Tatil de olsa, ihracat ve Hatay
Böylesine uzun bir tatili fırsat bilen birçok kişi gibi ben de çalışıp koşuşturmadan nasıl yaşanır diye ayaklarımı uzatıp dinlenmeyi planlamıştım.
Ayaklarımı fazla uzatmış olsam ki, kendimi Hatay'ın sıcak sularında buldum. İskenderun'da, Antakya'da baba ocağında, eski dostlarla ve doğal olarak çiğ köfte ve künefe eşliğinde hem tatil yapıp hem de etrafı gözlemledim. Lisemizin bir araya gelebilen eski öğrencileri arasında, en eski mezun olmanın keyfini yaşadım.
Kaybettiğimiz büyüklerimizi ziyaret ederken, yaşarken olduğu gibi, öldükten sonra da, Müslüman kardeşleri ile aynı mekânı paylaşan gayrimüslim dostlarımızın da kabirlerini ziyaret edip dualarımızı okuduk.
Çocukluk günlerimde, koridorlarında koşuşturduğum İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası'ndan aklımda kalan gündem, hep bakliyat fiyatları ve balıkçıların ihracat beyannamesini acilen tescil etme telaşları olmuştu. Hazır Hatay'dayken o günleri anarak, bugünlerde neler oluyor diye araştırdım. Dış ticareti bir hayat tarzı olarak düşünen birisi olarak sonuçlardan çok mutlu olduğumu söylemem gerekir.
2010 yılı rakamlarına baktığımda, 1.697.293.007 ABD Doları ihracat rakamıyla Hatay'ın, ihracatçı bir il olarak bilinen komşumuz Mersin ilimizden yüzde 44 gibi yüksek bir oranda ihracat yapıyor olması dikkat çekiyor. İhracatçı iller sıralamasında da Kayseri, Konya, Eskişehir gibi sanayileri ile anılan illeri geride bırakıp, Türkiye genelinde 9. sıraya yerleşmiş olması, ayrı bir keyif verdi. Çünkü bakliyat ve balık ihracatına yaslanan günler biraz gerilerde kalmış ve İsdemir'in ivmesiyle demir çelik ürünleri ihracatının 714 milyon dolar gibi bir rakama varmış olması geçirilen dönüşümün önemli bir göstergesi. Ancak tarım ürünleri ihracatının da yüzde 40'a varan bir boyutta olması, ilimizin kaynaklarının ne denli güzel kullanıldığının da bir göstergesi. Narenciye ürünlerinin ihraç pazarları, Japonya gibi zor pazarları da kapsayan oldukça geniş bir yelpazeye yayılıyor.
Arap Baharı rüzgârlarının olumsuz etkisi ise, pazar çeşitlendirilmesi ile aşılmış ve 2011 yılı geçici ihracat rakamlarına göre Hatay ihracatçı iller sıralamasında yine 9. sırasını korumuş. Geleneksel ürünleri olan nar ekşisi ve zeytinyağı da ihraç ürünleri listesini renklendiriyor.
Sadece ihracat ürünleri ve pazarlarını konuşup Hatay'ın güzel doğasına ve kuşkusuz tarihine de haksızlık etmek istemem. Arsuz, Soğukoluk, Belen, Harbiye, Çevlik bütün güzellikleriyle, Sen Piyer Kilisesi, Antakya Müzesi ve diğer ören yerleri tüm tarihi çekicilikleriyle yerli ve yabancı turistleri bekliyor. Güzel plajlar ve çekici yaylalar gerçekten göz kamaştırıyor. Kıyıda 32 derece olan sıcaklığın, yarım saatlik yoldan sonra Amanos yaylalarında 16 dereceye kadar düştüğünü görmek hem şaşırtıcı hem de ferahlatıcı. Ancak turizm için yeni yatırımlar ve yetişmiş insan kaynağı ihtiyacı giderilmezse, bu sahada kazançlar birkaç bahar sonrasına kalacaktır. Hıristiyanlık tarihinin en önemli noktalarından biri olan ve her geçen gün daha da bilinen Sen Piyer Kilisesi yanında, ihmal edilmiş kaç tane kalemiz ve ören yerimiz var sayamıyorum.
Bu sohbet biraz Hatay reklamı oldu sanırım. Olsun varsın. Bu kadar değere sahip bir yeri konuşmak gerek diye düşünürüm. Umarım başka tatillerde bu kadar değerli olduğundan kuşku duymadığım diğer illerimizi de sohbetimizin konusu yapabiliriz.