”Tavuk ekonomisi” nelere mal oluyor?

Rüştü BOZKURT
Rüştü BOZKURT BUZDAĞININ DİBİ [email protected]

İki büyük ırmağın deniz hasretine son verdiği; Karadeniz'in sularına karışıp ebedi dinginliğine kavuştuğu ilginç bir coğrafyadır Orta Karadeniz Bölgesi. Ne zaman Kazova'dan Bafra Ovası'ndan, Sulova'dan Erbaa'ya, Niksar Ovası'ndan Çarşamba düzlüklerine insek; ayağımıza tarlanın çamuru değdiğinde ilginç şeyler öğretiyoruz. Bu bereketli topraklar bizi doyurma sabrının yanında, öğretme konusunda da direncini sürdürüyor.

Bafra düzlüğüne son kez indiğimizde Ahmet Aydın'a uğradık. Atadan çiftçi olan, milletvekilliği ile siyasi deneyimin süzgecinden de geçen Aydın'a, aşılı fide ile karpuz yetiştiriciliğinin nasıl bir gelişme gösterdiğini soruyoruz.

Ahmet Aydın gazetemiz DÜNYA'nın sadık dostlarından biri olduğu için ilginç bir yanıt veriyor: "...Hocam, yazılarında sık sık 'koyun ekonomisi'nden söz ediyorsun. Komşunun yaptığını aynen taklit eden, yarattığı kapasite fazlası ile hem kendini hem de komşusunu batıran; farklı iş yapmayan, o nedenle gelişmeye katkısı sınırlı kalan girişimciler için bu güzel bir anlatım ama yetersiz. Bizim tarımsal üretimde o kavram yerli yerine oturmuyor. Bundan böyle 'tavuk ekonomisi' konusunu öne çıkarman gerek. Aşılı fide ile karpuz yetiştiriciliğinin çıplak verime etkisi oldu. Açık arazide dönüm başına 4 ton üretim 10 tona çıktı. Ama biz bir yandan verimi artırırken, öte yandan ekim alanlarını yaygınlaştırınca yarattığımız 'arz fazlası' ile birbirimizi yemeye başladık. Bu yıl Bafra'da zarar milyonlarca liraya ulaştı. Özellikle biz çiftçiler bir avuç yem atıldığı zaman, hep birlikte oraya koşuyor; birbirimizin yemini kapmak için kendi kendimizi yaralıyoruz. Bu bizim ezeli derdimiz; o nedenle sanayi için "koyun ekonomisi" geçerli ise bizim tarımsal üretimde de "tavuk ekonomisi" kaynak israf ettiriyor" diyor.

Aşılı karpuz spekülasyonları

Ahmet Aydın ve çevresindeki çiftçilere aşılı karpuz fidanlarının yarattığı sonuçlarla ilgili ayrıntı bilgisi vermelerini istiyorum: "Karpuzun tadını ve dayanma gücünü etkiliyor mu? Aşılı fideler virüslere karşı dayanıklı değil mi?"

Uzmanı olmadığımızı, işin mutfağında çalışmadığımızı, bilgilerimizi üretimin içinde yaşayanlardan derlediğimizi; ama yinede kimi zaman "abartılı bilgi" aktararak okuyucuyu yanılttığımızı anlatıyorum. Örneğin, açık alanda aşılı domates fidelerinden 25 ile 30 ton verim alındığını bizim gazetenin çok yazdığını; toplantılarda bu yönde bilgiler sunduğumuzu; ama Kavoza'da çok sayıda çiftçiden çaprazlama bilgi aldığımızda, dönüm başına en yüksek 16 ton, ortalama da 12 ton verim alındığını öğrendiğimizi kendilerine aktarıyorum. Bu nedenle, bilgilere ulaşan, onları derleyen, paketleyen ve gazete aracılığı ile dağıtan bizlerin, iyi niyetle de olsa abartılı bilgi aktararak "tavuk ekonomisine" katkı yaptığımızı; o nedenle yapılan her değerlendirmenin hangi "ölçülere" göre yapıldığını "anlamak" istediğimi söylüyorum. Bir gözlemi daha paylaşıyorum kendileriyle. Çok ünlü köşe yazarlarının bile sadece "malumatfuruşluk" odağından yazdıklarında, insanları yanlış yönlendirebildiklerini; kaynak israfını artırdıklarını, şimdi "ayrıntıdaki dinamikleri" anlama zamanı olduğunun da belirtiyorum.

Aldığım yanıtı sizlerle da paylaşmak isterim: "Karpuzun niteliğini belirleyen organik madde, besleme, sulama ve ilaçlama zamanı, asıl önemlisi de erken kesim yapmama belirleyici oluyor. Piyasa boşluğunu hisseden bazı üretici ve tüccarın erken kesim yaptırması durumunda aşılı fideden yetişen karpuzun sorunları artıyor. Konuyu sadece fideye bağlamak yanlış olur. Fidenin özenli yetiştirilmesi, standardı, fide yetiştiricilerinin kendi ürünlerinin arkasında durması önemli; ama yetiştiricinin bilinci de en az onlar kadar önemli."

Tarımsal üretimde nelere bakmalı?

Bafralı çiftçilere, "örgütlü tarımsal yatırımlara" yönelişin hızlandığı bir dönemde, hangi noktalara özen gösterilmesi gerektiğini beş maddede toplamalarını rica ediyorum. Söylediklerini birlikte "alıcı ruhla" paylaşalım:

1. Hükümet kararlarından çok tarımsal üretimde "trendler"; onların yarattığı "fırsat ve tehlikeler" önemli. Trendleri yeterince kavramadan yapılan yatırımlar yaratmak istenen sonuca ulaşmıyor.

2. Karar verirken, örneğin kaba yem içinde "kuru madde" oranı bölgeye, toprağın durumuna göre değişir. Bölgelerle ilgili "ayrıntı analizi" yapmadan fizibiliteler yanıltıcı sonuçlar doğurur. Gerçekten işin profesyonelleri ile ve gerekli analizler yaparak tarımsal yatırımlar hayata taşınmalı.

3. Bizde sadece "üretim cephesi" düşünülerek tarımsal yatırımlara yönelme var. Ürünün "lisanslı depolarda" saklanması "soğuk hava imkanları", daha da önemlisi "lojistik altyapısı ve maliyetleri", güvenli pazar yaratarak "fiyat istikrarı yaratma" ve bütün bunları yönetecek "hükümet politikaları" üzerinde gerektiği gibi durulmuyor.

4. Türkiye "iç tüketimini" geliştirme ve "çevre ülkelere satış imkanı" birlikte ele almalı; sadece "arz cephesine" değil "talep cephesine" mutlaka yatırım aşamasında dikkate alınmalı.

5. En önemlisi de "üretici örgütlerimiz" yeterli değil; var olanların da çok azı fonksiyonel. Üreticinin Batı'da örneğin bir İspanya'da olduğu gibi güçlü örgütlenmelere gitmesi gerek.

Tarımsal alanda yeni yatırım yapmak isteyenlere duyurulur: Koyun ekonomisi ve tavuk ekonomisi tuzağından uzak duralım!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar