Tatile nasıl çıkıyorsunuz?

Bundan 5 yıl önce tatile çıkmak daha kolaydı. Kimse sizden e-postalarınıza bakabileceğinizi beklemez, acil bir raporu göndermenizi talep etmezdi. Yanlış hatırlamıyorsam 5 yıl önce yanımda yalnızca Nokia N95 telefon ile tatile çıkmıştım. 5 megapiksel kamerası, sesli navigasyon özelliği, video çekebilmesi, müzik dinleyebilmek ve o zamanlar pek pahalı olsa da mobil internete girebilmek harika gelmişti. Sonraki sene Sony PSP ve bir dijital kamera. Sonraki yıl bu listeye Macbook da eklendi. Aynı yıl ikinci tatile yalnızca BlackBerry Bold’u alarak çıktım. Hatta köşe yazımı o küçücük klavyesinden yazmıştım. Ancak o kısa tatildeki tek cihaz deneyimi haricinde her sene beraberimde götürdüğüm teknoloji ürünlerinin sayısı arttı. Geçen hafta yanımda fotoğraf makinesi,
akıllı telefonlar, tablet, notebook ve PSP vardı. Cihazların kendileri çantamda, eşimin tüm serzenişlerine rağmen kablo sarmaşığı bavulda yerini aldı.

Tabii ana ekipmanlar dışında da bolca ihtiyaç duyabileceğimiz yan aparatlar da var. Örneğin 3G USB modem, bolca SD kart, her ihtimale karşı bir iki USB bellek, araç içi cam tutucuları, özel kılıflar, kulaklıklar vs. Yani internet devrimi başlamadan önce ancak gelişmiş bir ofis ortamında bulabileceğiniz her şey yanımdaydı. Şimdi gelelim bir haftalık tatil sonrasındaki deneyimlerime.

Öncelikle daha önceden de biliyorum ki kullandığınız cep telefonunun fotoğraf özelliği ne kadar gelişmiş olursa olsun, ortanın üstü bir fotoğraf makinasının yerini tutmuyor. Bu yüzden Panasonic G3’ü yanıma almam isabetli oldu. Manzarası bol bir yere gittiğinizde zoom ve detaylı ayarlar en çok ihtiyaç duyduğunuz şeyler.

Tablete yüklediğim ve deniz kenarında okumayı düşlediğim onlarca dergi hiç açılmamış olarak geri geldi. Belki yenisi daha iyidir ancak iPad 1’in kontrast oranı gölgede bile yeterli gelmiyor. Ayrıca yüksek sıcakta, kum ve ıslanma riski sıkıntı verici. Bunun yerine basılı dergileri ve kitapları tercih ettim. Islandılar, kumlandılar ve hatta dergileri diğer misafirlerin de faydalanması için masalarda bıraktım. iPad’de halen tek çizik yok; arkada yalnızca Steve Wozniak’ın imzası.

Bilgisayarımı götürmek en iyi yaptığım şeydi. Tabii eğer mecbur değilseniz, götürmeyin daha iyi. Tüm dosyalarınız bulutta olsa bile, tabletler ve akıllı telefonlar kapsamlı bir Excel tablosu oluşturmaya veya web sitesinde bir değişiklik yapmaya yeterli gelmiyor (evet tüm bunları yaptım).

PSP, hele ki yeni sürümü Vita, halen en eğlenceli portatif cihaz. Tabletlerin ve akıllı telefonların işlemci güçleri, çözünürlükleri veya kapasiteleri artıyor olsa bile, birinci nesil PSP oyunlarına bile yaklaşamıyorlar. Koruyucu kılıfları ile birlikte Sony PSP Vita, müzik, internet ve oyun için en başarılı arkadaş.

Artık eskisinden çok daha fazla internet kullanıcısı var. Tatil otellerindeki WiFi kapasiteleri ile kesinlikle yetersiz kalıyor. Kendi başınızın çaresine bakmanız lazım. Android telefonun WiFi hotspot olma özelliği başarılı. Ancak yine de notebook için bir 3G modem taşımak mantıklı.

15 inçlik MacBook Pro yerine 13 inçlik bir başka ürüne sahip olmak isterdim. İlk defa 15 inç ürünün girmediği bir oda kasası gördüm. Neyse ki, bir iki gün sonra ufaklık bilgisayarı alıp denize karşı Counter-Strike oynamaya başladı. Bilgisayar emin ellerdeydi. Hepinize iyi tatiller.