Tatlı Badem Sokağı'nda bir müze var
Nâzım Hikmet, “Saman Sarısı” şiirinde diyordu ki “vakıt hızla ilerliyordu yaklaşıyordum gece yarılarına / Belveder yolunda düşündüm Lehlileri / kahraman bir mazurka oynuyorlar tarihleri boyunca / Belveder yolunda düşündüm Lehlileri.”
Polonya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 600. yılı nedeniyle düzenlenen kültür programı kapsamındaki Varşova gezimizin dönüşünde, günlerdir düşünüyorum onları. Türk misafirperverliğini aratmayan konukseverlikleri de gerçekten kayda değer. Varşova’daki Nâzım Hikmet’i, Polonya’nın kütüphanelerini ve kitapçılarını 6 Haziran’da çıkacak Dünya Kitap Dergisi’nde, “edebiyat-mekân” sayfalarında yazacağım.
Bugün, Beyoğlu’nda, Tatlı Badem Sokağı'nda, köşebaşındaki 23 no’lu binadan söz ederek başlamak istiyorum. Çünkü bu yapı, Polonya'nın milli şairi Mickiewicz'in 128 yıl önce oturduğu ve hayata gözlerini kapadığı ev. Varşova’da, Adam Mickiewicz Enstitüsü'nde Direktör Pawel Potoroczyn, yardımcısı Joanna Kiliszek ve Türkiye programının koordinatörü Olga Wysocka ile epey sohbet etme fırsatı bulduk; geçtiğimiz hafta onların bir bölümünü yansıtmaya çalıştım. Merkez, bugün onun adını taşıyan bir müzeye dönüştürülmüş. Adam Mickiewicz’in yanında arkadaşları da kalıyorlarmış. Aralarında 1830 yılındaki ayaklanma sonunda İstanbul'a gelen ve Polonezköy'ü (Adampol) kuran Adam Czartoryski de bulunuyormuş. Seneler önceki ilk gidişimde elektriğin henüz gelmediği, yediğim muhteşem yemeklerin tadı hâlâ damağımda olan, ancak bugün yoğun bir turistik talebe maruz kaldığından uzak durduğum köy Adampol. Gitmesem de sevdiğim, çok güzel anıları olan bir yer.
Polonya’nın hemen her yerinde heykelleri bulunan Adam Mickiewicz’in adını taşıyan Enstitü, Polonya kültürünü dünyaya tanıtmayı amaçlayan ve bu bağlamda uluslararası kültür kurumları, galeri, tiyatro ve festivallerle birlikte çalışan bir merkez. Pek çok ülkede önemli kültürel etkinlikler düzenleyen enstitünün projeleri arasında, "İsrail Polonya Yılı”, "İngiltere Polska Yılı”, “Polonya AB Dönem Başkanlığı Uluslararası Kültür Programı Kültür Orkestrası”, “Polska Müzik” ve “Proje Asya” yer alıyor. 10 milyon Euro’luk bir bütçe ile tüm dünyada 40 milyon izleyiciye ulaşmayı başarmışlar.
Polonyalılarla aramızda başta hüzün olmak üzere birçok ortak nokta var. Bıyık da bunların arasında. Torba, tabela, bitki, reklam, kasa, fatura, şapka, vişne ortak sözcüklerimizden.
Vistula nehri kıyılarına kurulu Varşova, yemyeşil bir şehir. Başta tarihi yapılar, müzeler ve kütüphaneler olmak üzere kentte bulunan binaların çoğu II. Dünya Savaşı’nda yerle bir olmuş. Rehberimiz ayakta kalabilen binaları gezdiriyor, duvarlarında kurşun izleri, devasa grafitiler var. Hepsinin de hikâyeleri.
Türkiye ve Polonya kültürlerinin ortak özelliklerini keşfetme çalışmalarımı önümüzdeki aylarda da sürdüreceğim. “Görsel sanatlar”, “güncel müzik”, “klasik müzik”, “tiyatro ve dans” kategorileri altında toplanan 600. yıl etkinlikleri, bunun için iyi birer fırsat. Tüm sene boyunca gerçekleşecek bu programları, http://turkiye.culture.pl/tr sitesinden de takip etmek mümkün.