Taşınmaz satışı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiği hakkında Anayasa Mahkemesi kararı

Rüknettin KUMKALE
Rüknettin KUMKALE [email protected]

Ortaklar Kurulu kararı olmaksızın taşınmaz satışı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiği hakkında Anayasa Mahkemesi kararı

Anayasa Mahkemesinin 22.06.2018 tarih ve 30456 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 24.05.2018 karar tarihli ve 2015/12563 başvuru numaralı kararının konusu; Taşınmazın şirketin ortaklar kurulu kararı olmaksızın ve muvazaalı olarak satışı nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin bulunmaktadır.

1. Anayasa Mahkemesi kararındaki Ulusal Hukuk ile ilgili atıflar

1.1. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 18. Maddesi :
1.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 3. Maddesi:
1.3. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 321. Maddesi
1.4. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 443. Maddesi
1.5. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 539. Maddesi
1.6. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 540. Maddesi
1.7. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 542. Maddesi
1.8. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 556. Maddesi

2. Anayasa Mahkemesi kararındaki Yargıtay İçtihatları

2.1. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17.01.2000 Tarih ve E.1998/8298, K.2000/19 sayılı kararı
2.2. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 20.10.2011 Tarih ve E.2011/2433, K.2011/14210 sayılı kararı
2.3. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27.11.2012 Tarih ve E.2011/12391, K.2012/19288 sayılı kararı
2.4. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17.01.2013 Tarih ve E.2012/18016, K.2013/876 sayılı kararı
2.5. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 06.04.2011 Tarih ve E. 2010/4-650, K.2011/67 sayılı kararı

3. Uluslararası Hukuk

3.1. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek 1 no lu protokol’ün “Mülkiyetin korunması” kenar başlıklı 1. Maddesinin ilgili kısmında “ Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada ön görülen koşullara ve uluslar arası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir”

3.2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları

Anayasa Mahkemesi kararında yukarıda sözü edilen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek 1 no lu protokol’ün “Mülkiyetin korunması” kenar başlıklı 1. Maddesine dayanılarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilmiş kararlara yer verilmiştir.


4. Değerlendirme

- Başvurucular şirketin mülkü olan taşınmazdaki payın ortaklar kurulu kararı alınmadan satıldığını belirtmişlerdir.

- Başvuruculara göre bu karar olmadan gerçekleştirilen satış işleminin geçerli olup olmadığı yönünde ise derece mahkemelerince yeterli bir gerekçe ortaya konulmamıştır. Başvurucular yetkisiz olarak yapılan satış işlemi nedeniyle mülklerini kaybettiklerini belirtmişlerdir.

- Başvurucular bu gerekçelerle mülkiyet ve adil yargılama haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

- Başvuru konusu olayda başvurucuların mülkiyet haklarına yönelik olarak kamu makamlarınca doğrudan yapılan bir müdahale mevcut olmayıp özel kişiler arası bir uyuşmazlık söz konusudur. Dolayısıyla başvuruda, devletin mülkiyet hakkına ilişkin pozitif yükümlülükleri yönünden inceleme yapılması gerekmektedir.

Genel İlkeler

- Mülkiyet hakkının korunmasının devlete bir takim pozitif yükümlülükler yüklediği hususu Anayasa’nın 35. Maddesinin lafzında açık bir biçimde düzenlenmemiş ise de bu güvencenin sadece devlete atfedilebilen müdahalelere yönelik sınırlamalar getirdiği, bireyi üçüncü kişilerin müdahalelerine yönelik sınırlamalar getirdiği, bireyi üçüncü kişilerin müdahalelerine karşı korumasız bıraktığı düşünülemez. Pozitif yükümlülüklerin ortaya çıkmasının nedeni gerçek anlamda koruma sağlanmasıdır. (…) Bu bağlamda söz konusu pozitif yükümlülükler, kimi durumlarda özel kişiler arasındaki uyuşmazlıklarda dahil olmak üzere mülkiyet hakkının korunması için belirli tedbirlerin alınmasını gerektirmektedir.

- Anayasa’nın 35. Maddesi usule ilişkin açık bir güvenceden söz etmemektedir. Bununla birlikte mülkiyet hakkının gerçek anlamda korunabilmesi bakımından bu madde, Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararlarında da ifade edildiği üzere mülk sahibine müdahalenin kanun dışı veya keyfî ya da makul olmayan şekilde uygulandığına ilişkin savunma ve itirazlarını sorumlu makamlar önünde etkin bir biçimde ortaya koyabilme olanağının tanınması güvencesini kapsamaktadır. Bu değerlendirme ise uygulanan sürecin bütününe bakılarak yapılmalıdır.

İlkelerin olaya uygulanması

- Somut olayda başvurucu şirketin uyuşmazlık konusu taşınmazdaki payının şirketin iki ortağından biri olan Ö.Ş. tarafından üçüncü bir kişiye satıldığı ihtilaf konusu değildir. Başvurucular bu satış üzerine yapılan tescilin yolsuz olduğunu ileri sürmüşlerdir.

- Başvurucular şirketin tek taşınmazı ile ilgili olduğundan dolayı satışın kanun gereği Ortaklar Kurulu kararı alınarak yapılması gerektiği hâlde bu karar alınmadan yetkisiz yapıldığını iddia etmektedir.

- Başvurucular, somut olayda belirtilen itirazlarının derece mahkemelerince değerlendirilmediğinden yakınmışlardır. Dolayısıyla başvurucuların bu iddiaları nedeniyle yukarıda değinilen mülkiyet hakkının korunmasına dair usule ilişkin güvencelerin somut olayda yerine getirilip getirilmediği değerlendirilerek sonuca varılacaktır.

- Başvurucuların şirketin tek taşınmazı yönünden ortaklar kurul kararı bulunmadan yapılan satışın geçersiz olduğu yönünden derece mahkemelerinin kararlarında ilgili ve yeterli bir gerekçe bulunup bulunmadığı değerlendirilmelidir. Başvurucular, bu iddialarını olay tarihi itibariyle yürürlükte olan 6762 sayılı Kanun’un ilgili hükümlerine dayandırmışlardır. Ayrıca benzer olaylarda verilen kararlılık kazanmış Yargıtay içtihadına göre limitet şirketin tek taşınmazının satışı halinde ortaklar kurul kararının alınması gerektiği ve şirket müdürü veya ortağının tek başına temsil yetkisine sahip olmadığı belirtilmiştir. Bu durumda ilgili kanun hükümleri ve Yargıtay İçtihadı dikkate alındığında başvurucuların söz konusu iddiasının yargılamanın sonucunu doğrudan etkileyebilecek nitelikte olup ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektirdiği açıktır.

- Buna karşın ilk derece mahkemesinin kararında başvurucuların söz konusu iddiaları yönünden herhangi bir değerlendirmenin yapılmamış olduğu görülmektedir.

- Bu durumda derece mahkemelerinin kararlarının başvurucuların mülkiyet hakkına ilişkin davanın sonucuna etkili olabilecek mahiyetteki iddia ve itirazlarına cevap verecek nitelikte yeterli bir gerekçe içermediği tespit edilmiştir. Bu sebeple mülkiyet hakkının korunmasına ilişkin usule ilişkin güvencelerin somut olayda yerine getirilmediği sonucuna varılmıştır.

- Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. Maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

5. Hüküm

- Başvurunun KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA

- Anayasa’nın 35. Maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE

- Kararın bir örneğinin mülkiyet ihlalinin sonuçlarının kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul …….. Mahkemesine gönderilmesine

- Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
OY BİRLİĞİ İLE KARAR VERİLMİŞTİR.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
İnovasyon 16 Ekim 2019
İşletme sermayesi 16 Temmuz 2019