Taşıma su ile değirmen dönmüyor!
ARKA PLAN / Mehmet Uğur CİVELEK Gerek küresel gerekse ulusal düzeyde, finansal piyasalardaki genel eğilime bakılır ise güvensizlik ve belirsizliğin yanı sıra kırılganlığın önemli ölçüde arttığı söylenebilir. Bu durum doğal olarak beklentilerdeki bozulmanın hem sonucu hem de sebebi olarak karşımıza çıkıyor; umudunu tüketenlerin sayısı her geçen gün artıyor, günü kurtarma yönündeki yaklaşımlar etkili olamıyor. Asıl önemlisi içine düşülen kısır döngüden nasıl çıkılacağı bilinmiyor... Giderek yoğunlaşan olumsuz baskılar, finansal piyasalarda sigortaları attırdıkça sıkıntı büyüyor. Son iki haftada etkisini hissettiren eğilimler geleceğe yönelik endişeyi büyütüyor. Menkul ve gayrimenkul şeklindeki varlık fiyatları düzenli olarak geriledi ve bilançolardaki yıpranmanın dozunu artırdı; riskten kaçınma eğilimini güçlendirdi. Hem de ABD Merkez Bankası'nın kısa vadeli faizleri en az yüzde 0.75 gerileterek yüzde 2.25'e düşüreceği, gereken düzeyde likidite vermeye devam edeceği beklentisine rağmen! Diğer taraftan başta petrol ve altın olmak üzere emtia fiyatları ya yükseldi ya da yüksek düzeyini korudu; bu yönü ile beklentilerin olumsuzlaşmasına katkı yaptı. Döviz piyasalarındaki eğilimler ise iyice anormalleşerek bardağın taşmaya başlamasında belirleyici oldu: Amerikan Doları önemli paralara karşı önemli ölçüde değer kaybeder ve enflasyonist endişeleri güçlendirirken Japon Yeni'nin seri bir şekilde değerlenmesi parasal daralma korkularını yeni zirvelere taşıdı. Taşıma su ile değirmen döndürerek olumsuzluk dalgasını terse çevirmeye çalışan girişimler ise başarılı olamadı. Japonya'da piyasa kapanışına doğru kamu fonlarının alıma geçerek satış baskısını kırmaya çalışması, standart and Poor's'un riskleri ipotek senetleri nedeniyle aktif silmede de sona yaklaşıldığı açıklaması, ABD'de şubat ayı enflasyon rakamının endişelere rağmen beklentilerin altında çıkması gibi gelişmeler kalıcı bir etki yaratamadı. ABD'nin durgunluğa girdiği görüşü genel kabul görürken, mali sektör üzerindeki olumsuz baskılar büyümeye devam etti. ABD Merkez Bankası'nın ipotek senetlerini kabul ederek 200 milyar dolara kadar likidite vereceği açıklaması da durumu düzeltmedi; önemli yatırım bankalarından Bears and Stearn'ün durumundaki kötüleşme önlenemedi. Bu koşullarda sormak gerekiyor likidite bollaşması, kısa vadeli faizlerin negatif reel faizler pahasına düşürülmesi, vergi indirimlerinden oluşan mali paket sorununun büyümesini önleyemedi. Denenmemiş tek girişim, sorun yaratan aktifleri alarak veya farklı yöntemlerle kurtarma kalmıştı, bu yöntem de zorunlu olarak devreye girmeye başladı fakat sonuç yine değişmedi JP Morgan ve Federal Reserv, sorun yaşayan yatırım bankasına 28 gün vadeli likidite aktardı; bu zaman zarfında durum düzelmez ise yaşanacakların korkusu piyasaları sardı. Bu aşamadan sonra yapılacak fazla bir şey yok; ya sorunluların batmasına izin verilecek ya da maliyeti ne olursa olsun kurtarılacaklar. Kısa vadede her iki tercihin yaratacağı eğilimler farklı olsa da, orta vadede sonuç değişmeyecek, hatta kurtarma tercihinin maliyeti daha ağır olabilecek. Serbest piyasa anlayışı, aşırı risk alarak ilkesiz davranmaların kurtarılmamasını, başka bir deyişle cezalandırılmasını gerektiriyor. Kurtarma ise sorunların daha hızlı bir şekilde büyümesinin yolunu açıyor. Her iki tercih de kabul edilebilir değil, fakat yapacak fazla bir şey yok piyasalar kurtarılmayı umuyor, zira diğer ihtimalin paniğe sebep olarak sistemik çöküşü hızlandıracağını düşünüyor. Diğer taraftan kurtarma olacak ise bu durumda da enflasyon baskısının şiddetini artırarak orta vadede daha büyük dengesizlikler yaratacağını biliyor. Her iki ihtimalde de riskten kaçınma eğilimi güçlenmeye devam ediyor olacak. Bir-iki mali kurumu kurtararak işler düzelmeyecek ise diğerlerinin batmasına yol vermek zorunda kalınacak. Evet, boşa koysanız dolmuyor, doluya koysanız almıyor; içine düşülen açmazdan çıkış yolu bulunamıyor. Bu duruma düşmemek, ilkelerden uzaklaşanı sorun büyümeden cezalandırmak, başka bir deyişle yılanın başını küçükten ezmek gerekiyordu. Doğrular yapılmayınca sorunlar büyüyor ve sistemi çözüyor. Başta ABD Merkez Bankası olmak üzere, bankalar, yatırım bankaları, kredi derecelendirme kurumları, denetim yapanlar ve diğerleri hep birlikte itibar kaybediyorlar; fakat sonuç yine değişmiyor. Son altmış yılın en ağır krizi yola çıkmış görünüyor. Muhtemelen zaman içinde her şey değişecek, uzunca bir süre hiçbir şey eskisi gibi olamayacak. Kolay çözümlerin maliyeti kısa vadede anlaşılamıyor, durum netleştiğinde ise yokedici sonuçlara katlanmak dışında fazla bir seçenek kalmıyor. Ekonomi kitabı, "para arzı sıfırıncı dereceden homogendir, orta vadede para aldatmacasından, beklenti yönetiminden medet ummak aptallıktır" diyor. Bu gerçeği inkar edenlerin ne kadar demokrat ve akıllı olduğu eninde sonunda açığa çıkıyor...