bu kavramlara ilişkin yazılarla doluyor taşıyor hem büyük-veri hem de analytics uzmanlarına çok iş düşeceği anlatılıyordu. Büyük-veri ve analytics’in yeni bir şey söylemediğini, işletmecilerin eskiden yaptıkları işlerin değişmediğini de söylemiştim. Sonuçta doğru kararları doğru şekilde verebilmek için gereken ‘bilgi’ girdisi sağlanacak ve bu bilgi çözümlenerek ‘bilgiye dayalı’ veya bilgi tarafından ‘sağlanmış’ kararlar verilecek. Ancak bazı farklılıklar da vardı. Eski ve yeni arasındaki birinci fark toplanan, daha doğrusu toplanabilecek, verilerin miktarı ve toplanma süratiydi. Özel depolama ve iletişim altyapısı isteyen veri derleme işi teknolojik ilerlemeler sayesinde artık eskiden hayal edilemeyecek kadar veriyi işletmeye neredeyse ‘real-time-anında’ ulaştırabiliyor. Bu verilere onun için de büyük-veri deniliyor. Veri bu kadar çok ve çabuk gelince de bu verilerin;
1) Doğrulanması,
2) Analize hazırlanması ve
3) Çözümlenmesi, de eskiye oranla çok daha zor hale geliyor. Onun içinde bu iş için özel eğitilmiş analytics (çözümleme) uzmanlarına ihtiyaç duyuluyor.
Defalarca yazdım işletmeci dediğiniz kişi veya kişilerin işleri insanların anlayacağı bir dille literatürün hiç bir yerinde tanımlanmamıştır. Arayın bulamazsınız. Ben bulamadığım için Anneme işletmeci olarak ne iş yaptığımı kadıncağız rahmetli olana kadar anlatamadım. “Tanımı bile olmayan bir işi gençlere nasıl anlatayım?” diyerek akademik hayattan ayrılmış ve yazı- düşünce hayatıma işin bir tanımını yaparak başlamıştım. Lütfen hatırlayınız ve aklınızda tutunuz. Bu tanım sizlerin iş hayatındaki başarınızda anahtar bir rol oynayabilir. Daha önce de rica etmiştim. Yazılarımı öylesine okuyorsanız bile şu aşağıdaki paragrafı basın, büyütün ve masanızın bir yerine yerleştirin. Hiç olmazsa arada sırada bir bakın.
İşletmeci işletmesine o işletmenin kullandığı kaynaklardan o kaynakların başka kullanımlarında elde edebileceği dönüşümden daha fazla dönüşüm sağlamaya uğraşan kişiye denilir. İşletmeci bunu yapmak için (A) kim için ne üretmesi gerektiğini (pazar tanımı) kararlaştırır; (B) bu ürün veya hizmeti üretir (üretim); ürettiği ürün/hizmeti seçtiği pazarlara ‘tanıtır ve satar’. Bunları yapmak için de gereken (1) bilgi ve know-how, (2) mali kaynaklar, (3) fiziki tesisler ve altyapı, (4) insan gücü, (5) işbirlikleri ve stratejik ilişkilerden oluşan kaynakları kararlaştırır; bulur, tahsis eder ve kullanımlarını denetler.
Yukarıdaki paragrafta anlatılan verilmesi, uygulanması ve izlenmesi gereken kararlar şöyle:
1) Kim (pazar) için ne (ürün/hizmet) üretelim?
2) Seçtiğimiz ürün/hizmeti (miktar ve özellikleri, kalitesi, maliyeti, üretim- dağıtım zamanı) nasıl üretelim?
3) Ürettiğimiz ürün/hizmeti hedefl ediğimiz pazarlara nasıl tanıtalım (iletişim) ve satalım (satış)? İşletmeci bu kararları verdikten sonra uygulanmaları için başka işler yapmak durumundadır. Özellikle üretimin yapılabilmesi için hangi kaynaktan ne kadar, ne zaman lazım kararlarının verilmesi gerekiyor.
İşletmecinin işi burada da bitmiyor. Kaynakları bulup üretim ve pazarlama işlerine aktarması. Sonra da aktarıp da ne oldu takip etmesi gerekiyor. Tüm bu işlerin yapılabilmesi için adam lazım, para lazım, alt yapı lazım, ilişkiler ve stratejik işbirlikleri lazım ve en önemlisi bilgi ve know-how lazım. Yani üst yönetici beş uzmanın işini ya tek başına ya da yardımcıları aracılığı ile yürütecek. Mali işler, personel, fiziki-tesis ve altyapı mühendisliği, stratejik işbirlikleri sorumlusu, ve enformasyon yönetimi sorumlusu olacak. Bunlar arasında en önemli adam enformasyoncu olanı. Bu büyük-data, küçük-data, analytics falan ne derseniz deyin hiç değişmedi ve değişmeyecek. İşletmeciler bu işleri yaparken gereken bilgileri bazen işletme içi, bazen işletme dışı kaynaklardan, bazen deneyimlerinden, bazen eşten dosttan, bazen iç güdüleriyle ürettiler. Bu da değişmedi ve değişmeyecek. Rasyonel işletmeciler önce ne karar için ne bilgi gerekir ona karar verirler. Akademisyenlik yıllarımda araştırma metotları anlatırken öğrencilerime işletmecilerin vermesi gereken kararları anlattıktan sonra her karar için: “Alâeddin’in lambasından bir cin çıksa bu kararı en doğru şekilde verebilmeniz için neyi bilmek isterseniz vermeyi vaat etse ne sorardınız?” diye sorardım. Bu küçük alıştırmadan iki ders çıkardı;
1) Bir işletmecilik kararını en doğru vermek için bilinmesi gereken şey çoğu kez bilinemez (yani ölçülemez) sadece tahmin edilir;
2) Her işletmecinin bir kararı doğru vermek için şart gördüğü bilgi aynı değildir. Bu da değişmedi ve değişmeyecek.
Bunlar değişmediğine göre ne değişti? Bir kere eskiden hiç bilinemez denilen bir sürü şey belki hala bilinemez ama indikatörleri yardımıyla bazı tahminler yapılabilir. Büyük veri işte bu indikatörlerle dolu. Değişen şey bu. Ancak her işletmecinin istediği bilgi aynı olamayacağına göre büyük verinin çözümlemesinin işletmeye (işletmeciye) uygun bir biçimde yapılması gerekir. Bu değişmedi. Değişmezde. O nedenle paket büyük veri ve analizi önerilerine çok iyi bakın. Paranız ve emeğiniz boşa gitmesin.
Sağlıcakla kalın.