Taşımacılıkta KDV iadesinde sektörel sorun - (2)
Değerli DÜNYA okurları, 2011 yılının ilk haftasında kaleme aldığımız yazımızda, İzmir'de yapılan tarhiyatları sizlerle paylaşmıştık. "Taşımacılıkta KDV iadesinde sektörel sorun" başlıklı yazımızda KDV istisna uygulaması ve iadesi aşamasında sektör oyuncularından talep edilen dokümanlar hususunda farklı iki muktezayı sizlere iletirken Mali İdare'nin "uluslararası taşımacılık faaliyetleri nedeniyle yüklenilen KDV'nin iadesinde özet beyan formunun yeterli olduğu" hakkında vermiş olduğu görüşe katıldığımızı belirtmiştik.
Aradan sadece 8 aylık kısa bir zaman geçmesine karşın ceza ile karşılaşan mükelleflerin yanı sıra sektördeki çoğu şirket alarm durumuna geçerken Mali İdare'nin beklentilerini nasıl yerine getirilebileceği hususunda meslek birlikleri çatısı altında müteaddit defalar toplantılar yapıp, çözüm arayışlarını sürdürdüler.
Bu süre zarfında bazı şirketler karşılaştığı tarhiyatlara ilişkin 6111 sayılı Kanun'un getirdiği imkânlardan yararlanırken, bazı şirketler ise uzlaşmanın vaki olmaması sonrası konuyu davaya intikal ettirmişti.
Mahkeme kararları
Bu hafta içersinde ilk mahkeme sonuçları gelmeye başladı. Mahkemenin hem kanunun 13/b hem de 14'üncü maddesi hükmü çerçevesinde işlem yapan mükellefler için kararları paralel olup kararlar kısaca şu noktalarda toplanmaktadır;
Deniz taşımacılığı ile iştigal eden şirket istisnadan yararlanabilir
Olayda; davacı şirketin uluslararası alanda deniz taşımacılığı faaliyetiyle iştigal ettiği tartışmasız olup, bu bakımdan uluslararası alanda deniz taşımacılığı faaliyetiyle iştigal eden davacı şirketin bu faaliyeti nedeniyle KDV Kanunu'nun 13/b ve 14'üncü maddesi kapsamında istisnadan yararlanma hakkı bulunduğu açıktır.
Tebliğler yasayı sınırlandırmaktadır
Hal böyle iken yukarıda yazılı genel tebliğlerle getirilen istisna kapsamındaki faaliyetleri tevsik edici belgelerin ibrazı zorunluluğuna uyulmaması durumunda bu tebliğlerde belirtilen hükümler yerine getirilmediği gerekçesiyle ibraz zorunluluğuna uymayanların istisnadan yararlandırılmayacağı şeklindeki yorum yasanın 13/b ve 14. maddesinde öngörülen istisnayı sınırlandırıcı bir sonuç ortaya çıkaracaktır.
İbraz zorunluluğu yasada bulunmamaktadır
Kaldı ki anılan tebliğlerle getirilen istisna kapsamındaki faaliyetleri tevsik edici belgelerle (deniz manifestosu vb) ibrazı zorunluluğu yasada olmadığı gibi yasanın böyle bir sonuç öngördüğü de düşünülemez.
Cezalı tarhiyatlarda isabet bulunmamaktadır
Tarhiyatlar KDV beyannamelerinde gösterip vergi matrahından düştüğü istisna rakamlarına ilişkin bazı belgeleri ibraz etmediği gerekçesiyle dönem matrahının takdiri amacıyla takdir komisyonuna sevki üzerine takdir komisyonunca takdir olunan matrah üzerinden re'sen tarh olunan dava konusu cezalı tarhiyatlarda yasal isabet görülmemiştir.
Değerlendirme ve önerimiz
Her ne kadar gelen ilk mahkeme kararları denizcilik sektörü özelinde olsa da aslında sorun karayolu, havayolu ve demiryolu taşımalarının yanı sıra çoklu taşıma modlarında (multi-model) taşımayı organize eden şirketleri de içerisine alırken, istisnayı tevsik edici belgelerin ne olacağı noktasında kilitlenmektedir.
Aslında muhtelif tebliğler ile bu belgeler belirlenmiş olmakla birlikte taşımayı gerçekleştiren ve organize eden şirketin ayrı ayrı bu belgeleri elinde bulundurması ve ibraz etmesi birçok zaman değişen mevzuat ve yoğun rekabet koşulları altında imkânsız hale gelmektedir. Diğer taraftan verilmiş bir muktezada kabul edilen belge, bir başka muktezada yeterli bulunmamakta, bir vergi dairesinin kabul ettiği belge diğeri tarafından yeterli görülmez iken, aynı vergi dairesi farklı zamanlarda farklı belgeleri talep edebilmektedir.
Mahkemenin görüşü istisnayı bizim dahi yorumladığımız noktadan daha geniş bir çerçevede değerlendirmekte, belgelerin ibraz edilememesi neticesinde istisnadan yararlanılamayacağını ileri sürmenin mümkün olmadığı noktasına gelinmektedir. Bu kararın sektör oyuncularına moral vereceğini düşünmekteyiz.
Çözüm için Mali İdare'nin desteğinin alınabilmesi için bu kararlar önemli bir fırsat niteliğindedir. Sektöre ışık tutan son dönem mahkeme kararları sonrası, sektör temsilcilerinin daha yoğun çalışarak Mali İdare'ye yaşadıkları sorunları daha net anlatması gerekmektedir.
6111 sayılı Kanun ile ihtilafların azaltıldığı bir ortamda İdare'nin yaygın yeni bir ihtilaf konusu yaratmayacağı inancındayız. Bu aşamada, sektörün sorunlarına çözüm getirmek için mahkeme kararları doğrultusunda kendisinin ve sektörün ihtiyaçlarını dikkate alarak kalıcı bir çözüm yaratırken, yeni davalara yol açacak belirsizlik ortamının ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Taşımacılık sektörü Türkiye'nin tüm mal hareketinin kaçınılmaz bir parçasıdır. Mevzuat açısından yaşadığı bu problemlerin, ithalat ve ihracatçıları da mağdur etmeden, dolayısıyla ülkenin rekabet gücüne zarar vermeden aşılırken sektörün net ve uygulanabilir düzenlemeler ile yoluna devam etmesi sağlanmalı, Türkiye'nin 2023 yılı ihracat hedeflerine ulaşılabilmesinde üstlendiği önemli rolü yerine getirmesine izin verilmelidir.